Gönüllü sömürüldüğümüzün farkında mıyız?
“Sürekli uyarıda ve ikazda bulunmamıza rağmen, maalesef balkonlardan aşağıya çöplerimizi atma alışkanlıklarından vazgeçemiyoruz”
Bu ifade, bir site sakininin “üst katlardan balkonumuza sürekli sigara izmariti, cips poşeti atılıyor, sofra bezi silkeleniyor” şikâyetlerinden sonra, site yöneticisinin gruptan site sakinleri ile paylaştığı mesaj olmuştu.
Site sakinlerinin çevre duyarlılığı(!) bu mesajdakilerle kalır mı?
Her bir sitenin bir köyden daha kalabalık olduğu günümüz şehircilik yapılanmasında, balkonlardan aşağı halıların silkelenmesi, çocuk bezleri, çöp poşetleri vb. atıkların atılması, adeta olağan hale gelmiştir.
Komşularımız başımıza döktükleri çöpler dolayısıyla, kendi dünyalarını temizlerken, bizim dünyamızı kirlettiklerinin farkında mıdırlar, bilinmez?
Gerçek olan şu ki, sitelerimizin bahçelerini, parklarımızı, sokaklarımızı, yollarımız ve sularımızı; pet şişeler, içecek kutuları, naylon poşetler vb. atıklarla hunharca kirletenler, yabancılar değil, bizim insanlarımız.
Seksen altı milyonluk nüfusumuzun, yaklaşık seksen milyonunun şehirlerde yaşadığı ve her bir insanın günde yaklaşık bir buçuk kilo çöp ürettiği düşünüldüğünde, nasıl bir çöplükte yaşadığımızı okuyucuların değerlendirmesine bırakıyorum.
Bu kadarı ile kalınsa, öpüp başımıza koyacağız!
Sanayileşmiş batılı ülkeler, kendi ülkelerini kirletmemek için, çöplerini çevre politikaları ve denetimleri zayıf ya da eksik olan ülkelere gönderiyorlar.
Ülkemiz de bu statüde olacak ki, Avrupa’nın 2024 yılında toplamda 30 milyon tondan fazla olan çöplerinin yaklaşık üçte birini biz almışız!
Avrupa istatistik ofisinin verilerine göre, son on yılda Avrupa’dan aldığımız çoğunluğu plastik, hurda metal ve kâğıttan oluşan çöp miktarı, yaklaşık 120 milyon tondur.
Metal ve benzeri atıkları ithal ederken karşılığında para ödüyoruz ama plastik atıkları Avrupa’dan alırken, Avrupa üstüne bir de bize para veriyor! Avrupa’nın kendi çöplerini verirken, üstüne neden para ödediğini, okuyucularımızın değerli yorumlarına bırakıyorum!
Dünya, vatandaşları için çöpsüz bir yaşam mücadelesi verirken, biz ise kendi çöplerimizle mücadelede sınıfta kaldığımız yetmiyormuş gibi, bir de başkalarının çöpünü alarak onların gönüllü atık sömürüsüne muhatap oluyoruz.
Greenpeace ve Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) gibi kurumların raporlamalarına göre; ithal edilen çöplerden dönüştürülemeyenler ya yakılıyor, ya toprağa gömülüyor ya da olduğu gibi denizlere dökülüyor. Bu şekildeki uygulamalar, yaşam alanlarımızda zararlı kimyasal madde ve metallerin birikmesi ile havamız, yeraltı ve yer üstü sularımız ile ormanlarımızın kirlenmesine yol açmaktadır.
Bir kısım büyükşehirlerimizde atık tesislerinin yetersiz kalması, kırka yakın ilimizdeki vahşi çöp depolaması ile ondan fazla ilimizdeki sanayi atıkları, toprağı ve yeraltı sularımızı zaten kirletiyor.
Var olan kirlilik sorunlarımız ve ithal edilen çöplerin katkısıyla; gelecekte tarımsal üretimin azalması ve hatta ürünlerimizin kirlenmesiyle kanser, sindirim ve solunum yolları hastalıkları benzeri rahatsızlıkların artması ile insan sağlığının artan oranda tehdit edileceği değerlendirilmektedir.
Çöplerin gelecekte bize yaratacağı sorunları görmeyi beklemeden, gelecekte yaşayacağımız sorunları günümüzde yaşayan; Hong Kong, Meksiko, Delhi, Manila, Kahire gibi şehirlerin çöplerle ilgili sorunlarına bakmak yeterli olacaktır.
Çöplerin yaşamımızı olumsuz etkilememesi için, aşağıda linkini paylaştığımız yazımızdaki önlemlere ek olarak;
- Birilerine para kazandırmak için, yapılmakta olan atık ithalatı ile atık sömürgeciliğinin önüne geçilmesi ve “Atık değil hammadde ithal ediyoruz” söyleminin ciddiyetle sorgulanması gerekmektedir!
- Elimizde olanı tekrar kullanıp daha az çöp üretelim, bu şekilde çöplüklerimizin hacmini ve sayısını azaltalım.
- Tehlikeli ve kalıcı kimyasalların kullanımını zamanla sonlandıralım.
- Çöpler konusunda daha iyi düzenlemelere yer verip, bunların istisnasız uygulanmasını sağlayalım.
Gelecekte çevre felaketleri yaşamamak adına, insanları eğitmek için daha çok zamana ve yeni nesillere ihtiyaç vardır. Ama kullanılmışların geri dönüşümünü sağlayanlara ekonomik menfaatler sağlayarak çöplerin azaltılmasını sağlayabiliriz.
Benzeri bir uygulamayı; seksenli yıllarda, vatandaşa fatura alma alışkanlığı kazandırmak ile her alışverişi vergilendirmek için, “önce alışveriş sonra fiş” sloganı ve KDV iadesi uygulamasıyla gerçekleştirmiştik.
Başta sitelerimiz olmak üzere çevremizi temiz tutmak, şehirlerimizde çöp dağlarının oluşmasına engel olmak ve çöplerle sömürülmemek için, yaşamın her alanında, belki de dünyadaki en geçerli “kirleten bedelini öder” kuralına işlerlik kazandırmak ta faydalı olacaktır.
15 Ekim 2024 tarihli “İçimiz dışımız çöplük” başlıklı yazımız: https://www.tigrishaber.com/icimiz-disimiz-copluk-7734yy.htm
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.