İktidar şahane, Gazze kimin umurunda…
Daha önce yazmıştım, göbekten emperyalistlere bağımlı iktidarlar şahane, Gazze, Kudüs, Filistin, can pazarına dönen kutsal topraklar yakılmışmış, yıkılmışmış, soykırıma uğramışmış, kimin umurunda. Başta kendine Müslüman olanların, ilgili Müslüman devletlerin, Şii, Sünni İslamcı örgütlerin tamamı kendi hesabında, alayı Siyonistlerin gazabına uğramamanın, efendileri ABD’nin hedefi olmamanın derdinde. Bakmayın siz kendine Müslüman cenahının gariban ahaliden sadaka toplamalarına, sosyal medyayı savaş arenasına çeviren klavye kahramanlıklarına, riski sıfır kendi mahallelerindeki sokak efelenmelerine. Yıllardan bu yana uzaktan uzağa kışkırttıkları, sonu soykırım olan savaşa ittirdikleri Filistin halkının yaşadığı acılar konusunda zerre kadar samimi değiller, günahlarını örtmenin, iki yüzlü hallerini gizlemenin peşindeler. Neymiş, Gazze direniyormuş, üstelik bugün yarın kazanacakmış, insanlık düşmanı Siyonistler yeryüzünden silinecekmiş, daha neler neler. Bir gece ansızın Ayasofya’da kılıç kuşanan pek elit, pek gösterişli ulemanın, At Meydanı’nı dolduran dünyadan bihaber saftirik ahalinin samimi dualarıyla, dişinden, tırnağından artırdığı yardımlarla ta en başta kaybedilen, dahası Filistin halkının can pazarına sürüldüğü ilk günde kaybedildiği belli olan büyük zafer kazanılacakmış, kutsal topraklar sonsuza kadar kurtarılacakmış. Ne büyük yalan…
*
Gazze, insanlığın bittiği, kalbimizin durduğu yer, en çok da çocukların, kadınların cehennem çukuruna atıldığı, kendine Müslüman derin HAMAS’ın karanlık dehlizlerine hapsedildiği, Siyonist İsrail’in akla, vicdana, ahlaka, inanca, hukuka rahmet okutan devlet şiddetiyle kan kusturduğu topraklar, bir baştan bir başa can çekiştiğimiz, göz göre göre katledildiğimiz ülke, her geçen gün daha çok kan kaybettiğimiz, daha çok yenildiğimiz evrenimiz yanıyor, yanıyoruz. Yabancısı olmadığımız trajedi, eşi benzeri olmayan toplum düşmanı, halkların baş belası devlet vahşeti, kardeş Filistin halkının topraklarında derinleşerek dolu dizgin devam ediyor. Devletsiz halkların, öz savunmasız toplumların başına musallat kesilen devletlerin vahşetini en iyi biz Kürtler tanıyoruz, biliyoruz. Öyle ki kendi evrenimizde yer gök Filistinleşiyoruz, içimiz paramparça oluyor, korku içinde olup bitenleri izliyoruz. Öyle ya Gazze’yi, Dersim’den, Zîlan’dan, Çarçira’dan, Barzan’dan, Halepçe’den, Şengal’den, Afrin’den, Kobanî’den biliyoruz, içimiz yanıyor...
*
Yine, daha önce yazmıştım, en az Kürtler kadar, Türkler kadar, Araplar kadar, Farslar kadar, Filistinliler kadar Yahudi halkının da Ortadoğu’da yaşama, Yahudi toplumu olarak kendi kadim topraklarında var olma hakkı vardır, buna saygı göstermek, hukukunu korumak bölgedeki tüm toplumların sorumluluğundadır. En çok da mazlum Filistin halkını savaş cephesine süren Arap ve Müslüman devletlerin sorumluluğundadır. Halkların kanı ve gözyaşı üzerinde kurdukları iktidarlarını sürdürmenin dışında hiçbir çıkar yol bilmeyen, bilmek istemeyen bölgedeki krallıkların, şeyhliklerin, dini liderliklerin, diktatörlüklerin, dünyadaki hegemonist güçlerin ürettiği siyasetin bir an önce aşılması, hiç olmadığı kadar körüklenen düşmanlıklara karşı halklar arası diyalogları başlatmak, kırım ve katliamlar dışında hiçbir işe yaramayan, sonu olmayan kirli savaşa karşı barışı, demokratik toplumu esas alan, bölgemizdeki tüm halkların, inanç gruplarının yaşama hakkını savunan, sahip çıkan toplumsal muhalefeti hayata geçirmek tek çıkar yoldur. Haklı olmak yetmiyor, Gazze’de olduğu gibi barışın ve demokratik toplumun düşmanı iktidarlar tarafından halklarımıza doğru belletilmiş yanlış yolun sonu faciadır. Daha büyük tuzaklara düşmeyelim…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.