ÖZGÜR EŞ YAŞAM -22-
Özgür Eş Yaşamda Yeniden Tanımlanan İlişkiler
Özgür eş yaşam, yalnızca bireylerin değil, aynı zamanda toplumsal yapıların da dönüşmesini gerektirir. Toplumsal değerler, tarihsel olarak cinsiyet, sınıf ve iktidar ilişkileriyle şekillendirilmiştir. Bu değerler, özgür eş yaşamın önündeki en büyük engelleri oluşturur. Kapsayıcılık, bu engelleri aşmak ve daha derin bir insanlık anlayışına ulaşmak için temel bir ilkedir.
Kapsayıcılık: Farklılıkları Kabul Etmek
Kapsayıcılık, farklılıkların bir engel değil, bir zenginlik olduğunu kabul etmektir. Özgür eş yaşamda, her birey kendi kimliğini özgürce ifade edebilir ve bunun yanında başkalarının kimliklerine de saygı gösterebilir. Bu saygı, yalnızca cinsiyet, ırk veya sınıf gibi dışsal faktörlerle sınırlı değildir; her bireyin içsel kimliği de kapsayıcı bir bakış açısıyla kabul edilmelidir. Kapsayıcılık, özgür eş yaşamda eşitlik ve saygı ile beslenen bir temel değerdir.
Değerlerin Yeniden Tanımlanması: Toplumsal Normlardan Özgürleşmek
Özgür eş yaşam, toplumsal değerlerin yeniden tanımlanmasını gerektirir. Bu değerler, daha önce egemen olan iktidar ilişkilerinden, hiyerarşik yapılardan ve cinsiyetçi anlayışlardan arındırılmalıdır. Toplumun kabul ettiği değerler, bireylerin özgürleşmesini destekleyecek şekilde şekillendirilmelidir. Bu yeniden tanımlama süreci, yalnızca özgürlüğü savunmakla kalmaz, aynı zamanda eşitliği ve derinlemesine bir anlayışı da içerir. Özgür eş yaşamda toplumsal normlar sorgulanmalı ve yeniden şekillendirilmelidir.
Özgür Toplumun Öncü Dili: Sessizlik ve Titreşim
Sessizlik: Sözün Geri Çekildiği Yerde Açılan Alan
Özgür toplumun dili, ne konuşmanın ne de suskunluğun kendisidir. O, sessizliğin içinde açılan varlık alanıdır. Bu alan; zihinsel karmaşanın, kültürel kodlamaların, cinsiyetçi dilin ve iktidar söylemlerinin ötesinde bir yerden doğar. Sessizlik burada bir boşluk değil; doluluğun en saf hali, anlamın kendisidir. Çünkü söz çoğu zaman anlamı gizler, sessizlikse onu görünür kılar.
Uygarlık tarihi boyunca kelimeler kullanıldı, fakat anlam kaybedildi. Her şey hakkında bilgi üretildi, fakat hiçbir şey anlaşılmadı. Bu yüzden özgür bir toplum, daha çok konuşan değil, daha çok duyan bireylerden oluşur. Sessiz kalabilen, o sessizliği taşıyabilen, onun içinde olanı sezebilen bireylerden…
Sessizlik, sözü doğurmadan önceki alan olduğunda; iletişim, yalnızca kelimelerle değil, varlıkla gerçekleşir. Bu da özgür eş yaşamın dilidir. Zira özgür eş yaşam; karşılıklı konuşmalarla değil, karşılıklı titreşimlerle inşa edilir.
Titreşim: İnsan ve Doğanın Ortak Dili
Doğada her şey titreşir. İnsan da bu titreşimin parçasıdır. Ama uygarlıkla birlikte insan, kendi titreşiminden uzaklaştı. Şimdi yeniden, özüyle titreşen bir insana ihtiyaç var. Ne kadın ne erkek olmak adına; yalnızca insan olmak ve doğayla aynı ritimde titreşmek adına…
Titreşim, ne sadece ses ne de sadece hareket demektir. Titreşim, varoluşun kendisidir. Bir çiçeğin açışı, rüzgarın kıpırtısı, bir bakışın içtenliği, içimizdeki sezginin uyanışı… Hepsi birer titreşimdir. Ve bu titreşim, uygarlığın diliyle değil, varoluşun kendi diliyle konuşur. Anlam buradadır.
Özgür eş yaşam, bu ortak titreşim zemininde şekillenir. Çünkü burada karşılaşma, artık cinsiyetin, kimliğin, ideolojinin üzerinden değil; titreşimin ortak ritminden doğar. Ve bu ritim, ne zaman ki sessizliğe yer açar, o zaman aşk doğar, anlayış belirir, yaşam yeniden kendine gelir.
Dil: Artık Konuşma Değil, Var Olma Biçimi
Özgür toplumun dili, açıklama değil tanıklıktır. Tarif etmek değil, temas etmektir. Bu da ancak derin bir sessizlikle ve sezgiyle mümkündür. Bu yeni dil, ne konuşmak ister ne de susmak; yalnızca var olmak ve titreşmek ister.
Kadın ve erkek, bu yeni dilde buluştuğunda artık kimse kimseyi ikna etmeye çalışmaz. Çünkü ikna, uygarlığın dilidir. Oysa özgürlük, yalnızca kendi titreşimini yaşayan varlıkların birlikte akabilmesiyle mümkündür.
Bu nedenle özgür eş yaşam, bir kavram değil; bir bilinç düzeyidir. Ve bu düzey, ancak sessizlikte, titreşimde ve bütünlükte yaşan
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.