Ömer Serdar Kaplan

Ömer Serdar Kaplan

Suçun şahsiliği ilkesi ve kasıtlı yaklaşımlar

Suçun şahsiliği ilkesi ve kasıtlı yaklaşımlar

İnsanlar iki boyutlu olarak yaratılmıştır. Bir boyutları Allah’ın ruhu, diğer boyutları ise kokuşmuş balçık çamuru.

İnsanlar, fıtratlarında var olan bu iki özellik ve boyut nedeniyle; iyiliğe, kötülüğe, şiddete, merhamete, sapıklığa, düzgün davranmaya, nefrete, sevgiye ve benzeri özelliklere meyyaldir.

Kötü vasıflara sahip olan insanların bu vasıfları nedeniyle, mensubu oldukları Din, İdeoloji, düşünce veya siyasal eğilim suçlanamaz.

Şiddet uygulayan, cinsel sapıklık icra eden, cinsel istismarda bulunan kişilerin işlediği bu fiil, kişinin mensubiyetinden yola çıkılarak, mensubu olduğu dine-ideolojiye-siyasete-düşünceye mal edilemez.

Mal etmeye kalkışmak en hafif tabiriyle kötü niyetliliktir.

Suç şahsidir. Bu kural hem evrensel hukukun, hem İslami hukukun, hem de Ülke hukukunun değişmez bir kuralıdır.

Kişinin işlediği suçtan dolayı ailesi, mahallesi, suçlanamayacağı gibi mensubu olduğu din-ideoloji-siyaset de suçlanamaz.

Birilerinin işlediği suçlardan dolayı, dini-ideolojik-siyasi mensubiyetleri veya aileleri veya yaşadıkları çevreleri(Mahalle) suçlanıyorsa; hem hukuk çiğnenmiş olur, hem de başka insanlar töhmet altında bırakılarak onların haklarına tecavüz edilmiş olur.

Yaşadığımız Ülkede özellikle Müslüman kimlikli bir günahkar-sapık suç işlediğinde; Laik-seküler-modernist-Kemalist-solcu kesimden hemen bütün Müslümanları karalama, onlara saldırma ve töhmet altında bırakma operasyonu başlatılmaktadır.

Oysa benzer bir fiili bu kesimlerden birisine mensup birileri işlediğinde hemen “suçun şahsiliği” ilkesi devreye alınır ve olay başka biçimde değerlendirilir.

Doğru olan suçu işleyenin kimliğinden yola çıkılarak hiçbir kesimin suçlanmamasıdır. Adalet ve hukuk bunu gerekli kılar.

Ancak Modernist- Kemakist- Seküler-solcu kesimlerin suç işleyen kişi Müslüman olarak biliniyorsa bu en temel evrensel “suçun şahsiliği” hukuk ilkesini açıkça çiğnemekten perva etmedikleri görülmektedir.

Bunun asıl nedeni şudur; Bu kesimler, İslam ile düşmanlıklarını, mücadelelerini, savaşlarını açıkça yapmak yerine; İslam’a mensup olan bazı sapıkların, günahkarların işledikleri ve toplumda infial uyandıran filler üzerinden hem İslam’a hem de Müslümanlara saldırmaya yeltenmektedirler.

Bir suçlunun, bir sapığın işlediği fiilden yola çıkarak bütün Müslümanları töhmet altında bırakmaya kalkışmak, suçluymuş muamelesine tabi kılmak hem adaletsizliktir, hem hukuksuzluktur, hem insanlık dışıdır, hem düşmanlıktır.

Bu Ülkede yaklaşık yüz yıldır, İslam düşmanlığı yapılmakta ve bu düşmanlık değişik vesileler kullanılarak, Anadolu insanının dininden soğuması ve kopması hedeflenmektedir. Bu kesimlerin İslam düşmanlığı asla bir din düşmanlığı değildir. Bu kesimler bir Hıristiyan’ın, bir Yahudi’nin, bir Budist’in bu tarz fiilleri işlemesi halinde o suçlunun mensubu olduğu dini ve o dinin mensuplarını asla hedef almazlar. Suçun şahsiliği ilkesine yönelirler.

Bu ikiyüzlü ve ilkesiz tutumlarının nedeni doğrudan bu topraklarda yaşayan İslam’a ve Müslümanlara olan düşmanlıklarıdır. Bunu açıkça ifade etmek yerine suçlular üzerinden, hatalı insanlar üzerinden genelleme yaparak saldırmayı yeğlerler.

Bir suçun faili, bir hatanın yanlışın uygulayıcısı, mensubiyetine bakılmaksızın eşit bir yaklaşım ve karşı çıkmaya konu edinildiği gün; adalet ve hukuk tecelli etmiş olacaktır.

Müslüman kimlikli birilerinin suç işlemesi halinde bu kesimlerin saldırılarına, kötü niyetli düşmanlıklarına mahal bırakmadan öncelikle Müslümanların karşı çıkması ve suç veya hatanın failini tard etmesi gerekmektedir. Başkalarının bu suç veya hatalar üzerinden yaptıkları-yapacakları saldırlar nedeniyle “kol kırılır yen içinde kalır” anlayışına sığınmak asla doğru değildir.

Aziz İslam’ı, mensuplarından birilerinin suçları-sapıklıkları-hataları-yolsuzlukları-adaletsizlikleri nedeniyle saldırıya maruz bırakmak her Müslümanın izzetine ve şerefine dokunmaktır. Çünkü, Aziz İslam; bu tür fiillerden münezzehtir ve bunların işlenmemesini sağlamayı emretmektedir.

Müslüman kimlik inşası zaten bu tür suç-hata-sapıklık fiillerinin ortadan kaldırılmasını yerine; ahlaklı, şerefli, adil, emin, dürüst, bir kimliğin yerleşmesini hedeflemektedir.

Wesselam,

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ömer Serdar Kaplan Arşivi
SON YAZILAR