NACİ SAPAN

NACİ SAPAN

Sur’u gaptırdık!

Sur’u gaptırdık!

 

Sur kamulaştırıldı, çoğumuz için hiç de sürpriz olmadı!

Neden?

Daha çatışmalar başlar başlamaz böyle bir tartışma başlamıştı.

O nedenle resmi gazetede kamulaştırma kararı yayınlanınca, tartışmaların haklılığı da ortaya çıktı!

Şimdi, ‘Sur’u kaptırmayız’, ‘Tarihimizi koruyup, kaptırmayacağız’ kampanyası başladı.

Doğal bir refleks, ben de aynı refleksi gösteriyorum herkes gibi.

Öyle de olması gerekiyor.

Ancak, neresinden nasıl kaptırmayacağımız konusunda bilgi sahibi olmadığımız gibi, burada uygulamanın nasıl olacağı konusunda da bir fikrimiz, öngörümüz yok.

Durum oldu-bittiye getirildi.

Spontan olmadığı kesin

Hangi üst akılla, nasıl bir planla bu noktaya gelindi belki de ona bakmak, kentin duruşunun nasıl ve ne şekilde olacağına bu perspektifte yaklaşmak gerekir diye düşünüyorum.

**

YDG-H ile başlayan ‘direniş’ süreci ve ardından gelen yoğun çatışmalar, gerçekleşen yıkım ve ölümler.

Şimdi gelinen nokta itibariyle,  ‘sur’u kaptırmam’ sloganıyla başlatılan/başlatılacak olan ‘Sivil direniş’in anlam ve önemi çok gerçekçi olmayacaktır.

 

Bu alanda da ‘silahlı direniş’, ‘Sivil direnişin’ önünü kesmiştir.

Kim ne derse desin gerçek bu.

Devlet/Hükümet durup dururken ‘Sur’u istimlâk ediyorum’ demedi.

Bilerek yâda bilmeyerek buna bir alt yapı hazırlandı.

Etrafı 5,5 kilometrelik surlarla çevrili bir alanda devlet güçleri ile çatışarak ‘Demokratik özerk bir bölge’ ilan edilemeyeceği, burada bir özyönetim uygulamasına geçilemeyeceği az da olsa bu işlere  kafa yoran herkesin malumudur.

 

Bir anlamda çatışmaların başlaması, devam etmesi, sonuçlanması, ardından kamulaştırma kararı malumun ilanı gibi bir şey oldu. Bu programdan geri dönüşün olmadığını, olmayacağını görmenin ve anlamının yanı sıra, uygulanacak projeye karşı çıkışla ilgili ‘sivil direniş’ in nasıl olması gerektiği konusunda kavgacı, şiddete dönük bir yöntemin devrede olmaması gerekiyor.

 

Karşı çıkış yöntemleri UNESCO kriterleri yönünde belirlenmelidir.

Bu nedenle ‘Diyarbakır’ın tarihi değerlerini koruma platformu’ gibi aklıma ilk gelen, ancak başka bir ad altında da olabilir, süratle sivil direniş platformları oluşturulmalı ve UNESCO nezdinde girişimler başlatılmalı, sivil baskı grupları devrede olmalıdır.

 

Kavgayla sonuca ulaşmanın mümkün olmadığını gördük.

Bir kavgada ilçenin yüzde 60’ı gitti.

İkinci kavgada yüzde yüzü gider.

Bu kavganın kazanını elbette vardır, olacaktır.

Vahim olan, kaybeden tarafın her hal ve ahvalde çaresizlik içindeki halkın olmasıdır.

Bu durumun bir kaybedeni daha var;

Siyaset kurumu ve elbette ki Diyarbakır ‘Milletvekilleri’!

Sonuç; Sur’u gaptırdık!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
NACİ SAPAN Arşivi
SON YAZILAR