~~Bu gün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, Dünyamızın dört bir tarafında devam eden savaşlarda ve despot rejimlerde en çok mağdur edilen tecavüze uğrayan horlanan öldürülen, kadınlar ve çocuklardır. Dünyanın en vahşi ve en kanlı savaşların yaşandığı Ortadoğu da her gün her saat kadınlar tecavüze uğruyor ve de öldürülüyor. 8 Mart tüm dünyada Emekçi kadınların emek cinsiyet ulusal ve toplumsal, eşitlik özgürlük ve daha huzurlu yaşam kavgası ve üretime katılma isteklerini dile getirdikleri çok özel bir gündür.
Yılın sadece bir günü kadınları hatırlamak onların aile ve toplum üzerindeki değerlerini ön plana çıkarmakla, onların hak ettiği kazanımlar ödenmiş olunmaz.  Hak ve özgürlükler ülkelerin anayasalarında güvence altına alınmaktan geçer. Yani evrensel hukuk ve yasalardan geçer. Eşitlikten söz ederken bunu uygulamalarda göremiyoruz. Örneğin siyasette bakanlıklarda iş dünyasında ekonomi de ve toplumun diğer alanlarında kadınlara gereken fırsatlar verilmemiştir. Üretimden koparılmış dört duvar arasına haps edilmişlerdir. Kadın haklarını insan haklarından ayrı tutmak mümkün değildir insan haklarının olmadığı ülkelerde kadın haklarından söz etmek gerçekçi olamaz. Kadın haklarını savunmak, kadınların ayrıcalıklı haklara sahip olması değil sadece insan oldukları için her yerde ve herkes için geçerli haklara sahip olmasıdır. Kadınların eğitim, sağlık, siyaset, çevre, imar ve toplumun her alanında özgür ve aktif olarak görev almalarına fırsat verilmelidir. Kadın cinsiyeti ile değil insan olarak eşit olduğu bilinmelidir.
Türkiye gibi bir ülkede her gün yazılı ve görsel medyada kadın cinayetleri haberleri ile sarsılıyoruz.
Şimdi kısaca tarihten günümüze kadın mücadelesine bir göz atalım.
İlk olarak.8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 129 kadın işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 10.000'i aşkın kişi katıldı.
26 - 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın "Internationaler Frauentag" (International Women's Day - Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart'ın "Dünya Kadınlar Günü" olarak anılmasını kabul etti. Birleşmiş Milletlerin sitesinde günün tarihine ilişkin bölümünde, kutlamanın New York'ta ölen işçilerin anısına yapıldığı yazılmamıştır
Türkiye'de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmaya başlandı. Tek partili dönemde kutlamalara ara verildi. 1975 yılında ve onu izleyen yıllarda Türkiye ve Kürdistan da daha yaygın ve yığınsal olarak kutlandı, kapalı mekânlardan sokaklara taşındı. "Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı" programından Türkiye'nin de etkilenmesiyle,  "Türkiye 1975 Kadın Yılı" kongresi yapıldı.1975 ten sonrada Kürdistan da Kürt halkının Anti Sömürgeci Ulusal Demokratik mücadelesine omuz vererek  bu kutsal kavgada yerini alarak Kürt kadın dernekleri kurulmaya başladı. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi'nden sonra Newroz, 1 Mayıs gibi önemli kutlama günleri Askeri cunta tarafından yasaklandı. Dört yıl süreyle herhangi bir kutlama yapılmadı. 1984'ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri ve Sivil Toplum örgütleri tarafından "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" kutlamalarına yeniden başlandı. Kürdistan’daki otuz yıllık savaşta, yakılan yıkılan köylerden göç eden, dağa çıkan mülteci olan Kürt kadınları Kürt şehirlerinde ve Metropol varoşlarında, cezaevi kapılarında,sokaklarda mitinglerde haykırarak yeniden varoluşlarını örgütlü mücadelelerini bayraklaştırarak hayatın her alanına müdahale etmeye devam ediyorlar.8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü mücadelesi beyni iskeleti dört parçaya ayrılmış değer yargıları yerle bir edilmiş, Tüm değer yargıları taciz edilmiş.Mazlum.Kürt halkının ulusal mücadelesinin bir parçası olmuştur. Kürt kadınının bu mücadelesi tüm dünyaya örnek olmaya devam ediyor.