Ömer Serdar Kaplan

Ömer Serdar Kaplan

Benim etniğim/mezhebim seninkini döver, veya “Ateş çukurunun kenarında olmak”

Benim etniğim/mezhebim seninkini döver, veya “Ateş çukurunun kenarında olmak”

Bir şeyi merak ediyorum doğrusu; Fransa, Almanya, Çin ve diğer Ülkeler Suriye operasyonuna karşı çıkarlarken Kürt dostu veya Türkiye düşmanı mı oluyorlar?

Oysa tarih her zerresinde şahittir ki, devletler menfaatlerinin dışında bir şeye dost değildirler.

Türkiye'ye destek verenler de aynı minvalde değerlendirilmelidir.

Dün PYD/YPG ile iş tutan ve bir yandan bugün terör listesine alırken, diğer yandan Rusya isteğiyle anlaşmaya varan Esed,  dün silah ve maddi destek vererek PYD/YPG üzerinden Kürtlerin canlarını kendine ipotekleyen ABD'nin bugün ki tutumu da menfaat esaslı tutumların birer göstergesidir.

Rahmetli Şeriati'nin deyişiyle İşin özeti şu olsa gerektir; "Emperyalizm bizi lokmalar haline dönüştürerek daha rahat mideye indirme derdinde."

Dün Irak, Libya, Afganistan, bugün Suriye, yarın.....

2015 yılında Newyork Times'te yayınlanan haritaya bir bakmak faydalı olacaktır.

İran da buna çanak tutuyor diğer halkı Müslüman Ülke yönetimleri de.

Etnik veya mezhepsel farklılıklarını düşmanlık belleyen ve bu düşmanlıklarını çok etkin kullanan, diğer Müslüman halkları çok rahat töhmet altında tutabilen, aşağılayabilen anlayışlar, emperyalizmin rahat yutacağı lokmalar olmayı kolaylaştırmaktadır maalesef.

Her etnik veya mezhebi farklılık mensubu olan, suret i haktan görünerek diğerlerini aşağılamakta düşman bellemekte. Müslümanlar, 22 Arap ülkesinin varlığından dahi etnik kimlik ayrımcılığının asla hayır doğurmadığını görememektedirler.

Oysa görülmesi gereken çıplak gerçek; etnik ve mezhebi farklılıkların, basiret bağlayan, ezber oluşturan ve fanatikleştiren dolayısıyla da; hem çatışma alanı hem de emperyal güçlerin müdahale imkanlarını oluşturan bir duruşa karşılık gelmesidir.

Ve bu hal, egemen olanların (devlet-örgüt), küçük egemenliklerini sürdürmesi adına habire kaşınmakta ve kullanılmaktadır.

Bunu bilen emperyal güçler de aynı kaşımayı daha sofistike ve daha acımasızca kullanmaktadırlar.

Yani Türk Kürdü dövse, Kürt Türkü dövse başı göğe mi eriyor, daha güçlü mü oluyor? Veya diğer etnik guruplar biribirlerini dövdüklerinde ciddi bir güç mü olmuş oluyorlar? Veya mezheplerin çatışma alanları oluşturması (Yemen-Suriye örneği) Cennete mi eriştiriyor?

Bu dövmelerden, çatışma ve savaşlardan ne elde edilmiş oluyor ve neler kaybediliyor ve kimler kazanmış oluyor? Şöyle bir geri çekilip geniş bir perspektiften bakalım.

Akıllanmadıkça da bu hal devam edecek ve kanlar sürekli akacak ve kaynaklar emperyaller ve destekledikleri yerli işbirlikçileri tarafında sömürülmeye ve tüketilmeye devam edecektir maalesef.

Çünkü, kimse kendini düzeltmeye ve yeni bir ümidin, inancın, medeniyetin inşa edicisi ve taşıyıcısı olmaya talip değildir. Kendini düzeltmenin zorluğuna katlanmaktan ise mevcut statükolardan yana olmak, ezberler edinmek kolay gelmektedir.

Oysa basit bir çözümü var bu halin. Etnik farklılıkların Allah’ın bir ayeti olduğu Kuran düsturuna ve “Kendin için istediğini Mümin kardeşin için de istemedikçe iman etmiş sayılmazsın.” diye buyuran Peygamber’in (s.) belirlediği temel ilke ve çerçeveye, Mümini olanların iman edip ittiba etmeleri ve “Kendi aleyhine de olsa adaletli olmayı” buyuran Allah’ın koyduğu adalet ilkesine titizlikle bağlılıkları çözümü kolaylaştıracak ve sonuç aldıracaktır.

Böyle bir değişim irade ve kararlılığının sonucu da elbette ki Allah’ın “nimeti üzerine kardeşler olarak sabahlamaktan” başkası olmayacaktır.

Diğer iddialar, sözler sadece laf ü güzaftır ve küçük egemenler ile emperyal güçlerin işlerini kolaylaştırıcıdır.

Wesselam.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ömer Serdar Kaplan Arşivi
SON YAZILAR