NACİ SAPAN

NACİ SAPAN

Sırrı Süreyya çözümü: Tam zamanı!

Sırrı Süreyya çözümü: Tam zamanı!

Söze erken girmek en doğrusu, çünkü sözün tamamı söylenmiş, sadece sonuca dair parametrelerin ne olduğu merak ediliyor.

Bu merak bireysel değil, toplumsal.

Ne olacak? Sorusu minvalinde devam eden bir merak olduğundan dolayı meseleye söz söylemek anlamında erken girmek, en sonda söylenecek olanı en başında söylemek, telaffuz etmek istedim.

Konu; Türkiye ve de Kürt meselesi!

Evirip çevirip çözümsüz hale getirmenin ne anlamı var.

Hiç yok.

Sırrı Süreyya Önder’in şahsında, hastane ve ebediyete göç etmesi sürecinde oluşan birlik, beraberlik ortamı, ortak mesajların ortak buluşmaları aslında meselenin çözülmüş olduğuna işaret ediyor.

Dedim ya; mesele şahsi değil, toplumsal, hepimizi ilgilendiriyor.

Aynı zamanda çözüm bekliyor.

Çözmeyip de ne yapacağız?

Mesele elbette ki riskli. Zaten riski üstlenenler, yüklenenler tarihte yerini alıyor. Risk almayanlar ise tarihin karanlığına gömülüyor. Herkes riski paylaşmalı, çünkü mesele bireysel değil, toplumsal, aynı zamanda Türkiye halklarının meselesi.

Asıl meseleye yaklaşıyorum; Türkiye’nin tamamı, parlamento, siyasi partiler, TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder’in manevi şahsiyetinde aynı noktada buluştuysa, hatta buluşmuşken, farklı mecralarda çözüme dönük arayışlara girmeye gerek var mı?

Bu noktada buluşanlar, mesajlarında, Sırrı Süreyya’nın şahsında son derece önemli, birlik mesajları verdi.

İşte budur, şimdi tam zamanı, böyle bir buluşmadan daha ileri ne olabilir ki?

Elbette ki samimiysek!

‘Heyetler geldi, gitti, o dedi, bu dedi’ gibi yürüyen sürece son verip, Sırrı Süreyya Önder’in anısına durumu ciddi bir boyuta taşımaktan daha doğru ne olabilir?

İktidar partileri riski aldı, iktidara aday muhalefet partisi riski almaya hazır olduğunu beyan ediyor.

Meselenin çözümü şahsi değil ise, toplumsal bir duruşu gerektiriyorsa, riskin de toplumsal olması gerekiyor. Kimsenin kimseyi suçlamayacağı bir süreçten söz etmek istiyorum. (Örnek: Dolmabahçe süreci)…

O zaman riski paylaşmak en doğrusudur.

Bütün kesimler parlamento çatışı altında yasal çözüm konusunda ortak görüşe sahip olduğuna göre, bundan sonraki süreçte oluşacak heyete parlamentoda grubu bulunan partilerin tamamı dahil olmalıdır diye düşünüyorum. AK PARTİ, CHP, MHP, DEM PARTİ den birer temsilcinin olduğu heyet oluşturulsun, hem İmralı’da hem de Kandil’de koşulları netleştirsin.

Böyle olduğunda kimsenin geriye adım atma şansı olmaz. Parlamento adına heyette olanlar Devleti temsil ediyor anlamındadır. Kandil, PKK bunu ciddiye almak ve taleplerini netleştirmek, sürecin önemini değerlendirmek gibi bir sorumluluğu yansıtmak zorunluluğu hissedecektir. Toplumu ve devleti temsil eden bir heyet ile sonuç almak daha kolay olacaktır.

Sırrı Süreyya çözümü desek mi?

Evet, şimdi tam da zamanı; ‘Terörsüz’ Türkiye’yi konuşacaksak, bunun muhatabı tek başına iktidar ya da muhalefet partileri değil, Devlettir. Parlamento, devleti temsil eden ORGANİZASYON olduğuna göre, rolünü oynamalı, riski paylaşmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
NACİ SAPAN Arşivi
SON YAZILAR