Mustafa Nesim Sevinç

Mustafa Nesim Sevinç

Boston Çay Partisi

Boston Çay Partisi

İngiltere, 1733 yılın da Amerika’daki sömürgesi olan kolonilere, Fransız ve Hollandalıların, Batı Hint Adaları'ndan kaçak şeker ve melas getirilmesini önlemek ve bu kolonilerden sağladığı gelirlerini artırmak amacıyla, “Melas Yasasını” uygulamaya koydu. Bu yasa ile “rom” yapımında kullanılan “melasın”, Orta Amerika adalarından, her çeşit mal alış verişin yalnızca İngilizlere ile yapılmasını sağladı. Aynı zamanda, bu hamle ile Orta Amerika adaları ile büyük ölçüde ticaret yapan, kuzeydoğu kolonilerine de darbe vurulmuştu ama güneydoğu kolonilerinin bu adalarla fazla ticareti yoktu. Mallarını İngiltere’ye çok düşük satıyor ve karşılığında işlenmiş malı yüksek fiyatla alıyorlardı. Tüm ticaret tekellerindeydi.
Aslında İngiltere, Amerika’nın tek hâkimi olmak istiyordu. Bu arada Fransa’nın Kızılderililer ile oldukça karlı, bir kürk ticareti olması. 16. yüzyılın sonunda, bu topraklar için Fransa’ya karşı rekabetini arttırdı. 1754 yılında İngiliz sömürgeciliği, Ohio Vadisi sınırlarına dayanmıştı, vadiyi Fransa’ya kaptırmak istemiyorlardı.
O yıllarda, Amerika’daki Fransız kolonilerinde, yaşayanların nüfusu yüz bin kadardı. İngiltere’nin 13 kolonisinde ise, 1.5 milyondan fazla insan yaşıyordu.
İngiltere 1756 Yılın da Fransızlara Tarih’e “7 Yıl Savaşları” olarak geçecek savaşı başlattı. Savaşı kazanacaklarından emin oldukları için hiçbir masraftan kaçınmadılar. 1763 yılın da savaşı kazanınca, Fransa, birkaç ada dışındaki işgal ettiği Kanada’daki topraklarını ve bütün kolonileri, Paris Anlaşması'yla İngiltere’ye bıraktı.
Bu kolonilerdeki ticaretin tamamı, İngilizlerin eline geçmesiyle birlikte, o bölgede ki sorunlar, daha çok büyürken, Amerika kolonilerine 1765’te, “Pul”, 1767’de “Townshend Yasaları” gibi ağır vergiler yükleyerek, savaşın ve tüm giderler yerel halktan tahsil ediyordu.
Bu uygulamalar, çiftçileri, ticaret kolonilerini yıprattığı gibi ve yerleşik halkın büyük bir kısmına zarar verip yoksullaştırıyor, insanları İngiliz tüccarlarına borçlandırıyor ve iflas ettiriyordu. Doyumsuz İngilizler 1733 uygulamayan koyduğu şeker yasası ile melas yasasının uygulanma alanı 1764 yılında daha da genişletti. Yeni yasaya göre, “herhangi bir yerde melas yasasına karşı bir hareket olursa, gemilere el konulacaktı.” Ayrıca İngiltere’den, kolonilere gönderilen tüm malların “vergileri %100 arttırılmıştı”. Vergi artışlarından bunalan, kendi kendine yetemez hale gelen yerleşik halkın bu karara tepkisi çok büyük oldu.
Kolonilerde yaşayanların rahatsız olduğu, bir diğer bir konu da “kiliselerdi”. Lutherciler, Baptistler, Presbiteryenler, Quakerlar ve daha birçok inanca mensup kişiler, “Anglikan kilisesine de vergi” ödüyordu.
Bu duruma tepki gösteren koloniler, “rahiplerin” ayrıcalıklı olmalarını istemiyorlardı. Çünkü o yıllarda İngiliz kanunları, Kuzey Amerikalı yerleşimcilerine parlamentoda temsilci bulundurma hakkı vermediği halde, İngiliz vatandaşları gibi doğrudan vergilendiriliyordu.
1765 yılında İngiltere, o bölgedeki 10 bin kişilik ordunun ve bölgede ki saltanat masraflarını karşılamak için, uyguladığı yeni vergilere karşı protestolar yapıldı. Halk arasında büyük birliktelikler oluştu, “özgürlük çocukları” adı verilen gizli örgüt kuruldu. Bu örgüt, “vergi konulan ürünleri asla kabul etmeyeceklerini ve gelen malların da geri iade edilmesi” kararını aldı. Bu kararın üzerine, İngiliz hükümeti damga pulu yasasını geri çekti ama ardından da koloniler üzerinde tam yetkili olduklarının da altını çizdiler.
İngiltere, oluşmakta olan bağımsızlık mücadelesini küçümsediği için 1767 yılında kolonilerin ithal ettikleri çay, boya, cam, kumaş gibi mallara “Townshend Yasası” gibi “vergiler” koydu.
28 Kasım 1773’de, Doğu Hindistan şirketine ait 3 İngiliz gemisi, Hindistan’dan Boston limanına çay getirmişti. Bu gemiler valinin izni olmadan ne boşaltılabiliyor, ne de geri çıkış yapabiliyorlardı.
