Fatih Yokuş

Fatih Yokuş

İslamiyet ve gizli kahramanlar

İslamiyet ve gizli kahramanlar

Toplumun huzuru, bekası, dünya ve ahiret saadeti için “gizli kahramanlara” ihtiyaç vardır. Doğruluktan sapmayan, zaman ve mekana göre değişmeyen, kışı ve kurumlara göre tavır almayan bu kışı ve kurumların varlığı toplum için elzemdir.

Ortalıkta pek gözükmezler, çıkar ve menfaat peşinden gitmezler, fedakârdırlar, hakkın hatırını her şeyden üstün tutarlar.

İrşad görevini yaparlarken; sultanların, padişahların, ağa ve beylerim gönlünde yer edinmek, sofralarında aş yemek, yanlışlarına alkış çalmak, saltanatlarını güçlendirmek gibi bir çaba göstermezler.

Tek gayeleri vardır, o da riza-i ilahi ve toplumun maslahatıdır.

Dönemlerinde; bir çoğu hor görülmüş, alaya alınmış, zindanlara atılmış, tecrid edilmiş, zehirlenmiş, sürgün  edilmiş... amma onlar her şart ve ortamda hakka hizmet etmişlerdir.

Ustad bediuzzaman:

“Ben cemiyettin iman selameti yolunda ahiretimi de feda ettim. Gözümde ne cennet sevdasi ne cehennem korkusu var. Cemiyettin yirmi beş milyon (Türkiye’nin o günkü nüfusu) Türk cemiyetinin imani  namına bir Said değil bin Said feda olsun. Kur'an ‘imiz yeryüzünde cemaatsiz kalırsa cenneti de istemem. Orası bana zindan olur...”

Alimran  süresi 104 ayet: “Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.”

Kur'an in muhtelif yerlerinde sıkça anlatılan “iyiliği emir kötülüğü meni” ibadetlerin en makbulü cihadın en üst mertebesidir.

İyilik deyince aklımıza Kur'an ve sünnette uygunluk, kötülük denince de bunlara muhalif anlaşılmalıdır.

Tarikatlar, cemaatler, imamlar, mezhepler ve daha niceleri bulundukları zaman ve şartlara göre bu görevi yapmış ve zamanlarının gizli kahramanları olmuşlardır.

Günlümüzde taht kuran, dualarımıza ortak olan bu zatlar ki Sahabeler, tabiinler, şahı naksibendi, şeyh Abdülkadir geylani, veysel karani, somuncu baba, mevlana hâlid, mevlana celaleddin-i rumu, Bediuzzaman ve ismini sayamadığım veya bilmediğim nice kahramanlar dünya var oldukça sizler gönüllerde ve dualarda hep var olacaklardır.

Bazen; hırs, makam, şöhret, maddiyat, korku ve farklı nedenlerle bu kutsal davada kopanlar olmuş ve nefislerinin esiri olmuşlardır

Zamanın birinde zalim bir padişah varmış, dönemin en iyi alimini makamına çağırmış ve: “Seni vezir yapmak istiyorum ne dersin?” hoca; “Olmaz demiş”, neden? Diye sorulduğunda, “sen zülüm eden birisin, seni engellemeye çalışsam beni dinlemez, yaptıklarına ortak edersin. Oysa şu an yaptığın zulmü söyleyebiliyor seni men edebiliyorum.”

Padişah: “ O zaman bana ilim öğret “  değince hoca “olmaz” dediğinde padişah “neden?”, “sana öğreteceğim ilimle adalet için değil zülüm yolunda kullanacaksın.” Padişah “o zaman oğluma “değince yine  “olmaz” padişah son teklifi yapmış “ ya vezir olacaksın, ya bana, oğluma eğitim vereceksin ya da 7 gün misafirim olacaksın, bunlardan birini kabul etmezsen seni idam edeceğim” deyince hoca en masum ve zararsız teklif olan 7 gün kalmayı kabul etmiş.

Ne mi olmuş?

Yedi gün bir yedi gün daha derken hoca, vezirliği kabul edip padişaha ve oğluna da eğitim vermiş.  Zalimin zulmüne destek olmuş.

Oysa insanın son ömrü ve son nefesi çok önemli. İmanla Allah huzuruna gitmek için şeytanın tuzaklarına karşı hep teyakkuzda olmalı.

Haram lokma şüphesi olan yemeği yememeli bir haram yemişse Hz. Ebubekir  Sıddık (ra), imam-ı hanefinin babasının yaptığı gibi yapmalı.

Sa‘d bin Ebu Vakkas (r.a.), Efendimiz (s.a.v)‘den şöyle bir istekte bulundu:

- Ya Rasûlâllah! Benim için Allah‘a duâda bulunsan da, duaları kabul edilen biri olayım...

Peygamberimiz Efendimiz (s.a.v) şu karşılığı verdi:

- Ya Sa‘d! Yediğini, içtiğini helâl yoldan kazan. Allah‘a yemin ederim ki, biri midesine haram olan şeyi indirirse, onun 40 gün hiçbir ameli kabul olmaz. Haram ile beslenen vücut cehennem ateşinde yanmaya lâyık olur." (Tergib-terhip. c/2. sf: 547)

Selam ve dua ile

...

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatih Yokuş Arşivi
SON YAZILAR