Dünyanın bütün baronları Türkiye’de konuşlanmış.

Bakan, her sabah bizleri farklı ülkelerin baronlarıyla tanıştırıyor.

‘Baron’ sever bir ülke olduğumuzun hiç farkında değildik.

Millet dost biriktirir, biz baron biriktirmişiz.

“Dost geçici, ‘baron’ kalıcıdır” şiarı ile hareket eden bir güruh sayesinde ülke uyuşturucu batağına sürüklenirken, mafyatik bir düzenin de devlete hâkim olma çabasını hissetmiyor değildik.

Her şey çok açık, net, ülkenin oturtulduğu tablo da bunu zaten gösteriyor.

Kafes, çember derken, kafese girenlerin tamamının bir şekilde uluslararası bültenlerle arandığı haberlerini bakan duyuruyor da, ‘Bu baronların Türkiye’de işi ne’ diye soran yok.

Kendi baronlarımız yetmemiş, ithal baron getirmişiz.

Peki, nasıl gelmişler, kimler, nasıl getirmiş?

Kamuoyuna sadece yakalandıkları duyuruluyor, bu tamam.

Ya sonrası?

Bağlantıları, sebep oldukları işler, uyuşturucu, cinayet, çökme gibi fiillerinin olup olmadığı, perde arkası, alınan, alınacak tedbirler gibi bilgilerin de kamuoyuyla paylaşılması gerekmiyor mu?

Bunların gelişleri, kalışları, mal-mülk edinmeleri, ilişkileri, yaşam biçimleri, döviz kaçırma, kara para aklama gibi geriye dönük soruları sormak gibi bir hakkımızın olduğunu sanıyorum.

‘Hiç haberimiz yoktu, istihbarat zafiyeti varmış’ diyebilecek kadar zafiyet içinde olmamız mümkün mü?

*

Esat Oktay Yıldıran adının İzmir’de bir okula verilmesi ile Diyarbakır cezaevinin ‘anı müzesi’ yapılacağı yönündeki çalışmaların ‘denklik sınavı’ ters tepti. İyi bir şeyler yaparken, yanına kötüyü de eklemek gibi bir anlayışın hâkim olduğu bir coğrafyada yaşıyoruz.

Sosyal medyada okudum, güzel bir yorumdu.

Şöyle diyordu; ‘O okulda okuyan çocuklar, okula ismi verilen şahsı merak edip Google girse ne olur? Travma geçirir.

Tepkiler dikkate alındı, okul ismi değişiyor, ancak önemli olan bu işi yapan kim, kimler, bir de ona bakmak lazım.

Yani yukarıda sözünü ettiğim, baronlar meselesine benzer bir durum.

Yapılan kötü işlerin sorumlularını ortaya çıkarıp, hesabını mutlaka sormak lazım. Ayrıca, bu kötülüklerin sahiplerini de kamuoyunun dikkatine sunmak lazım ki, heveslenenler yeni kötülüklere neden olmasın.