Zülküf Kışanak

Zülküf Kışanak

İnadına mücadele, inadına demokrasi…

İnadına mücadele, inadına demokrasi…

Biri gazeteci, diğeri güvenlik uzmanı ekranda vermişler içine memleketin, ama çıkamıyorlar işin içinden, yada çıkmak istemiyorlar, ama tam gaz manipülasyona devam ediyorlar, pişmiş kelle gibi sırıtan çakma iki bunak solcunun eşliğinde. Aleme ağır abla takılan gazeteci olanı hikayeci güvenlik uzmanını tahtaya kaldırıyor, “Ne bu ya abi, kent uzlaşısı…” diyor. Bilinen, bilinmeyen tüm savaşları kazanmış başkomutan havasında tahtaya yanaşıyor güvenlik uzmanı, daha doğrusu güvenliği manipüle etmede üstüne olmayan ekran gladyatörü “kılıcı keskin” bilmem ne tarikatının piyasa adamı. Çok bilmiş, çok görüp geçirmiş asker edasıyla Kandil’den girişiyor işe, serseri bir mayın gibi CHP koridorlarında dolanıyor, özenle AKP’yi teğet geçtikten sonra demokrasi, barış, kardeşlik, eşitlik, özgürlük dışında tek bir siyasi argümanı olmayan DEM Parti’nin kapısına dikiliveriyor. İnandırıcı olabilmek için önce mimikleriyle meramını anlatmaya çalışıyor, olmayınca el kol hareketleri yapıyor, kent uzlaşısı üzerinden uydurduğu “kavramsal” bilmem ne safsatasıyla inandırıcı olmaya çalışıyor ama olmuyor, askeri dehasını kullanarak tahtaya birkaç çizik atsa da daha fazla yol alamıyor. Ettiği laflar durumu kurtaramayınca bu defa abuk subuk iftiralara başvuruyor, önüne gelene yalan atıyor. Öyle ya, emir büyük yerden olunca gardını alamıyor, bildiği ne kadar ipe sapa gelmez psikolojik harp yöntemi varsa hepsini ekrana kusuyor. Durmuyor, bu defa gözlerini kısıyor, dişlerini sıkmaya başlıyor ekranların aslan parçası. Gaza gelmiş bir kere. Kafa kafaya verdiği gazeteci kılıklı ablasının başkomutanı bay güvenlik uzmanını ettiği hiçbir yalan kesmiyor, gözü kara saldırıyor demokratik muhalefete. Aklınca muhalif partilerden, sendikalardan, demokratik kitle örgütlerinden, sivil toplum hareketlerinden, kanaat önderlerinden oluşan “kent uzlaşısı” bileşenlerini kriminalize ediyor…
*
Tiksiniyorum, televizyonu kapatıyorum, ne var diye sosyal medyada geziniyorum, daha büyük bir felaketle karşı karşıya kalıyorum. Kurt işareti yapan başıbozuk bir sokak güruhu, ellerinde Türkmen bayrakları, uluyarak attıkları, “Kerkük Kürtlere mezar olacak” sloganların eşliğinde yeri göğü inlete inlete uygun adım yürüyor. Dükkan kendilerinin olduğunu biliyor güruh, bir süre böyle devam ediyor, önde açılan Atatürk pankartı eşliğinde. Baştaki, güruhu yönlendiren çete reisi pozisyonundaki kravatlı faşist, kameraları karşılarında görünce birden ayılıyor, suçüstü yakalandığını belli ettirmeden panik halinde başını çektiği arkasındaki güruha dönüyor, kendinden geçmiş olarak Kerkük’te Kürtlere mezar kazımakla meşgul çeteyi uyarıyor, bu defa, “Türk Kürt kardeştir, PKK kalleştir” sloganları eşliğinde devam ediyor yürüyüşü çapulcu takımının. Bu hallerde yerel seçimlere gidiyor dumura uğramış memleketin hallerine ağlanacak insanları…
*
Bir süre daha sosyal medyada dolaşıyorum, bu defa DEM Parti’nin Silvan’daki etkinliğini izliyorum. DEM Parti Eşgenel Başkanı Tülay Hatimoğulları konuşuyor. Kürtçe, Arapça, Türkçe halkla selamlaştıktan sonra, konuşmasına devam ediyor, “İstanbul’da Adalet Nöbeti’ndeki analardan selam getirdim. Bu mücadele 40 yıldır süren Kürt sorununun barışçıl çözümü içindir. Demokratik Cumhuriyeti hep beraber inşa edebilmek içindir. Farklı halkların bu ülkede eşit yaşaması için, Kürt’ü, Laz’ı Çerkes’i anadilde eğitim versin diye mücadele ediyoruz. Bu mücadele Kürt cenazeleri PTT kargo ile gelmesin diyedir. Bu alkış ve zılgıtlarımız beyaz tülbentli barış analarına olsun…” diyor, onu izleyen Silvanlı kadınlar, gençler, çocuklar, kent uzlaşısında yer alan partililer, sendika ve sivil toplum örgüt temsilcileri ise “Bijî aşitî…” sloganıyla ona eşlik ediyor…
*
Biliyorum, her bir taraftan kuşatılmış zorlu günlerden geçiyoruz, sıkıntı büyük, hiç olmadığı kadar ağır ilerliyor üçüncü yol mücadelesi. Ekranlardaki, sokaklardaki, sosyal medya dünyasındaki kuşatmaya, çapsızlığa, küfürbaz trollere rağmen umudu beslemek gerek, başka da bir yol görünmüyor. Velhasıl dik durmanın, meydanı güruha boş bırakmamanın, daha fazla kenetlenmenin zamanıdır, inadına mücadele, inadına demokrasi…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Zülküf Kışanak Arşivi
SON YAZILAR