İnsan Olmanın Yeni Tanımı
Bir sabah uyandığımızda, haberleri artık bir sunucu değil, bir yapay zekâ sunuyor. Kahvemizi hazırlayan makine, ruh halimize göre müzik seçiyor. Aracımız, işe giderken rotayı kendi belirliyor. Biz ise tüm bu konforun ortasında, “Peki ben neredeyim?” sorusuyla baş başa kalıyoruz.
Teknoloji artık bir araç olmaktan çıktı, bir ekosistem haline geldi. Yapay zekâ, yalnızca bilgi işleyen bir sistem değil; duygularımızı, tercihlerini ve hatta ahlak anlayışımızı öğrenen bir varlık gibi davranıyor. Bu durum, insan olmanın anlamını yeniden sorgulatıyor.
Çünkü makineler düşünmeye başladığında, insanların farkı “hissetmek” oluyor.
Geçmişte makineler kas gücümüzü aldı; şimdi ise zihin gücümüzü devralıyor. Ancak bu bir tehdit değil, doğru kullanılırsa bir fırsat. Zira teknoloji, insanı değersizleştirmiyor; onu yeniden tanımlıyor.
Yeni dönemde asıl güç, teknolojiyi kullanan değil, onunla anlam üretebilenlerde olacak. Kod yazmayı bilmek kadar, etik düşünebilmek de önemli hale geliyor.
Bir yapay zekâ, bir roman yazabilir. Ama o romanın insana ne hissettirdiğini hâlâ bir insan anlayabilir.
Bir robot, yaşlı birine ilaç verebilir. Ama o yaşlının yüzüne tebessümle bakmayı yalnızca bir insan becerebilir.
Teknoloji çağında insan olmak, artık daha fazla bilgiye sahip olmak değil; hangi bilgiyi neden kullandığını sorgulamakla ilgili.
Belki de geleceğin en değerli becerisi, insan kalabilmek olacak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.