NACİ SAPAN

NACİ SAPAN

Tas kayıp!

Tas kayıp!

 

 

Tas kayıp, bu kiri nasıl temizleyip atacağız vücudumuzdan?

Tas kayıp ise, suyu başımızdan aşağıya nasıl boca edip yıkanacağız, temizlenip, pür u pak çıkacağız hamamdan?

 

‘Tasla yıkanmaya ne gerek var, gireriz duşun altına yıkanır temizleniriz’ diyenler olacaktır elbette. Modern yaşam pratiği gereği doğrudur, doğru olmasına da kastımız zaten modern çağın kirliliğine, hırsızlığına, alaveresine, dalaveresine, hile ve desiselerine yöneliktir.

 

Niye böyle girdim meseleye?

Diyarbakır’da çok sevdiğim bir arkadaşımla ülke meselelerini sohbet ederken tıkandık.

 

Analizlerimiz yetmedi.

Baş edemedik vesselam ülkenin geldiği, getirildiği felaket girdabıyla.

Kimimizin uçurum kenarı diye tanımladığımız, Oya Baydar’ın ise, ‘kenarı değil, dibi’ diye tanımladığı ülke halleri!

 

İşte bunları konuşuyorduk dostum, arkadaşımla.

Dedim ya; çıkamadık işin içinden.

Arkadaşım annesinin söylediği bir halk deyişi ile meseleye nokta koydu, şöyle aktardı;

‘Annem bu durumlar için tas kayboldu’ derdi.

İki kelimelik bir özet.

Yoruma açık. İçinden çıkamadığımız ülke hallerini anlatıyor gibi geldi bana.

Tas ve hamam ikilemi üzerinden ülke hallerine yorum getirmek mümkün diye düşündüm, bu kez tas ve hamam meselesini konuştuk arkadaşımla.

 

Doğru ya; Deyiş eskilere ait

Tas yoksa kurnadan su alıp yıkanmanın ihtimalide yoktur.

Bu ihtimal üzerinden meseleyi yeniden açtık.

Eskiden hamama giden kadınlar, hamam bohçalarına temiz giysilerini, yanına da hamam taslarını koyarlardı. Tas kaybolsa kim kime tasını verecek. Şimdiki gibi modern bir ortamda yok, duşta yıkanasın. Taş kurnayı kaldırıp başından aşağıya dökecek halinde yok. O zaman yapılacak şey, kirli vücut, kirli elbiselerle kös kös eve dönmek.

 

Böyle bir durum yaşanmışsa verilecek tek cevap, ‘Tas kayboldu’ olur.

Uçurumun kenarı mı, dibi mi?

Tartışmaya açık.

Ancak, tas kaybolduysa, ülkenin vücuduna yapışan kiri, pası, üçkâğıdı, alavereyi, dalavereyi, hileyi, desiseye nasıl su döküp, yıkayacağız?

 

Akşam saatlerinde arkadaşımdan ayrıldım, annemin evine geldim.

Malum Diyarbakır sıcak, fırsat buldukça duş almak rahatlatıyor.

Doğru banyoya.

Annemin evinin banyosunda hamamlardaki gibi kurna taşı var.

Havadan süzülen su sistematiği yok.

Hamam,

Kurna,

Tas.

İki saat önce ayrıldığım arkadaşımın annesinden aktardığı deyiş geldi aklıma.

Tas kaybolmamıştı, kurnanın üzerinde duruyordu

Kaptım tası, gönül rahatlığı ile dökündüm suyu.

Günün teri, kiri, yapışkanlığı su ile birlikte süzülerek atık borusundan ait olduğu çukura doğru yol aldı, zevkle izledim!

 

Demek ki tası kaybetmemek, kaybolduysa da tez elden bulmak, suya daldırıp, temizlemek lazım bu kiri, pası.

İki anneye de teşekkür, bugünkü yazıyı da onların sayesinde kurtarmış olduk.    

İroni yaptık, Allah, Millet affetsin! 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
NACİ SAPAN Arşivi
SON YAZILAR