Selim Kaplan

Selim Kaplan

O Çizmeyi Neden Öptürdüler?

O Çizmeyi Neden Öptürdüler?

Şeyhin çizmesini öptürdüklerinde 5 yaşındaydı.

Şeyh Efendi kendi köyüne atla giderken yol üstündeki köye uğramıştı. Köylü, kalabalık bir grup halinde, Şeyh Efendi’yi köy meydanında karşılamıştı. Şeyh Efendi atının üstünde dururken; köy halkından kimisi elini, yetişebilen kolunu, yetişemeyen çizmesini öpüyordu. Bir köylü O’nu kollarından tutup kaldırmış ve Şeyh Efendi’nin saf deriden, kısa boğazlı, siyah çizmesini öpmesini istemişti.

Üzerinden yıllar geçse de kendisine hep şu soruyu sordu” O çizmeyi neden öptürdüler?”

Ortaokula gittiğinde; öğretmenleri O’na yaşama dair her problemin doğru çözümünde,“ Gözleyin, analiz edin, sentez ve yorum yaparak doğru sonuca varın.” formülünü öğretmişlerdi.

Bu formülün uygulanmasında, kaynak olarak, daima probleme ait konuların âlimlerine ya da yazdıkları kitaplara başvurun demişlerdi.

Kafasındaki soruya cevap bulmak için; o yıllarda Diyarbakır’daki Ulu Cami’nin Doğu Maksuresinde bulunan, İl Halk Kütüphanesine, günlerce okuldan sonraki saatlerde gitti.

Yeryüzündeki Dinler Tarihi adlı kitap serisinden; Paganizmi, Zerdüştlüğü, Yezidiliği, Budizmi, Hinduizmi, Museviliği, Hıristiyanlığı, İslamiyet’i, İslami mezhepleri okudu.

Okuduğu kitaplardaki hiçbir inançta, çizmenin neden öpüldüğüne ilişkin açıklama yoktu.

Tarih boyunca toplumların her türlü inançları ile ilgili farklı söylem ve uygulamalar olduğu gibi, günümüzde de dini uygulamalarda, maalesef dinle ilgisi olamayan söylem ve uygulamaların yer aldığı bilinmektedir.

Bir kadının, psikolojik sorunları olan kocası ile ilgili, şu söylemleri beni üzmüş ve çok etkilemişti.

“Altı yıldır evliyim, iki çocuğum var, kocamın psikolojik sorunları var, çocuklarıma zarar verecek diye geceleri uyuyamıyorum. Kocamı birçok ziyarete, din adamlarına götürdük, dualar okuttuk, kurbanlar kestim, muskalar yazdırdım, ama iyileşmesine hiçbir faydası olmadı.”

“Peki, bir psikiyatri uzmanı doktora götürdünüz mü?” soruma ”Onu da düşündük, ama gittiğimiz yerlerde, doktorların bu hastalığa bir faydası olmaz dedikleri için götürmedik” demişti.

Benzeri örnekleri yaşamlarının değişik dönemlerinde duyanlar veya bizatihi yaşayanlar vardır.

Vatandaşın cehaletini, bu cehaletin bir kısım cahil insanlar tarafından, istismar edilmesini de anlamak mümkündür.

Ama yakın zamanda gittiğim, beş yüze yakın kişiden oluşan cemaatin bulunduğu bir camide, Cuma hutbesini minberde okumaktan sorumlu İmam’ın (Hutbe konusunun dışına çıkarak) yaşama dair her türlü sorunu ima ederek “ Sorunlarınızın çözüm yeri Camilerdir, muhataplarınız imamlardır, çareyi başka yerde aramayın” ifadesinin yorumunu okuyucularıma bırakıyorum.

Görevlerini layığı ile yerine getiren din adamlarımızı tenzih ederek, yukarıdaki ifadeyi kullanan ve bu ifadeyi doğru bulan Hoca Efendi’lere sormak lazım.

İnsanların; tıbbi hastalıklar, ekonomik sorunlar, iş ve işsizlik sorunları, tarım ve sanayiye ilişkin sorunlar ile yaşama dair benzeri sorunlarını çözmek için bir ilim ve tecrübeye sahip misiniz?

Bu sorunları çözecek kabiliyet ve imkânlara sahip misiniz?

Devlet veya vatandaşın nazarında, memuriyetinde bulunduğunuz makama, yüklenen bu tür görevler var mıdır?

Bu ve benzeri sorulara cevabınız “evet” ise, Size gelmek bizi büyük zahmetlerden kurtarır!

Her kişinin; sadece yetkin olduğu, kendi alanı ile ilgili soru ve sorunları muhatap kabul etmesi ve vatandaşları doğru bilgilendirerek gerekirse yönlendirmesi insani bir görevdir.

Hıristiyan pop sanatçısı iken, 1977 yılında Müslüman olan, İngiltere vatandaşı Yusuf İslam (Cat Stevens)’a, nasıl Müslüman olduğunu sormuşlar. Kendisi cevabında ”Ben Kur’an-ı Kerim’in İngilizce mealini okuyarak Müslüman oldum.” Deyip eklemiş “İyi ki öyle olmuş, İslam’ı Müslümanlardan öğrenmeye kalkışsaydım, kafam karışır, kalbim kararırdı” demesi ne kadar anlamlıdır.

Diyanet’in yayınladığı “Diyanet İlmi Dergi “sinin Ekim-Kasım-Aralık 2019 sayısında deizm ve ateizme geniş yer verilmiş ve bir ilahiyat profesörünün kaleme aldığı makalede, Ülkemizde deizm ve ateizmin, ciddi oranda arttığı ifade edilmiştir.

Yüzde doksan dokuzunun Müslüman olduğunu ifade ettiğimiz bir ülkede, bu artışların sebebi sadece vatandaş mıdır?

Diyanet İşleri başkanlığının, Kur’an-ı Kerim’in Nahl Suresinin 43’ncü ayetinin tefsirindeki ”Ayetten alınması gereken en önemli dersin, başta dinî meseleleri olmak üzere, bir konuda yeterli bilgiye sahip olmayanların, o hususta ehil olanlara yani konunun uzmanlarına sorularını sormaları gerektiği; bir konuda doğru ve yeterli bilgi edinmeden görüş ileri sürmenin veya iş yapmanın yanlış olduğu” ifadesine katılmamak mümkün değildir.

Aciz bir kulun, inancı ve yaşamına ilişkin hesabını, Allah’a nasıl vereceği, kendisi ile Yaratanı arasındaki hukukta gizlidir.

Dini, vatandaşa öğretmekten sorumlu kişilerin, görevleri konusunda, yanlış yaptıkları hususlar ile ilgili, Allah’a nasıl hesap verecekleri de onların sorunudur.

Onlarca yıl geçmiş olmasına rağmen, Şeyhin çizmesinin neden öpüldüğünün ve hangi inançta yer aldığının cevabını bulmuş değilim.

Sizin bir cevabınız var mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Selim Kaplan Arşivi
SON YAZILAR