Şeyhmus DİKEN

Şeyhmus DİKEN

Şilan Avcı’nın Ayno’su

Şilan Avcı’nın Ayno’su

“Başka bir hayatta”* geçtiğimiz 2018’in son okuduğum kitabıydı. Şilan Avcı’nın kitabını üç ay sonra bir daha okudum. Kitabı ilk okumamdan sonra Şubat ayındaki Ankara kitap fuarında görüştüğümüzde Şilan’a “tam filmi çekilecek kitap” deyince! “Senaryosunu da yazdım” demişti de. Geçtiğimiz günlerde okumam için senaryosunu da yollayınca onu da keyifle okudum.

 

 

Öykü ile şiirin iç içe geçip sarmalandığı bir kitap. Senaryo da öyle. Tuhaf bir ruh hâli içindeydim kitabı ilk okuduğumda. Okuyup bitirdikten sonra hiç sözünü etmeyip sadece kendime saklayıp arada bir yeniden mi okusam demiştim kendime. Sonra haksızlık olur, başkaları da mutlaka okumalı dediğim kitap olmuştu Ayno’nun hikâyesi. Zaten yakın günlerde ikinci okumam da bu minval üzere olmuştu.

 

 

“Başka bir hayatta” olarak tercih edilen kitabın adı keşke “Ayno” olaydı demiş dillendirmiştim hemen. Hayatın onca acısına rağmen hep hüzünle yoğrulu gülümsemeye, umuda inat yanının vurgusu öne çıkan bir kitap.

 

 

Hafız’i Şîrazi; “Hurdalar, yitirilmişler almak bahanedir. Şehri sokak sokak belki sana gelmek için dolaşıyorum” der. Ayno’nunki de kırk yıl sonra aynı hâl sanki. Eski bir aşkın küllenmiş geçmişinin kadim bir şehrin görselliği ve kültürel etnik ahengi çerçevesinde ölümün ardından yeniden yüzleşilmesinin akan yüzü misali.

 

 

Ayno ya da “başka bir hayatta” farklı ve olması gereken bir Mardin öyküsü. Ya da şiiri, belki de filmi mi demeli(yim) emin değilim. Ya da bunların hepsinin iç içe geçmiş hâli en doğrusu.

 

 

Mardin’i feodalitenin eril, saldırgan, zorba diliyle anlatan sulu zırtlak dizi ve kimi filmlere inat, karşı yakadan sinematografik bir edebi metin Şilan Avcı’nın kitabı.

 

 

Sorular sorarken yanıtını kendisi veren vurgular bütünü. Ve daha çok kadınlar mı döner memleketine, derken; dönüşün hüznünün yarası bir kez daha deşilirken!

 

 

Çocukken, ilk gençlikten bir “beş taş” öyküsü. Beş taştan beş bin yıllık iç içe geçmiş hangisinin kime ait olduğunun tespitinin artık hayli zora düştüğü eski kadim kültürleri medeniyetleri sorgulamaya ya da vurgulamaya değen bir öykü. Kürt, Süryani, Arap, Ermeni, Türk ve dahi diğerleri...

 

 

Hırpalanmış, izi derinlerde kalmış ahlardan ardakalmış zamanların insan bedeninde yeniden vücut bulmuş haline dokunan şiirsel bir dil hikâyenin asli kahramanı Ayno’da vücut buluyor.

 

 

Hafızada bir daha zuhur eden hiç birinin artık var olmadığı yeniden ihtiyaca göre işlevlendirilmiş mekânlarda,

başkalarının kokusunun karıştığı,

başkalarının resimlerinin asıldığı duvarların hükümran gücüne kudretine karşı çaresizliğin yakıcı hüznü!

 

 

“Yürüyorum

içimin kirli odalarından

şehrin kuytularına sızıyorum

dağılmış düğün yeri aklımdaki cenazen

herkes gitmiş,

bir ben kalmışım” derken eski yitik sevgiliye...

 

 

Kızmıyorum. Kırk yıl boyunca o kadar çok kızdım ki… Önce kendime, sonra ona… Bu şehre, babalarımıza, suskunluğumuza, hayata… Artık hiçbir şeye kızamam sanırım. Çok geç kaldığını düşünürken hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığının hikâyesi.

 

Keşke cesur biri çıksa Ayno’nun filmini çekse, ne güzel olur.

 

 

*Şilan Avcı, Başka Bir Hayatta. 2018 notabene yayınları.

 

 

Not: 13 Nisan 2019 Cumartesi TÜYAP İzmir kitap fuarı saat:11.00 Ahmed Arif abisi olmak halkının söyleşisi Lal Laleş’le.

Saat: 12.00 iletişim yy. Standı imza.

 

 

Nisan 2019 diyarbekir

Şeyhmus Diken

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Şeyhmus DİKEN Arşivi
SON YAZILAR