Bêjdar Ro Amed

Bêjdar Ro Amed

AŞK KENDİNE DOKUNMAKTIR

AŞK KENDİNE DOKUNMAKTIR

En sonda söyleyeceğimizi, en başta söyleyelim. Yaşanmış ve bilinen bütün aşklar, ölü aşklardır. Aşk, özgür zihinden doğar. Özgür zihinle yaşar. Özgür yaşamda akar. Özgür paylaşımlarla var olur. Bu, yepyeni bir doğuştur. Bir bilinçlenme halidir. Yeni bir doğuş ve bilinçlenmeden kastımız, bozulan ve doğal halinden çıkan zihnin yeniden kendi doğal haline, akışına ve düzenine girmesidir. Buna, bu bilinçlenme haline dikkat hali, sevgi hali ve doğal enerji bütünlüğü ve aşk diyebiliriz.
Görmek ve Yaşamak
Dikkat, sevgi ve enerji bütünlüğüdür. Bilincin özgür akışı ve yaşamsal olan halidir. Bu bilinçle bakıyor, görüyor ve yaşıyorsak olmamız gereken yerdeyiz. Kendine yabancılaşma, bilgi eksenli düşünme, inanç, para, mevki, ideoloji, iktidar, kariyer, ırk, kimlik, aidiyet, dil, toprak ve mülk eksenli olanla ilgilidir. Tüm bunların toplamı ise benliktir ve bu eksenli bilinçlenmedir.
Çıkış Yeri
Bu bilinçlenmenin ekseni ne olursa olsun çıkış yeri ve merkezi bellidir. Şekli, biçimi, yaşayış ve örgütlenme tarzı, propaganda ve yorumlanma halleri farklı gibi görünse de özleri aynıdır. Bu özün çarpık ikilemlerden doğduğunu biliyoruz. Farklı gibi görünen bu çarpık ikilemler renkten renge bürünür ve çeşitli görünümler sunar.
Yapaydır
Yapay olduğu çok açıktır. Tüm marifeti sahte bilinçlenmelerle ilizyonlar yaratıp olanı ve yaşananı görünmez kılmaktır. Bilincin bu hali, var olan halimizle ilgilenmez. Bunu görünmez kılan hayallerle, umutlarla, düşünce oyunlarıyla yani gelecekle ilgilenir ve oyalanır. Yaşadığımız an (yaşanan her ne ise) gerçektir ama gelecek bir yanılsamadır. Andan kaçmanın, onunla yüzleşmemenin yansımasıdır. Bu da bir bilinç ve bilinçlenme halidir. Bu bilinçlenme yapaydır. GDO’lu ürünler nasıl ki tat vermiyorsa, insanın bu zihnide yaşamsal düzeyde tat vermemektedir. Bunun nedeni tıpkı GDO’lu ürünler gibi insan zihni ile de oynanmasıdır.
Tat Alamamak
Hayattan tat alamayışımızın, ne yaparsak yapalım özgür bir ilişki ve paylaşım içinde olamayışımızın, hep zihinsel gürültü ve boğuşma içinde kalışımızın, eksiklik duygusu yaşamamızın, tatminsiz oluşumuzun, hem içsel hem de dışsal olarak boşluklarda bir o yana bir bu yana gidip gelişimizin kısacası hiç rahat etmeyip hep bir arayış içinde oluşumuzun nedeni bu yapay bilinçlenmedir. Bunu görüp aştığımızda, gerçek anlamıyla bizi yani insan olma halimizi ifade eden özgür bilinç doğacaktır. İşte bu kendin olma, kendini bilme ve özgürce akma halidir. Bu bilinçlenme haline aşk diyoruz.
Özgür Titreşim
Özgür titreşimler aşkla olur. Doğadaki her hareketin titreşimleri vardır. Titreşim ve dalga hareketin özüdür. Her oluşumda belirginleşen özgün yön budur. İnsan formundaki titreşimler ise yaşam alanlarında görünür. Titreşim ve dalgalar bütünlüklü kaynağın (aşkın, sevginin, şefkatin, özgür zekanın) yansımasıysa bu yaşamsal ve zihinsel huzuru ifade eder. Bütünlüklü bir kaynağın İfadesi değilse (korku, kaygı vb.) bu da huzursuzluğun göstergesidir. Kaynak, huzursuzluk eksenli bir bozulma ve titreşimde ise burada huzura yer yoktur. Titreşimlerin kaynağını belirleyen ise zihnimizdir. Bütünlüklü, sessiz bir zihin neşe ve huzurun kaynağıdır. Parçalı ve gürültüyle dolu bir zihin ise huzursuzluğun kaynağı ve temelidir. Bunu, bütün yönleriyle gördüğümüzde huzursuzluk son bulur ve oradan aşk doğar. Öyleyse bu aşkta olmamamızın nedenlerini görmek zor olmayacaktır.
Bir de Şu Noktadan Bakalım
Hep huzursuz olduğumuz düşünce içinde (zihinsel frekansımız) ne işimiz var? Hiçbir işimiz yok, diyebiliriz. Öyleyse, orada kalmadaki ısrarımızın anlamı nedir? Mutlu olmadığımız, neşe ve sevgiyle dolmadığımız bir yaşamın ve bu yaşamı oluşturan zihninin içindeyiz. Bu zihin bizlere huzur vermiyor, vermeyi de düşünmüyor.
Özgür ve Sevgiyle Dolu Olmak
Bizler kendimiz olmak istiyoruz. Özgür, sevgiyle dolu ve neşe içinde akmak istiyoruz. Ama zihnimiz buna izin vermiyor. Bu zihinle aynı akışta, aynı dalgada, aynı titreşimde ve aynı bilinçte değiliz. Öyleyse köleci olan bu ilişkilenme halinin nedeni nedir? Bizler bunu göremiyoruz veya görmek istemiyoruz. İçinde olduğumuz gerçeklik bizleri korkutuyor ve korku tüm sinir sitemizi, görme algımızı felç ediyor ve bundan çıkamıyoruz. Aşk bunu görmek ve aşmaktır. Aşk kendine dokunmaktır.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bêjdar Ro Amed Arşivi
SON YAZILAR