Kınadıklarınız kına yakıyorsa sözlerinizin ne anlamı var
1972 yılında, Güney Amerika’nın Ant dağlarına düşen uçakta ölmeyip hayatta kalan on altı kişi, açlık ve soğuktan dolayı, ölmemek için, arkadaşlarının cesetlerini yemek zorunda kalmış ve bu şekilde hayatta kalarak, kazadan yetmiş iki gün sonra kurtarılmışlardı.
Konu insan yaşamı olunca, onun kurtarılması için, her türlü inanca göre haram olsa da, her şey helaldir. Çünkü insan yaşamı her inanca göre kutsaldır.
Bu kutsallığa açlığı layık görmek ise her türlü aşağılıktan çok daha fazlasıdır.
İnsanlığın insanlara açlığı layık gördüğü zamanlar var mıdır?
Bunun için çok uzağa gitmeye gerek yok!
Daha yakın zamanlarda; Etiyopya’da hükümetin halkı itaate zorlamak için, Esad döneminde Suriye’nin Guta ve Madaya halkının iktidara itaati için, Bosna Hersek’te, Sırplar tarafından, Saraybosna Müslüman halkının yurtlarından sürülmeleri için, Rusya’da Leningrad halkının Nazilere teslim olması için vb, insanların bir savaş stratejisi olarak açlığa mahkûm edildikleri birçok olayda, milyonlarca insanın açlıktan öldükleri bilinen tarihi gerçeklerdir.
Adına medeni dediğimiz 21’inci yüzyıl dünyasında, insanlara geçmişte yaşatılan insanlık dışı uygulamaların layık görülemeyeceği düşünülürken, 21’inci yüzyılın daha çeyreği bitmeden, bu aşağılık uygulamanın, orta doğu coğrafyasında yeniden yaşandığına tanık oluyoruz.
Kendilerini Yahudi Devleti olarak tanımlayan(?) ve din kitapları Tevrat’ı anayasaları kabul ettiklerini iddia eden güruh(!), Tevrat’ın; insanların Tanrı’nın suretinde yaratıldıklarından dolayı saygın oldukları, insan yaşamı ve onurunun dokunulmaz olduğuna dair hükümlerini okumadıkları ya da işlerine gelmediği için uygulamadıkları açıktır.
Bundan dolayıdır ki yaklaşık iki milyonluk nüfusu ile birçok Avrupa ülkesinden daha kalabalık olan Gazze’de; savaş uçakları, tanklar, toplar ve füzelerle önce insanların evlerini başlarına yıktılar, bunu yaparken on binlerce sivil insanı bilerek katlettiler ve nihayetinde insanları Gazze’nin diğer alanlarından sürüp, aşağıdaki haritada görülen üç beyaz alana hapsettiler.
Şimdi de Gazze’de, hapsedildikleri yerde yaşlı, genç, kadın, erkek, çocuk bütün sivil insanlara karşı, savaş stratejilerinin en aşağılık silahı olan “AÇLIK” silahını kullanıyorlar.
Bunun için, önce insani yardım kuruluşlarının Gazze’ye insani ihtiyaçların ulaştırılmasını engelliyorlar, sonrasında insani yardımlardan Gazze’ye ulaşanlara, insanların ulaşmasını engellemek için, yardım almaya gidenlere ”sadist ölüm tuzakları kurup” üzerlerine ateş açarak insanları öldürüyorlar.
Bundan dolayı on binlerce aile gıda, su ve ilaca erişim sağlayamıyor, çocuklar açlık ve yetersiz beslenmeden dolayı ölüyorlar. Ayrıca uluslararası kuruluşların tespitlerine göre, on binlerce kişinin de benzeri sebeplerden dolayı ölüm tehlikesi yaşadığı ve Gazze halkının % 90’nının benzeri felaketleri yaşamaya aday olduğu da ifade edilmektedir.
İsrail Gazze’de açlığı silah olarak kullanırken, Haham Haim Nahim’in, toplumları dize getirmek için uygulanması gereken yedi taktikten biri olan “İnsanları aç bırakacaksın” stratejisini uygulamaktadır. Bu stratejiden amaç, Filistinlilerin sosyal yapısını bozup, onları boyun eğmeye ya da göçe zorlamaktır.
İsrail Gazze Halkı’nı dize getirmek için, bir savaş ve insanlığa karşı suç olan açlığı strateji olarak uygularken, AB ve ABD aleni olarak İsrail’in suçuna ortak olmaktan çekinmiyor, dünyanın diğer; Çin, Rusya vb. egemen güçleri ile güya İslam ülkeleri de kem küm etmekten öteye geçemiyorlar.
Bundan cesaret alan İsrail Meclisi Knesset, 23 Temmuz 2025’te bir adım daha atarak, Filistinlilerin yaşadığı ve Filistin Devleti’nin toprakları olan Batı Şeria ve Ürdün Vadisi’nde İsrail egemenliğinin uygulanmasını destekleyen bir kararı kabul etti!
Bu karar resmi anlamda; uluslararası hukukun ihlal edilerek, Devlet Başkanının Mahmut Abbas olduğu, Filistin Devleti’nin topraklarını ilhak etmek demektir!
Gazze’yi tamamen işgal edip, on binlerce sivil insanı öldüren, iki milyona yakın insanı dar alana sıkıştırıp açlığa mahkûm eden, bunlarla da yetinmeyip Filistin’in diğer topraklarını da ilhak kararı alan İsrail Devleti’nin Kudüs İşleri ve Kültürel Miras Bakanı, İsrail’in gerçek hedefi ile Filistinlilere bakış açılarını; Filistinlilerin “ortadan kaldırılması gereken kötülük” Gazze’nin de tamamının Yahudi toprağı olacağını, edepten yoksun sözlerle dile getirebilmektedir.
Uluslararası barış ve güvenliği sağlamaktan sorumlu Birleşmiş Milletler Kuruluşu (BM), sadece 2024 yılında, İsrail’in insani olmayan davranışları ile ilgili 17 adet kınama kararı alırken, dünyanın geri kalan ülkelerinden sadece 6 tanesi için muhtelif sebeplerden kınama kararı almıştı.
İsrail kurulduğu 1948 yılından bu yana, BM tarafından, uluslararası hukuku çiğnediği için, beş yüz defadan daha fazla kınanmış olmasına rağmen, kınamalar eyleme dönüşmediğinden, İsrail’in yaptığı hukuksuzluklar yanına kar kalmış, kınamalar İsrail’in lehine kına yakmaya evirilmiştir!
İsrail, insanları açlığa mahkûm edip insanlık suçu işlerken; birilerinin İsrail ile diplomatik ilişkilerini ve ticaretlerini devam ettirirken, vatandaşlarına güya mazlumdan yana görüntü vermek için, televizyonlara çıkıp zalimi cesaretlendirici, sözden öteye geçmeyen kınama demeçleri vermesi, artık inandırıcı olmaktan çıkmıştır.
Ne olur, dünyanın bir yerinde, insanlar açlığa mahkûm edilip ve hatta son resmi verilere göre yüzlerce kişi açlıktan ölmüşken, buna sebep olanları kınamaktan başka ikna edici yalanlar bulun!
Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin derdi büyüklerimiz. Allah’ın insanları açlıkla terbiye ettiği görülmemiştir amma, insanın insanı açlıkla terbiye ve hatta yok etme alçaklığını gösterdiğine dair, tarihte ve günümüzde yeterince örnek vardır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.