Dijital Reklamcılığın Kararmış Yüzü
Dijital reklamcılık artık “serbest piyasa” değil; Google’ın tekelinde bir oyun alanı hâline geldi. ABD Adalet Bakanlığı’nın Google’a karşı açtığı antitröst davası, uzun zamandır göz ardı edilen gerçeği ortaya koyuyor: Bu dev şirket, küçük rakipleri ezmek ve kendi reklam imparatorluğunu sürdürmek için pazarın kurallarını tek başına belirliyor.
Yıllardır yayıncıların reklam satışı için kullandığı araçları ve reklam borsasını birleştirerek hakimiyetini pekiştiren Google, artık “yenilikçi teknoloji devi” imajının ardına saklanamaz. Nisan ayında ABD Bakanlığı tarafından başlatılan soruşturma, bu gerçeği net bir şekilde görmemizi sağladı: Google, kendi çıkarı için pazarın rekabetini sistematik olarak engelledi.
Bu engelleme, sadece gelir adaletsizliğinden daha fazlasıydı. Google, Türkiye’de ve birçok ülkede kullanıcıya sözde “kolaylık” sağlamak amacıyla haberlerin yapay zeka özetlerini sunduğu bir platformla, yerel ve ulusal haber sitelerinin görünürlüğünü düşürdü ve gelir adaletsizliğini artırdı. Kullanıcılar, özet haberler sayesinde doğrudan sitelere girmeyi bıraktı; haber sitelerinin görünürlüğü ve buna bağlı olarak kazançları azaldı.
Maalesef birçok haber sitesi, Google’ın bu hareketi karşısında kendi sitelerine kullanıcı çekebilmek için “clickbait” dediğimiz, yalnızca tıklanmaya yönelik, yanıltıcı başlıklar kullanmaya başladı. Bu durum, hem haber okuyucularını yordu hem de haberin etik kurallarını zedeledi. Bu sorumluluğun tamamen haber sitelerinde mi yoksa Google’ın uygulamaları nedeniyle mi ortaya çıktığı tartışılır; ancak unutulmamalıdır ki, Google’ın son iki yıldır yapay zekâ ile birlikte yaptığı denetimler, yanlış kararlar ve yeniliklerden önce de bu tür başlıklar vardı. Söz konusu politikalar, yalnızca bu başlıkların artmasına neden oldu.
Adalet Bakanlığı’nın talebi basit: Rekabeti yeniden sağlamak. Ancak Google, alışıldığı üzere “davranışsal çözümler” ve veri paylaşımı gibi geçici önerilerle işin içinden sıyrılmaya çalışıyor. Bu yaklaşım, tekel gücünün halk ve küçük işletmeler üzerinde yarattığı baskıyı hafife almak anlamına geliyor.
Soru şu: Dijital reklamcılık, milyarlarca dolar kazanan dev bir şirketin tekeline mi bırakılacak, yoksa piyasada gerçek bir rekabet ve adil gelir dağılımı sağlanacak mı? Google’ın cevapları, bir yönüyle inovasyonu savunduğunu iddia etse de, gerçekte kendi kârını ve egemenliğini korumaktan başka bir şey değil.
Bu dava, yalnızca Google’ın değil, tüm dijital ekonominin sınavı olacak. Eğer Google gibi devler denetlenmezse, internet ve reklamcılık dünyası sürekli bir tekelleşme ve haksız rekabet döngüsüne mahkûm kalacak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.