Doğu toplumlarında kültür daha çok geleneksellik içinde tanımlanır. Bilgi sahibi olmak, okul eğitimden geçmekten daha kapsamlı bir tanımı vardır kültürün. İçinde yaşadığın toplumun değerlerini tanımak, yaşam kodlarına hakim olmak, politik kimliğine ve inanç sistemine yaklaşım kültür kavramının temel belirleyenidir.

            Ortadoğu halklarının en kadim kültürel ögelerinden biri de ihtiyar heyeti-pirlik statüsüdür. Bu kavram yaşla ilgili değildir. Daha çok topluma öncülük yapmak, toplumun beklenti ve özlemlerine yanıt verebilmekle ilgilidir. Kürt halkı bu kavramı Ru-spi kavramıyla karşılıyor.

            İşte bu ru-spi kavramını sonuna kadar hak eden, kalender bir bilge Hasan Kurtar birkaç gün önce sessizce aramızdan ayrılarak Hakk’ın rahmetine kavuştu.  Diyarbakır başta olmak üzere bölgemizde adı barış kavramıyla özdeşleşmiş, toplum arasındaki anlaşmazlıklarda adaletli duruşlarıyla güven vererek birçok husumeti, anlaşmazlığı sona erdiren ender insanlardan biriydi Hasan Kurtar. Bölgemizde halkın arasında barışı tesis etmeye çalışan iki değerli insan vardı, bunlardan biri nur içinde uyusun Sait Şanlı idi. Onunla da çok kez oturdum ve tanımaktan onur duydum. Diğeri ise baba yarım olan Hasan Kurtar’dı.

            Bölgemizdeki birçok kan davasını, aileler arasındaki düşmanlıkları gülen yüzüyle, ince esprili yaklaşımıyla, keskin zekasıyla ve insanı şaşırtacak kadar derin sabrıyla hemen çözerdi. İnsanları kolayca ikna eden, doğuştan bir iletişim dehasıydı. Hatta birkaç ay önce kalp rahatsızlığı yaşayıp hastaneye ilk yatırıldığı zaman hasta yatağında dahi bir kız kaçırma davasını çözmeye çalıştığına tanığım. Kendisinden ziyade halkının huzuru ve dirliğini kendine dert eden bir insandı.

            Hasan Kurtar, içinde yetiştiği toplumun değerlerini ve inanç sistemini çok biliyordu.ve bu değerler sistemine, inanç kodlarına uygun yaşadı. Bundan dolayı bölge halkımız onun hakemliğine ve adaletine güvendi. Onunla gittiğim birkaç husumette ailelerin, ağaların, şeyhlerin “Hasan karar versin, kabul ediyoruz!” diyerek ona ne denli güvendiklerini ve kararlarında adil bir arabulucu olduğuna kanaat getirdiklerini gördüm. İnsana bundan daha büyük bir zenginlik olur mu!

            Diğer bir yönü de gerçekten çağımızda hiç kimsede görülmeyecek derecedeki cömertliğiydi. Hem aile sofrasında hem dışarıda gönül sofrası hep açık ve paylaşımı hesapsız kalender bir insandı.  Diyarbakır, Mardin, Batman ve Urfa’nın belli başlı bütün aileleri başta olmak üzere onu tanıyan hemen herkes bu özelliğini dile getirir. Paylaşmayı bilen güzel bir insandı.  

            Toplumsal yaşamda örnek insanları dile getirmek gerekir ki başkaları onların açtığı yolda ilerlesin. Hasan Kurtar’ın taziyesindeki görkemli kalabalık, onun bu kirli dünyaya nasıl güzellikler kattığının, nasıl dostluklar ektiğinin ve samimi, çıkarsız sadakatin, vefanın en güzel kanıtıydı. Daha da önemlisi herkesin, onun bir barış adamı olduğu konusundaki inançları ve boşluğunun kolayca doldurulamayacağıydı!

            “Ne hoş bir güzelliği vardır; hafif adımlarla dünyadan gülümseyerek geçenlerin. Kimseye bir kötülüğü dokunmadan yaşayanların, onurlu bir yaşamı seçenlerin…” diyen wolf haksız mı? Ey dostlar, bu dünyadan gülümseyerek ve barış, dostluk, sevgi ekerek geçen bir Hasan Kurtar vardı, Hasan kadar masum ve güzeldi!

            Nur içinde uyusun, mekanı cennet olsun…