Aydın Alp

Aydın Alp

Ah, adına yaraşır nitelikte yeni bir yıl ne zaman?

Ah, adına yaraşır nitelikte yeni bir yıl ne zaman?

Hayat ah, ömrüm bitmek üzere! Ve ben adına yaraşır nitelikte yeni bir yıl görmedim! Benim canım cennete de çocuklarımız görebilecek mi?

Her şeye karşın, herkesin evinin olacağı, insan onuruna yaraşır, güzelliklerin ağız tadıyla huzur içinde yaşanacağı yeni bir yıl diliyorum. Öyle yeni bir yıl olsun ki sonraki yılların da hep keyifli geçmesini sağlayan bir yıl olsun diyorum.

“Gündüzden hazırlığımızı yaptık. Akşam yeni yıl kutlamasını yapacağız. Ev ev dolaşıp yolumuzu bulacağız. Pîjahmo ile hazırlığımızı yaptık. Ona, Muhsine ablamın dar entarisini giydirdim. Bana da kocaman, gür ve upuzun, apak sakallar ve pos bir bıyık; muhteşem olmuştu. Pîjahmo’yu koluma taktım, kadınlar gibi kıkırdayıp duruyordu. Evdekileri, ilk izleyicilerimizi de kahkahalardan kırıp geçirmiştik! Gerçekten iyi bir ikili olmuştuk. Tam yeni yıl ninesi ve dedesi olmuştuk, mükemmeldik. Artık sahaya inebilirdik. Eminim bu gece çok uzun sürecekti ve biz, yeni yıla zengin girecektik! İnsanlarımız bu geleneksel eğlenceyi çok önemsiyordu! Biz de kahkahalar atarak, izleyicilerimize de kahkahalar attırarak iyi kazanacaktık! Bizdeki yeni yıl ile miladi takvimdeki yeni yıl arasında 13 günlük fark var. Ve bizde kutlamalar, o dönemlerde, çokça da folklorikti. Toplu olarak eğlenceler düzenlenir, oyunlar oynanırdı. Değişmeyen bir yılbaşı haftası vardı ve her yerde aynıydı. Bir kadın ile gür, beyaz sakalları olan bir adamın, yeni yıl kutlaması… Neyse biz de ilk olarak evimizin hemen aşağısında, ışıklar içinde küçük bahçesi olan Hesenlerin evini yeğledik. Bahçenin kapısı açıktı. Girdik ve gittik, direk kapı ziline bastık. Kapı açılır açılmaz ben ayaklarımı hızla yere vurarak Pîjahmoyla bir ağızdan “Serê salê binê salê, Xwedê kurrkî bide malê! ” “Yılın başı ve yılın sonu, Allah vere bu eve güzel bir oğulu…” diyorduk ki Hesen ve küçük kız kardeşi, çığlıklar atarak kapıyı suratımıza çarptılar! Öyle canhıraş feryatlar koparıyorlardı ki Hesenlerin panikle kapadığı kapı hışımla açıldı. Selami Amca, suratımıza indirmek için kaldırdığı eli havadayken, beni tanıdı. Kızgın bir ses tonuyla, Aydın ne yapıyorsun, dedi. Biz Pîjahmo ile donup kalmıştık. O alçak Hesen’in korkacağı aklımızdan bile geçmemişti. Hızla dışarı çıktık. Gece hiç hesaba katmadığımız bir olayla kötü başlamıştı. Pîjahmo’ya ulan boş ver, hadi bizim eve gidelim, dedim. Kralını noktaladığım Hesen, yeni yıl kutlamamızın içine etti bıraktı. Düş kırıklığına uğramış ve üzgün bir halde eve pis pis döndük! Yeni yıl sevincimiz kursağımızda kalmıştı! Yeni yıl eğlencesini bizden hızlı bitiren birileri daha olmamıştır! Bu rekorumuzu da alçak Hesen’in çığlıklarına borçluyduk! Hele bir yarın olsun, o alçağa çığlık nasıl atılırmış, uygulamalı gösterecektim!”

