Kendine geç kalmak - 2
Kendine Yaklaşmak
Kendine geç kalmak bir uyanışla başlarsa, kendine yaklaşmak o uyanışın ilk adımıdır. Ama bu adım dışa atılmaz; içe doğru atılır. Çünkü kendine yaklaşmak, dışarıdaki imgeleri, rollerini, beklentileri tek tek üzerinden çıkarmayı gerektirir. Sanki yıllardır giydiğin ama aslında sana ait olmayan bir bedeni terk eder gibi.
Çabayı Aşmak
Kendine yaklaşmak bir çaba değildir. Çaba, ulaşmak ister; yaklaşmaksa sadece fark etmekle başlar. Bu yüzden, kendine yaklaşmak bir süreç değil, bir sezmedir. Ve bu sezme genellikle sessizlikte belirir. Zihnin sustuğu, kalbin kımıldadığı yerde kendinle karşılaşabilirsin. Ama o karşılaşma bir “kendini tanıma” değildir. Çünkü tanımak, bir tanım ister. Oysa seninle ilgili tanımlar da başkalarının sesleriyle şekillenmiştir.
Tanımsızlığı Yaşamak
Kendine yaklaşmak, tanımsızlığı göze almaktır. Bu sessiz yakınlıkta bir isim yoktur, bir kategori yoktur, bir etiket yoktur. Sadece senin titreşimin, senin derinliğin, senin özgün varlığın vardır. Ve bu yaklaşma… sonsuz mesafeli bir yakınlıktır. Ne tam ulaşırsın, ne de tamamen uzaksındır. Ama içindeki boşluklar dolmaya başlar, Çünkü artık dışarıdan değil, içeriden beslenirsin. Bir çiçek gibi… Kökü toprağın içinde sessizce büyür ve o büyüme, görünmeden gerçekleşir. Sen de kendine yaklaştıkça, görünmeyen bir yerden köklenirsin. Ve orada… Bir huzur, bir tanıdıklık, bir sade sevinç oluşur. Çünkü ilk defa dışarıya değil, kendine yönelmişsindir. Kendi sesine, kendi zamanına, kendi bakışına. Ve bu yöneliş, kendinle yeniden tanışmak değil, sadece “olmak”tır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.