Şahit olmanın sorumluluğu…
Gerilla, Şeyh Mahmud Berzenci’nin emperyalistlere karşı verdiği amansız mücadelenin karargahı olan tarihi mekan Casene mağarasında, sivil, resmi yüzlerce insanın, kurumun şahitliğinde silah bırakarak, daha doğrusu canından bir parça bellediği, varlığını borçlu olduğu silahını yakarak çatışmalı döneme son verme sürecine girdi. Silah bırakmak, silah yakmak ömrünü dağlarda geçiren hakikat arayışçıları için yaşanabilecek en büyük fedakarlıktır. Bunun farkında, bilincinde olmak gerekiyor. Konumu, pozisyonu ne olursa olsun kimin ne diyeceğinden çok, kimin ne yapacağının, hangi sorumlulukları üstlenerek sürece katkı vereceğinin zamanıdır. Büyük barışa, demokratik topluma ulaşmanın umudu ve kararlılığıyla silahların yakılarak devre dışı bırakılmasına şahit olan her kişi, her kurum taraflarca atılacak adımların sıkı takipçisi, tanıklıklarında başlatılan sürecin vicdanlı birer gözlemcisi olma sorumluluğu ile hareket etmelidir...
*
Casene mağarasında gerçekleşen silah bırakma ve yakma töreni sırasında dünyaya deklere edilen talepler, kamuoyuna verilen mesajlar açıktır. Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren devreye sokulan inkar ve imha siyaseti sonucu ortaya çıkan şiddettin devreden çıkartılmasının, başta Kürt ve Türk halkı olmak üzere bölge halklarına telafisi mümkün olmayan ağır bedeller ödetme sürecine evrilen çatışmalı ortama son vermenin, artık kangrenleşen sorunları konuşarak, tartışarak aşmanın mümkün olduğunu, olabileceğini bize gösterdi. Daha gencecik yaşlarda dağa çıkan, ömrünün büyük bir kısmını silahlı mücadele ile geçiren KCK Eşbaşkanı Besê Hozat’ın yüzlerce kişinin canlı olarak şahitlik ettiği Kürdistan Bölge Yönetimi’ne bağlı Süleymaniye kentinin yakınlarındaki Casene mağarasının önünde, on beşi kadın toplam otuz gerilladan oluşan Barış ve Demokratik Toplum Grubu ile birlikte yaptığı açıklamada yer alan “Barış ve Demokratik Toplum sürecinin pratik başarısı için bir iyi niyet ve kararlılık adımı olarak ve bundan sonra özgürlük, demokrasi ve sosyalizm mücadelemizi, demokratik siyaset ve hukuk yöntemiyle yürütmek amacıyla ve demokratik entegrasyon yasalarının çıkarılması temelinde sizlerin huzurunda silahlarımızı özgür irademizle imha ediyoruz.…” cümlesi buna kanıttır. Silah bırakma, yakma töreninden sonra basına verdiği beyanatta, “Sadece dağdan inmekle yetinmek istemiyoruz. Amed’de, Ankara’da, İstanbul’da demokratik siyasetin öncüleri olmak istiyoruz…” diyerek kesin bir dille silahlı mücadeleden vazgeçtiklerini, samimi bir ifadeyle legal alanda siyaset yapmak istediklerini ortaya koyan Besê Hozat ve arkadaşlarının sesine ses olmak, bir anlamda yakılan silahların ardından gelmesi beklenen barışın gerçekleşmesinde gözlemci, kolaylaştırıcı rol almak kaçınılmaz olmuştur…
*
Casene mağarasına kadar giderek silah bırakmaya, silah yakmaya tanıklık eden kişilere, kurumlara, açıklamayı yerinde canlı olarak veya ekranda yine canlı olarak izleyen herkese en az taraflar kadar büyük bir sorumluluk yüklemiştir. Barış ve Demokratik Toplum Grubu adına açıklama yapan Besê Hozat, silahları bizzat ateşe vererek orada bulunan tanıklara, ev sahiplerine, adeta, “Sizin şahitliğinizde silah bırakıyoruz, tek güvencemiz olan silahları sizin huzurunuzda yakıyoruz. Süreç size, vicdanınıza emanettir. Misyonunuza uygun olarak şahit olmanın sorumluluğu ile emanetinize sahip çıkmaya, başlatılan süreci gözlemlemeye, denetlemeye, somut yasal düzenlenmelerin yapılmasına katkı vermeye, dahası süreci büyük barışla taçlandıracak bu yolda kolaylaştırıcı rolünüzü oynamaya devam etmenizi umuyoruz…” diyor.
Kadim Casene mağarasında yeşeren umudu büyütmenin, büyük barışı gerçekleştirmenin bilinciyle, inancıyla…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.