Kurt kocayınca köpeklerin maskarası olur
Kendileriyle hafiften kafa bulduğumuzu fark eden dedelerimiz, ninelerimiz yüzlerini ekşitir ve “kurt kocayınca köpeklerinin maskarası olur” derlerdi. Bu günlerde dahi, sırf bu sözü duyup gevrek gevrek gülmek için, gençlerin yaşlı büyüklerinin damarlarına, sinsice bastığını görmek mümkündür.
Vahşi dünyada kurdun kocaması ne kadar trajikse, bir zamanlar kurdun gölgesinden korkarak tir tir titreyen köpeklerin, meydanı boş bulduklarında efelenmeleri de o kadar trajiktir.
Vahşiliğinden kuşku duymadığımız siyaset dünyasında da, geçmişte ve günümüzde siyasetin kahrını çekmiş nice kurtların, dile getirdiğimiz atasözünü haklı çıkaracak pek çok örnekleri vardır.
Fransa’nın eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin, geçen hafta cezaevine konması da, bu konudaki en taze örneklerden biridir.
Sarkozy, 2007’deki Cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyasında, zamanın Libya lideri Muammer Kaddafi’den parasal yardım almak suçundan yargılanmış ve suçlu bulunarak beş yıl hapis cezası aldığından, geçtiğimiz Salı günü cezaevine konmuştu.
Sarkozy, 1789 Fransız ihtilalinden sonra kurulan modern Fransa’nın, hapisle cezalandırılan ilk lideridir.
Hapse giren Sarkozy’yi, ev sahibi mahkûmların “Senden Kaddafi’nin intikamını alacağız, milyarları geri ver, kafanı göster sarko vb.” tehdit ve hakaretler ile karşılaması, gücü elinden alındığından, maskaralaşmış bir siyasetçinin lincine ilişkin ilk söylemlerdi. Hapiste kalacağı sürede, Sarkozy’nin daha neler yaşayacağını ise zaman gösterecek!
Kaderin cilvesine bakın ki, Kaddafi’den aldığı parasal yardım ile cumhurbaşkanı seçilen ve bu yüzden günümüzde hapis cezası alan Sarkozy’nin Fransa’sı, Libya Lideri Kaddafi’nin ülkesini, 19 Mart 2011 tarihinde uçaklarla ilk bombalayan ve Kaddafi’nin ölümüne kadar giden sürecin de ana aktörlerinden biri olmuştu!
Etme-bulma dünyası ile nankörlüğe daha açık bir örnek bulunabilir mi diyeceksiniz amma, devletlerarası ilişkilerde, dostluk veya vefalı olma gibi kişisel ilişkilerin yeri yoktur! Çünkü devletlerin çıkarları, her türlü ilişki ve dostluğun üstündedir!
Bundan dolayıdır ki, bir devlet başkanının başka bir devlet başkanına; dostum, kardeşim, katil, karizmatik, yakışıklı, güzel, güçlü, diktatör vb. methiyeler dizmesi, sadece günlük çıkarlara ilişkindir.
Bir dönem kendisine “Afrika’nın Krallar Kralı” unvanını veren ve Libya’yı 42 yıl yöneten Muammer Kaddafi’nin yönetiminde, Libya’da su ve doğal gaz ücretsiz, evlerde elektrik bedavaydı.
Sağlık hizmetleri ve eğimin ücretsiz olduğu Libya’da, tüm hastalar ilaçlarını hiçbir ücret ödemeden alabiliyordu. Ülkenin ulusal bankaları halktan borçları için faiz almazken, vatandaşlardan vergi de alınmıyordu. Yurt dışında okumak isteyenlere, devlet her ay geri ödemesiz 1.650 Euro burs veriyor, evlenmek isteyen çiftlere bedava 150 metrekarelik ev verilmesi gibi, halkın yararına birçok uygulama vardı.
Kaddafi devrilmeden önce, Libya dünyadaki en borçsuz ülke idi!
Başta Fransa olmak üzere, emperyal devletler 2011’de Libya’yı karıştırıp, halkı yönetime karşı ayaklandırınca, Kaddafi ülkesinden kaçmaya çalıştı ise de, kontrolden çıkmış isyancılar tarafından yakalanarak işkence ile öldürüldü ve cesedi yerlerde sürüklenerek bir kamyonun kasasına atıldı!
Kaddafi’nin akıbeti “Kurt kocayınca köpeklerinin maskarası olur” sözünü bir kez daha haklı çıkarmıştı.
Kaddafi iktidarının 2011 yılında sonlandırılmasından sonra, halen Libya’da elektrik yok, gerçek anlamda bir devlet yok, güvenlik ve umut yok, kısacası Libya hala istikrara kavuşmamış olup, Kaddafi dönemi mumla aranmaktadır.
Vefasızlık, siyasetin ve tarihin en önemli trajedisi olup, Kaddafi’nin trajik sonu, bu konudaki en açık örneklerden biridir!
Yakın tarihte; Romanya Lideri Nikolay Çavuşesku, Bulgaristan Lideri Todor Jivkov, Irak lideri Saddam Hüseyin, geçmiş tarihte; Halife Ömer, Osman ve Ali, Roma İmparatoru Jül Sezar gibi ülkelerinin yönetiminde çok güçlü liderler, Kaddafi benzeri sonlarıyla, ya itibarsız öldüler ya da suikastlarla öldürüldüler.
Liderlerin itibarı ile ülkelerin veya temsil ettikleri kurumların itibarları arasında, direkt ilişki vardır!
Bu nedenle, gerek atama ve gerekse seçilme yolu ile halka hizmetten sorumlu liderlerin, bulundukları makamın mecburiyetlerine uygun hareket etmeleri, halkın itibarını kurumsal itibardan yüksek tutmaları, çok ama çok önemlidir!
Çünkü kalıcı olan, liderlerin değil, halkaların ve dolayısı ile ülkelerin itibarıdır!
Görevleri, yetkileri ve sorumlulukları itibari ile halka hizmetten sorumlu, atanmış veya seçilmişler için, konumlarının yükümlülüklerini unutmamaları amacıyla, düstur değerinde bir paylaşımı okuyucularımızın takdirine sunuyorum.
Diyarbakırlı Şair ve Yazar Sinan Karakaş’ın, aynı zamanda türkü olarak ta bestelenen, “Mağrurlanma Padişahım” eserine ait aşağıdaki dizelerin, yüreklere şiirsel dokunuşunun, zihinlerde kalıcı bir etki yaratması ümidi ile.
“Mağrurlanma padişahım, senden büyük Allah var,
Dünya Karun’a kalmadı, sana mı olacak yar,
Gurur sana kâr getirmez, insanlık için zarar,
Tuttu mu bir virüs seni, son durak olur mezar…”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.