Murat Araz

Murat Araz

Hayatın gizli putları

Hayatın gizli putları

İnsan, farkına varmadan kendini bir mabedin ortasında bulur; ama çoğu zaman bu mabed, taş ve mermerden değil, kendi elleriyle inşa ettiği putlarla doludur. Herkesin bir putu vardır. Bazen altın ve mücevherle süslenmiş, bazen ise görünmez zincirlerle ruhuna bağlanmış… Ve o putlar, sessizce hayatının merkezine oturur.

Hz. İbrahim’in insanlığın buhranlı döneminde, tüm insanları felaha erdirmek için putları kırması bir tesadüf değildir. O, insanlara göstermiştir ki gerçek özgürlük, putlardan arınmakla başlar. Bizler de hayatımızın bir aşamasında, kendi mabedimize bakmalı; hayatımızın merkezine koyduğumuz putları yıkmalı ve yeniden bir sürece adım atmalıyız. Çünkü putlardan kurtulamadıkça, hayatımızın her anı bir buhranın gölgesinde geçer.

Günümüzün güç savaşları, tarihî bir çatışmanın yankısı değildir yalnızca. Asıl savaş, görünmeyen putların etrafında döner. Hırs denen illet, yalnızca daha fazlasını istemek değildir; o, putunu beslemek için insanın ruhunu kemiren sessiz bir açlıktır. Para, şöhret, iktidar… Hepsi birer maskedir. İnsan, bu maskelerin ardında kendi putuna hizmet ederken, gerçek benliğini unutur.

Hırsı, para sevdasını ve şöhret tutkusunu bir kenara bırakalım: Bunlar sadece putun görünür yüzleri. Ama adını sayamadığımız nice arzular, kaygılar ve beklentiler de aynı mabedin taşlarıdır. İnsan, putlarından kurtulamadıkça, hayatının her anı bir buhranın gölgesinde geçer. Kimi zaman gözyaşlarıyla, kimi zaman sessiz iç çekişlerle… Çünkü put, sevgiye, huzura ve dinginliğe yer bırakmaz; o, hep daha fazlasını ister, hep doyumsuzdur.

Oysa insanın yaşamı, putlarından sıyrıldığında, kendi iç dünyasının derinliklerinde açan bir çiçek gibi olabilir. Fakat çoğu, putlarının farkına varmadan yaşar; onları sorgulamadan besler ve sonunda hayatın ağır yükünü taşır. Her bir put, bir zincirdir; her bir zincir, ruhun özgürlüğünü kısıtlayan bir gölge…

Belki de en büyük cesaret, putunu görmek ve onun ardındaki boşluğu fark etmektir. Çünkü insan, kendi putunu bıraktığı an, hayatın asıl değerlerini hissedebilir: Sevgiyi, dostluğu, huzuru ve kendi varlığının anlamını. Ve o zaman, yaşamın her anı, bir buhrandan değil, bir aydınlanmadan doğar.

Hayatın merkezine koyduğumuz her şey, bir put olabilir. Sorun, putlarımızı fark etmemekte değil, onları hayatımızın tek gerçek amacı sanmamızdadır. İnsan, kendi putlarından kurtulmadığı sürece, hangi şehrin ışıkları altında olursa olsun, hangi başarıyı elde ederse etsin, hep bir eksiklik, hep bir hüzün taşır.

Putlar düşer, hayat kalır. Ama önce cesaret gerekir: Kendi mabedine bakmak, putlarını görmek ve özgürlüğü seçmek için. Hz. İbrahim’in öğrettiği gibi, bir dönem sona erdikten sonra putlarımızı kırmak, yeniden doğmanın ve hakikatin yolunu açmanın başlangıcıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Murat Araz Arşivi
SON YAZILAR