Aydın Alp

Aydın Alp

ÇIĞLIKLARA, “YÜREKLERİN KULAKLARI SAĞIR” MI?

ÇIĞLIKLARA, “YÜREKLERİN KULAKLARI SAĞIR” MI?

‘’İnsan bir şeyleri söylemek için yazmaz; onları belli bir biçimde söylemek için yazar.’’ Şiirin, edebiyatın gizemli yollarına ışık düşüren bir söz, amenna! Neyi, nasıl söylemek gerektiğinin bilincinde olan her sanatçı, bunu ürünleriyle somutlaştırmıştır. Dil bakımından cesur olanlar, bir de içerik konusunda da gözü pek olabilseler! Tersliklerden geçilmeyen ülkede ‘’Kral çıplak!’’ diyen birileri yoksa, potansiyeli olan bütün yazarlara insanın ‘’Ağzındaki baklayı çıkar!’’ diyesi geliyor.

Bir zamanlar saygın bir şeyhin; sempatik, dürüst, açık sözlü ve çok sevilen bir müridi varmış. Herkesin ağzında onun adı; ama işte aması var, zor sindirilir bir kusuru varmış! Gerçi herkes onu o kusuruyla da severmiş; ama onun ayağını kaydırmak isteyenler de o kusuru ile onu vurmaya çalışıyorlarmış. O dünyalar iyisi müridin kusuru; haksızlıklar karşısında kendini tutamamak, ağzına geleni söylemekmiş. O güzel mürit, bir haksızlıkla karşılaştığında basıyormuş kalayı ve ağzına gelen bütün küfürleri ardı ardına sıralıyormuş! Şeyhi, onun dilinin altına bir bakla tanesi bırakmış ve bunu ben çıkar demeyinceye kadar asla çıkarmayacaksın, demiş. Ve bu bakla tanesi dilinin altında oldukça hiç kimseye küfür etmeyeceksin! Tamam mı, diye sormuş. O da tamam diye cevaplamış. Ondan yemin alan şeyhin amacı, onu art niyetlilerden korumakmış!

Ve sağanak tufanına yakalandıkları ve bir saçak altına sığınmak için de müridi ile koştuğu bir gün Şeyhe, bir kadın balkondan sesleniyor ve durmasını rica ediyor! Şeyh ve müridi, o sağanak tufanının altında beklerken, iliklerine kadar ıslanıyorlar. Sonra kadın balkonda görünüyor, artık gidebilirsiniz, diyor. Şeyhin tepesi atıyor; ama yine de bozuntuya vermeden soruyor: Kızım, tamam gideceğiz de bari bizi niçin beklettiğini söyleseydin!

Kadın, tavuğum kuluçkadaydı. Bana, bir şeyhin kavuğuna yukarıdan birkaç dakika bakarsan yavrular iri ve tepeli olur dediler de onun için sizi beklettim, diyor. Şeyh dönüp müridine: ’’Oğlum; çıkar o dilinin altındaki baklayı, çıkar o dilinin altındaki baklayı!’’ diyor.

“Teşbihte hata olmaz!” Toplum iliklerine kadar ıslanırken, balkonlarda ‘tavukları kuluçkaya yatırmışlar’ sıralanmış! Eli kalem tutanlarımız bundan söz etmiyorsa, dillerinin altındaki baklayı ya ne zaman çıkaracaklar?

KİMLİKSİZ ÇIĞLIKLAR, hiçbir koşulda dilinin altına bakla tanesi bırakmayan ve haksızlıklara karşı çıkan ve küfür de etmeyen bir yazarın çığlıkları! Bağnazlığa yürekli bir başkaldırı: “ Duymadığımız, duymak istemediğimiz çığlıklar bir gün kendi çığlıklarımıza dönüşebilir. Görmek istemediğimiz veya gözlerimizi kapattığımız vahşetlerin her an bizi de içine almayacağının garantisi yoktur. Duyulur mu, görülür mü bilmiyorum. Duyulur ve görülürse bir yararı olur mu onu da bilmiyorum.” diyor ve ayrımına vardığı haksızlıklar karşısında basıyor çığlıkları!

“ Karanlık kafaların egemen olduğu topraklarda doğaldır ki yaşam çiçeklerinin yeşermesi kolay değil. Şimdiye kadar da olmadı. Olmayacak anlamına gelmiyor ama!

