Mustafa Nesim Sevinç

Mustafa Nesim Sevinç

Fata morgana

Fata morgana

Mustafa Nesim Sevinç

Ah! Siyaset… O, bitmek bilmez cambazlık sahnesi, umutların ve hayal kırıklıklarının iç içe geçtiği o devasa podyum. Bazen kendimi, çölün ortasında veya denizin ufkunda beliren o aldatıcı serabın, bir "fata morgana"nın kurbanı gibi hissediyorum. Tıpkı farklı sıcaklıktaki hava tabakaları arasında ışığın kırılmasıyla oluşan, gerçekte var olmayan ama capcanlı görünen o karmaşık optik yanılsama gibi, siyaset de bize sürekli ulaşılmaz vaatlerin göz alıcı seraplarını sunmuyor mu?

Dünya siyasetinde demokrasi havarileri ve insan hakları savunucuları, pürüzsüz birer ayna gibi parlar. Ancak o parlak yüzeyin ardına baktığımızda bambaşka bir manzara belirir: çıkar çatışmaları, gizli anlaşmalar ve bolca ikiyüzlülük. Bize gösterilen o "aydınlık dünya", aslında buzdağının sadece görünen kısmıdır. Gerçek, suyun altında saklı olan çok daha karmaşık ve çirkin bir yapıdır. Siyasiler, bir sihirbaz edasıyla gözümüzün önüne bir illüzyon perdesi çeker. "Barış için çalışıyoruz!" deseler de o barışın sadece “seçilmiş bölgeleri” kapsadığını, dünyanın geri kalanında kaosun hüküm sürdüğünü görürüz. Barış bile, sadece imtiyazlılar için parlayan bir fata morgana'ya dönüşür.

Türkiye siyasetine gelince, bu durum daha da tanıdıktır. Yorgun bünyelere vaat edilen "refah ülkesi" ufukta bir serap gibi belirir: yeni evler, arabalar, enflasyonsuz bir yaşam... Elinizi uzatırsınız ama avucunuz boş kalır. Sonra anlarsınız ki gördüğünüz şey, sıcak hava dalgasının yarattığı bir ışık yansımasından ibarettir. "Az kaldı, sabredin!" nidaları yükselse de biliriz ki o refah, şimdilik sadece bir optik illüzyondur. Bir de meşhur "istikrar" vaadi vardır ki, o da başlı başına bir fata morgana klasiğidir. Çoğu zaman "istikrarlı bir kaos" olarak tecelli eder; sanki üzerinde "piller dahil değildir" yazan bir oyuncak gibi.

Tüm muhalif partiler, istikrarın kendileriyle geleceğini vaat eder. "Biz gelirsek her şey sütliman olacak, yatırımlar yağacak, işsizlik bitecek!" derler. Tıpkı çölde karşınıza çıkan, ama asla ulaşamadığınız o vaha gibi. Onlara da biraz da mesafeli durulmalı. Yoksa bu sihirli aynanın karşısında çok yorulur, çok hayal kırıklığı yaşarız.

Bu serap etkisinin en karmaşık ve en dokunaklı örneklerinden biri ise, yıllardır süregelen Kürt meselesi ve barış arayışlarında karşımıza çıkıyor.

Kürt meselesi ve barış süreçlerinin Fata Morgana'sı

Kürt meselesindeki barış süreçlerini "fata morgana" metaforuyla okuduğumuzda, gerçekliğe dönüşmemiş ama eli kulağında gibi algılanan umutları, beklentileri ve geçici adımları görürüz. Bu süreçlerde yaşanan iniş çıkışlar, bir an barışın çok yakın olduğunu düşündüren, sonra ise bir anda dağılıveren bir serap hissi yaratmıştır.

Başlangıçtaki Aşırı İyimserlik: Sürecin ilk adımlarında, barışın hızlı ve kolay geleceğine dair gerçekçi olmayan bir iyimserlik rüzgârı eser. Altta yatan derin sorunlar ve güvensizlik göz ardı edildiğinde, bu "çözüm çok yakın" hissi, zamanla yerini büyük bir hayal kırıklığına bırakır.

Söylemde Kalan Vaatler: "Çözüm süreci" gibi adlandırmalar veya bazı yasal adımlar, dışarıdan büyük ilerlemeler gibi görünebilir. Ancak bu vaatler, derinlikli bir siyasi irade ve somut uygulamalara dönüşmedikçe, bir yanılsama olarak kalır. Barış orada gibi görünür ama dokunulduğunda içeriğinin boş olduğu anlaşılır.

Kırılgan Ateşkesler: Çatışmasızlık ortamları, ateşkesler veya silah bırakma, kalıcı barışın habercisi gibi algılanabilir. Fakat siyasi çözümle desteklenmeyen, güven inşasını es geçen bu durumlar, sadece kısa süreli bir sükûnet sunar. Toplumda "barış geldi" hissi yaratsa da çatışmalar aniden yeniden başlayabilir.

Güven Eksikliği: Barış sürecinin olmazsa olmazı güvendir. Geçmişin yaraları sarılmadan, sadece taktiksel adımlarla yürütülen bir müzakere masası, en başından kırılgandır. Temelinde güven olmayan bir anlaşma, kolayca bozulabilecek bir serap gibidir.

Temel taleplerin ve hassasiyetlerin göz ardı edilmesi:

Türkiye'nin Kürt meselesinde fata morganalardan kaçınarak gerçek ve kalıcı bir barışa ulaşması, bu yanılsamaların ötesine geçmeyi gerektirir. Barış sürecinin başarısı, tüm tarafların samimi bir siyasi irade göstermesi; sivil toplumu ve toplumun tüm kesimlerini sürece dâhil eden bir kapsayıcılık benimsemek şarttır. . Adımlar hukuki zeminde atılmalı, şeffaflık sağlanmalı ve en önemlisi, geçmişin travmalarını ele alarak karşılıklı güven inşa edilmelidir.

Yani Kürt toplumunun kimlik, dil, kültür ve siyasi temsil gibi temel taleplerinin dengeli bir şekilde ele alınmasına bağlıdır. Bu hassasiyetlerden herhangi biri göz ardı edildiğinde veya yeterince karşılanmadığında, sürecin sonunda ortaya çıkacak "barış" görüntüsü de bir Fata Morgana olabilir.

--

Mustafa Nesim SEVİNÇ

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Mustafa Nesim Sevinç Arşivi
SON YAZILAR