Kürt burjuvazisi mi, kent burjuvazisi mi?

İş insanı mı, iş adamı mı?

Bu minvalde sohbetim oldu, bir dostumla.

Aslında konuştuğum kişi de bu tanımların arasında gidip gelen biri.

Sordu bana; Ben hangisiyim?

Cevabım;

“Ne sen ne de diğerleri, hiç biri değilsiniz”

Neden, dedi;

“Bir defa Burjuvazi tanımı sadece parayla ilgili değil, çok kültürlü bir duruma hitap ediyor, onu bir tarafa bırakalım. Paraya dönelim; ağırlıklı oranda para tefeci de, faizci de, arsa spekülatöründe, uyuşturucu tacirinde. Sen/siz/Sizler istediğiniz kadar deyin ki, ben şu ya da bu şekilde milliyim; Kürt adına, Türk adına, kent adına, her ne ise, yâda Kürt burjuvazi deyin kendinize, hepsi hayal, tanımlar havada kalır” dedim, nokta koydum.

Bir cevap daha gerekiyordu ki, benim açımdan bu kadar söz söylemişken, bir yere bağlamak lazımdı, bağlamadan olmazdı.

“KARA PARA BURJUVAZİSİ” DEDİM.

Ekonomik terminoloji de ne kadar, nasıl bir yeri olur bilemiyorum.

Ne yapayım yani, içimden geçeni söylüyorum. Diyarbakır’daki iş insanları kendini nasıl yorumluyor. Büyük sermayelerine rağmen, sınıf olarak bir yere oturmuş vaziyetteler mi?

Yâda bütün çabalarına rağmen, gelecekle ilgili ne yaptıklarından eminler mi? Yatırım için önleri açık mı, güven duyguları var mı, yok mu?

Çok emin değilim.

Herkes yazmaz bunları, gerçekle yüzleştirme adına, hepsiyle yıllara dayalı tanışıklığımızdan kaynaklı samimiyet üzerine yazıyorum. Onları da düşünerek yazıyorum. Bütün gelişmelere, süreç falan v.s her neyse! Buna rağmen, korkuları var mı yok mu? İstim üzerindeler mi, değiller mi?

Sormak lazım.

Cevabını alamayacağım sorular bunlar, o nedenle sormaya gerek yok, zaten cevahir ortada.

Asıl meseleyi vurguladım. Kendi çapında düzgün çalışan kazananlar zaten işlerine devam edecekler, ediyorlar. Derdim, kara paracılara ait o terimi, ‘KARA PARA BURJUVAZİSİ’ NE vurgu yapmaktı, sanırım oldu, oturdu.