 Ne yerler ne içerler bilemiyoruz bu yobaz kafaların.Kafalarının içinde bir beyinleri olup olmadığı zaten meçhul. Mitinglerden, yürüyüşlerden, renklerden tahrik oluyorlar. Su içenden, yemek yiyenden, etekten, pantolondan, başı açıktan, kapalıdan, yan bakandan, düz bakandan, çocuktan, yaşlıdan, kısacası her şeyden. Rahatsız olmadıkları tek bir şey yok.

Kendilerinin kim ve ne olduğunu bilmeden ama kendileri dışındaki her şeye düşmanlar. Kendileri dışında hiçbir şeye yaşam hakkı tanımıyor, tanımak istemiyorlar.

Sadece karanlık kafalar değil, sözüm ona bu karanlık kafalara karşı olduklarını söylerken mangalda kül bırakmayanlar da tekçilik ve inkârda bunlardan geri kalmıyorlar ne yazık ki. Sorulsa hepsi çağdaş, laik, ilerici, vatansever, demokrat, inançlıdırlar. Ama söz konusu Kürt, Kürtçe, Alevi, Ermeni’yse tahammülleri yok. Dünya yıkılsın ama bunlar olmasın yeter ki. Hepsi antiemperyalisttirler sözüm ona.

Ancak emperyalistlerin dillerini konuşmak, öğrenmek için hiçbir fedakârlıktan, masraftan kaçınmıyorlar, emperyalistlerin bayraklarından, simgelerinden, yiyeceklerinden, içeceklerinden hiç rahatsız olmuyorlar. Rahatsız oldukları ise bir asırdır hep aynı.”

“Büstler, bayraklar öptürülerek yine linç edildiler, yine yasaklandılar, yine katledildiler.” “Torunu yaşındaki çocukların arasında elleri kelepçelenmiş insanlar yürüyor hâlâ. Dersimliler, Roboskiler, Maraşlar, Sivaslar kanıyor durmadan. Acıların sınırı yok. Hangi dönem, hangi iktidar olursa olsun fark etmiyor. Behçet Aysan’ın dediği gibi: “Aynı gökyüzü, aynı kader/ Değişen bir şey yok hiç/ Ölüm hariç”

Irkçılığa yürekli bir başkaldırı: “Kültür Bakanlığı UNESCO’ya başvurdu. Kuşdili, dünya mirası olacak.” Yazarımız çok seviniyor. Sonra da “Musa Anter’in Kürtçe ıslık çaldığı için nasıl tutuklandığını” hatırlıyor ve yüreği kanıyor. “Benim yasaklanan, yok sayılan, medeniyet dili değil denilen ve daha başka sayısız baskılara maruz bırakılan, üstelik milyonlarca insanın konuştuğu anadilime bir köyün konuştuğu kuşdili kadar bile değer verilmemesi karşısında hangi dizimi döveyim bilemedim.”

 

Çocuk ölümlerine yönelik aktardığı bir anektod: “Aşağılık katillerden bir Nazi celladı, yargılandığı mahkemede kendisini sorgulayan yargıca, çocuğunu çok özlediğini, onu görmek istediğini ya da en azından bir mektup yazmasının mümkün olup olmadığını sorduğunda yargıç, soruya soruyla karşılık verir. “Çocuğunu çok mu seviyorsun?” “Evet, hem de çok. Ayrıca ben bütün çocukları da çok severim.” “Oğlun kaç yaşında?” “Altı yaşını bitirmek üzere.” “Sen oğlunun yaşlarında tam 500 bin çocuğu öldürdün. Bu nasıl bir çocuk sevgisi!” diyerek bağıran yargıca, katilin cevabı kan dondurucu cinstendir ve kayıtlara aynen geçer: “Ama onlar yahudi’ydi!”

Umarım onurlu bir yaşam için atılan bu çığlıklara, ‘yüreklerin kulakları sağır’, değildir! Duyargaları topluma, dünyaya açık ve sözünü sakınmayan bir yazarın çığlıklarıdır KİMLİKSİZ ÇIĞLIKLAR! Yazarımızın ZELAL YAŞAMLAR romanını da severek okuyacağımı bildiriyor ve yazarımızın yüreğine sağlık diyorum. Sevgiler, saygılar…

KİMLİKSİZ ÇIĞLIKLAR / Kadir Dağhan (Deneme, Kurgu Kültür Merkezi Yayınları 2018)

Aydın ALP

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Aydın Alp Arşivi
SON YAZILAR