Hep bu kadar da olmaz derdik, şimdi hiç ama hiç olmaz demekten öte diyeceğimiz bir şey kalmadı. Sadece iktidar değişikliği yetmeyecek, çok ciddi zihniyet temizliği/değişikliği şart oldu.

Adam diyor ki;

‘25 Haziran’da olmazsa Belgrad ormanlarında gömdüklerimizi çıkaracağız, bismillah deyip savaşacağız.’

Yani iktidar olamazsak yakıp, yıkıp, öldüreceğiz’ diyor adam!

Kimi/kimleri?

Kendilerinden yana olmayan herkesi.

Yani,

Seni,

Beni,

Sizleri,

Bizleri.

Yuh ki ne yuh!

Tek başına gaza gelerek söylenecek bir şey değil.

Demek ki kendi aralarında bunları konuşuyorlar.

Büyük oranda da korkularının dışa vurumu bu tehdit kokan cümleler.

Mezarlık korkusu olanın ıslık çalma halleri de diyebiliriz.

Kiminle, niye savaşacaksınız?

Bütün zamanların tapuları sizlere ait mi?

Durun, onların cevabı yok, ben onları anlatayım sizlere;

Var oluş nedenleri tartışma konusu olan bu tayfa, bu iktidar döneminde varlıklarının farkına varan, oradan sebeplenen, bu iktidar, bu yönetim biçimi olmadığı takdirde hiçbir şekilde kim olduklarını bilemeyeceğimiz güruhtan bunlar!

Kendileri var olsun diye halkı, milleti, halkları tehdit edecek kadar zıvanadan çıkan böylesi güruhlarla iş tutan, onlara istedikleri gibi konuşma hakkı sunan bir yönetim anlayışının devamını mümkün mü kılacağız?

Mümkün görünmüyor zaten, mezarlık önünden geçerken ıslık çalma hallerinin yansımaları da bunu gösteriyor. Islık sayısı giderek artıyor, yakında koroya dönüşünü hep birlikte izleyebiliriz.

**

Kim suçlu?

Selahattin Demirtaş mı?

Bu adam mı?

Yani ülkeyi, milleti silahla tehdit eden, iç çatışma sinyali çakan bu adam mı Demirtaş mı?

Hangisi hain?

Yani, savcı, hâkim değilim ama az çok anlıyoruz hukuktan.

Suçlu dışarıda,

Suçsuz içeride.

Mezarlıktan gelen ıslık seslerini daha yüksek duyuyor gibiyim.

Gidiyorlar, İnce, İnce Muharremce mi desem, Meralce mi desem diye bir an düşündüm!

Yok, yok görüntü ince, ince,

Ya da beraberce