Çocuklarımızın akıbetini bilmek istiyoruz
Ülkelerinde, 1970’li yıllardan günümüze kadar, çocuk kaçakçılığı ve yasadışı evlat edinmelerin olduğu, İsveç Hükümeti tarafından, evlat edinme uygulamalarına ilişkin yürütülen soruşturmanın sonunda, resmi olarak tespit ve kabul edilmiştir!
Hükümeti bu tür bir soruşturmaya mecbur eden, İsveç’teki Dagens Nyheter (DN) gazetesinin 2021 yılındaki haberinde, Güney Kore, Çin, Sri Lanka ve Şili gibi ülkelerden, sahte belgelerle “çalınmış çocukların” ülkeye sokulduğunun örnekleri ile kanıtlanması idi.
Çalınmış bu çocukların aileleri ile yapılan görüşmelerde; çocuklarının kreşlerden ya da hastanelerden kaçırıldığını, kaçırılma işleminin, hastane personeli, avukatlar, polis ve devlet görevlilerinden oluşan çeteler tarafından yürütüldüğü ifade ediliyordu!
İsveç’in komşuları, Hollanda 2021, Danimarka 2024 yıllarında, çalınmış çocukların ülkelerine getirilmiş olmasının kanıtlanması ile yurt dışı evlat edinme uygulamalarını durdurmuştur. Belçika çoğunluğu Afrika ülkelerinden getirilen çalınmış çocuklardan dolayı yurt dışı evlat edinmeleri durdurmuş, Norveç de Güney Kore’den getirilen 6.500 evlatlık çocuk ile ilgili soruşturmaları halen yürütüyor.
Dünyadaki ülkeler arasında zenginlik, mutluluk, gelişmişlik, İslamilik ve daha birçok uluslararası endekse göre, imrenilecek ülkeler arasında ilk sıralarda yer alan ve yasaların eksiksiz uygulandığı bu ülkelerde, diğer ülkelerden çeteler vasıtasıyla ve yasadışı yöntemlerle “çalınmış ocuklar” getirilip evlat edindirilebiliyorsa, varın diğer ülkelerdeki korkunçluğu siz düşünün!
Save the Children adlı insani yardım kuruluşu, Ekim 2023-Haziran 2024 ayları arasındaki dokuz aylık sürede, Gazze’de 20.000 çocuğun kayıp olduğunu belirtmişti.
Ukrayna’da Bakan Irina Vereşçuk, Rusya tarafından kaçırılan 20 bine yakın Ukraynalı çocuğun akıbetinin bilinmediğini açıklarken, Uluslararası Ceza Mahkemesi(UCM), çocuk kaçırmaktan dolayı, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Rusya Çocuk Hakları Komiseri Maria Lvova-Belova hakkında tutuklama emri çıkarmıştı.
Suriye’de 2011 yılından bu yana devam eden iç çatışmalar dolayısı ile ülke içinde yerlerinden edilen ve başka ülkelere kaçmak zorunda kalan milyonlarca ailenin ne kadar çocuğunun kaybolduğunun veya kaçırıldığının hesabını kimse bilmiyor.
Gerek iç ve gerekse ülkeler arası savaşlarda, bombalanan yerleri, yıkılan binaları, ölen insanları, silah tüccarlarının ne kadar kazandıklarını görebilmek mümkün amma kaçırılan çocuklar ile çocukları kaçıran çeteleri ve hatta çocuk ticaretinde dönen milyar dolarları kimse bilmiyor!
Sadece savaşlarda mı çocuk ticareti yapılıyor?
Savaşların olmadığı bir kısım ülkelerden örnek vermek gerekirse, her yıl yaklaşık olarak; Kanada’da 45 bin, Almanya’da 100 bin, Meksika’da 120 bin, Hindistan’da 4 milyon çocuk kayboluyor ve bu çocukların akıbetleri meçhul kalıyor!
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNİCEF)’nun tespitlerine göre; çocuk kaçakçıları, savaşların, siyasi yolsuzlukların, yoksullukların ve doğal afetlerin olduğu ülkelerde daha kolay faaliyette bulunabiliyor ve özellikle mülteci, göçmen ve yerlerinden edilmiş çocuklar, bu iğrenç ticarette daha kolay hedef olabiliyor. Evlat edinmenin yanı sıra, kaçırılan çocuklar zorla evlendirme, dilencilik, kötü çalışma koşulları, pornografi, göçmen çiftçilik, ev içi işçilik, seks turizmi ve silahlı gruplara katılımda kullanılabiliyor.
Dünyanın her yerinde, insani olmayan çocuk ticaretinin durmaksızın devam ettiğini bütün dünya biliyor olmasına rağmen, özellikle nüfusları azalma sürecine girmiş ülkelerde, sektör haline gelmiş bu faaliyeti önlemek te mümkün olmuyor.
Ülkemiz dışındaki dünyada çocuk ticaretine ilişkin bu bilgi ve verileri dile getirmişken, kendimize bakmamak haksızlık olmaz mı?
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, 2008-2016 yılları arasında ülkemizde tam 104.531 çocuk kaybolmuştur.
2016’dan sonra ise bu konuda kör, dilsiz ve sağırlığımız ile üç maymunu oynuyoruz!
Çünkü bu tarihten sonra, Ülkemizin hiçbir kuruluşu kaybolan çocuklar ile ilgili konuşmuyor ve hatta bazı ulusal veya uluslar arası kuruluşlar konuşup, ülkemizin veya ülkemize sığınmış Suriyeli çocukların kaybolması ile ilgili verileri dile getirdiklerinde, devlet kademelerinden bu tarz söylemlere tepki gösterilip, yalanlanıyor.
Bu konuda, 2024 yılında Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada; bazı basın, yayın ve sosyal medyalarda paylaşılan, ” Türkiye’de resmi rakamlara göre yılda 10 binden fazla çocuk kayboluyor” iddialarının doğru olmadığı ifade edilerek, “İddia edilenin aksine, Türkiye İstatistik Kurumu veya başka bir devlet kurumu tarafından, “kayıp çocuk sayısı” ile ilgili şu ana kadar herhangi bir istatistik yayınlanmamıştır” vurgusu yapılmıştır.
Devlet kurumlarımızın, 2016’dan bu yana kayıp çocuklar ile ilgili istatistik yayınlamaması kendi tasarrufları olabilir. Ama bu ülkenin vatandaşları olarak, ABD, Kanada, Almanya gibi ülkelerde her yıl on binlerce çocuk kayboluyor, Norveç, İsveç gibi ülkelerde de çalınmış çocukların ülkelerine yasa dışı yollardan sokulduğu tespitleri yapılıyor, UNİCEF gibi uluslararası kurumlar ve bütün dünya çocuk kaçakçılığını ve çocukların istismarını konuşabiliyorken, bizim neden suskun olduğumuzu anlamak istiyoruz?
Vatandaş olarak; eğer ülkemizde çocuk kaybolmuyorsa, bununla övünme gururunu yaşamak isteriz ama eğer az bir miktarda dahi çocuğumuz kayboluyorsa, o çocuklarımızın akıbetinin ne olduğunu da bilmek istiyoruz.
Bu veya benzeri konularda, üç maymunu oynamak, dedikoduları daha çok arttırmaz mı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.