Gemilerin limana yanaştığını duyan, Kuzey Amerika’daki 13 koloni ve vergilerden bunalan yerli halktan oluşan binlerce kişi, “vergi artışlarına” tepkilerini göstermek, çayın İngiltere’ye geri gönderilmesi ve İngiliz hükümetini protesto etmek için, Boston limanına akın ettiler.
Limana gemililerin yanaşmasından 18 gün sonra 16 Aralık 1773'te topluluklar ve koloniciler, Samuel Adams’ın liderliğinde harekete geçtiler. Aslında gösterilere, “rekabetten”, yani İngiliz hükümetinden korkan “kaçakçılarla”, vergilere tepkili olan “tüccarlar” öncülük ediyordu. O gece yarısı, Mohawk Kızılderililerinin kılığında,100 kadar koloni üyesi, limandaki İngiliz gemilerine, girip tonlarca (bütün) çayı denize döktüler. Limanın yüzeyi çayla kaplanmıştı. Suyun sığ olması nedeniyle dökülen çaylar kısa sürede kabarmış ve limanın suları, tamamen çay rengine bürünmüştü. Bu olay daha sonra tarihe “Boston Çay Partisi” olarak geçti.
Ne olduysa bundan sonra oldu. Tamamen “ekonomik çıkar” çatışmasından doğan bu eylem, bir anda İngiliz krallık otoritesine karşı bir isyana dönüştü. Bu isyanın ardından yerleşimci/yerleşik halk, İngiliz mallarına ve sömürgecilere karşı, bir dizi daha boykot ve protesto eylemler gerçekleştirildi.
Bu direnişi hazmedemeyen ve kendilerini halkın üstünde gören, İngiltere, olayları bastırmak için, 31 Mart 1774’te uygulamaya koydukları “Boston Port Act” yasası uyarınca, limanın girişini barikatlarla kapattı. Hangi nedenle olursa olsun Boston limanına girişler yasaklandı. İngiliz Kraliyet Donanması, liman etrafında devriye gezmeye başladı. Sonraki günlerde de çok daha sert politikalar izlemeye başlandılar. Ayrıca İngiltere, “daha ağır yeni vergiler” ve denize dökülen çayların parasının ödenmesine kadar bir dizi tedbire başvurdu. Halk, bu kararlara çok büyük bir tepki verdi, kenti bir öfke havası kapladı. Amerikalı yerleşimciler özgürlüklerinin giderek kısıtlanması karşısında 1774 yılının Eylül ve Ekim aylarında Philadelphia’da topladıkları “Kıta Kongresi”nde, bir ordunun kurulması ve İngilizlere karşı ticari yaptırımlara gidilmesi gibi benzeri kararlar alındı.
O sırada, eyalet meclisinde bulunan Jefferson ve arkadaşları, 1 Haziran’da olağanüstü bir tören yapmaya, bir oruç ve dua günü ilanına karar verdiler. Massachusetts Eyalet Meclisi de bu kararı kabul etti. Fakat İngiliz valisi, bunun itaatsizlik olduğu gerekçesiyle meclisi hemen dağıtınca, aralarında Jefferson’un da bulunduğu 89 temsilci hükümeti protesto edip, toplu olarak yürüyüş yaptı.
Bütün bu çatışmaların ardından 1775 yılında İngiliz sömürgeciliğine karşı “Temsil yoksa vergi de yok” sloganıyla, genel bir isyan, yani Amerikan Bağımsızlık Savaşı başladı. Massachusetts kolonisinin tarihine “Boston Çay Partisi” adıyla geçen bu protestolar ile doğan bağımsızlık mücadelesi, 3 yıl sonra, 1776’da Amerika’nın bağımsızlık ilanıyla sonuçlandı.
Bu arada aynı yüzyılda, Hindistan’ın güneyini, sırf çay için kolonileştiren, İngiltere, Kuzey Amerika’yı, “çay” yüzünden kaybettiğini gözden kaçırmayalım.
Boston Çay Partisi, Amerika’nın bağımsızlık Savaşı’nın en ateşleyici eylemlerinden birisi ve kazanılmasının en önemli dönüm noktalarından biridir. Amerikan toplumunda, bu olay Amerika için bağımsızlık mücadelesinin başlangıcı sayılıyor.
251 yıl önce, bir bütün olarak şiddet içermeden yapılan bu eylem, sembolik bir karaktere sahip olan “Boston Çay Partisi,” günümüzde etkisini halen göstermektedir. ABD'de muhafazakâr/sağcı bir hareketin adı “Çay Partisi”dir. Bir siyasi parti ya da herhangi bir partinin uzantısı olmayan Çay Partisi oluşumunun ana ilkeleri, “düşük harcama, düşük vergi ve küçük hükümet.” Anketler, Amerikan halkının beşte birinin kendisini Çay Partisi hareketine ait hissettiğini gösteriyordu.
Halen dünyada en güçlü devletlerin başında olan, İngiliz krallığı “vergi”lere yenilmişti.
Burada “en büyük güç halktır diyebilir miyiz?”
Diyebiliriz.
Ama
Hiçbir zaman halk iktidar olamıyor ki.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Nesim Sevinç Arşivi
SON YAZILAR