BAĞLAR GÜNEŞİ ÇOCUKLARI-PİJAHMO (Roman-J&J Yayınları 2015)

AMA MUTLAKA!

Ölümüne sıkkınım, üstelik hastayım da
Gözyaşlarından bir zincir boğazımı sıkıyor
Nârâ atarak büyüdüğüm sokaklar ablukada
Bir şey yapamamak beni kahrediyor!
‘’Yeni yıl’’ gecesidir, kulağım patlamalarda
Çocuklar ‘’Baba, bizle oyna!’’ diyor
Oynuyorum da
Çıkıp ağlamak da istiyorum balkonda!
Başka yolu yok, başka yolu yok artık!
Ya ölerek kurtulacağız bu barbarlardan
Ya da...
Anlıyorsun ya dünya!
Ama mutlaka!

Amed’in Kelebeği (J&J Yayınları- 2018)

21. yüzyıldayız ve dünya acılar içinde. Yaşadığımız coğrafya sancılı ve arkaik sorunlarla boğuşmakta! Dünyanın bir yarısı başka bir çağ yaşarken, bir başka yarısı bambaşka bir çağ yaşıyor!

Dünyamız, insanların doğduğu ve büyüdüğü ve aynı yerde öldüğü dünya değil artık! Dünya, küçüldü. Cep telefonlarıyla cebimize sığar hale geldi. Bazıları güzellikleri yaşarken, bazılarının acılar içinde boğuşması katlanılır değil!

“İlk defa bir Fransız rehincisine gidiyordum. Heybetli taş kapılardan geçtikten sonra (üzerlerinde elbette “liberté, égalite, fraternite(özgürlük, eşitlik, kardeşlik) yazıyordu, Fransa’da bunu karakollara bile yazıyorlar)…” George Orwell-Paris ve Londra’da Beş Parasız (Can Modern Sf 29)

1910’ların Fransa’sının anlatıldığı romanda, karakollarda bile özgürlük, eşitlik, kardeşlik yazıyormuş! Benim babam da orada bunu söyler. Gel de bunu yüz yıl sonra burada söyle! Kim demiş, biz hepimiz aynı yüzyılı yaşıyoruz?

“aynı çağı yaşadığımız koca bir yalan/her coğrafyada ayrı bir takvim /yüz yüze olduğumuz mevsimler ayrı ayrı” /Yüreğim Ülkem Gibi (Cem Yayınevi 1993)/ Ruhlar Mahşeri (Toplu Şiirler J&J Yayınları 2015)

ey kıyıcı ve ey ürpertili masal dünyası / geceler ki sevişenlerin ateşiyle ağarır

VE AŞK... YENİDEN

yeniden demenin güzelliği ey aşk yeniden / yeniden hoş geldin ve işte yeniden

(bak bu yeniden sözcüğünü önceden de severdim / bak yine seni buldum ya bir başka seviyorum)

bir acıdan henüz kalkmışlığım, ey gök / benim çaresizliğim seninle barışmak mıdır

eşsiz unutucuyum biten aşklardan sonra kalbim / kalbim nasıl vefalı ve çarpıntılı ah

benim özelliğim bu, yeniden başlayabilmek / bütün mavilerin hırpalandığı süreçler hey

ve sen tazesin ey aşk, hem sürekli yaşanan / yağmurlarını omuzlarımla hayata taşıdığım

Şarkılar Tılsımı (Memleket Yayınevi-1986) Ruhlar Mahşeri (Toplu Şiirler-J&J Yayınevi)

Keyifle, sevinçle kutlanan ve neşeli şiirlerin yazılacağı ve hiçbir canlı türünün incinmeyeceği, adına yaraşır güzellikte, yeni bir yıl diliyorum. Sevgiler, saygılar, sağlıcakla diyorum.

Not: Roboski unutulmadı, unutulmayacak!

Aydın ALP – 29 Aralık 2019

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Aydın Alp Arşivi
SON YAZILAR