Av. Güler Koçyiğit

Av. Güler Koçyiğit

Pansiyon Odalarında Yaşlanan Bir Ülke

Pansiyon Odalarında Yaşlanan Bir Ülke

Bu ülkede artık yaşlanmak bir lüks.

Emekli olmak, dinlenmek değil; hayatta kalma mücadelesinin yeni adı.

Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de…

Emekliler, tuvaletiyle banyosu odanın dışında olan, insan onuruyla bağdaşmayan pansiyon odalarında yaşamaya mahkûm ediliyor. Günlüğü 250 ila 300 lira olan bu odalar, emeklilerin maaşının yarısını alıp götürüyor; geriye kalan para ise ne yaşama yetiyor ne de insanca bir hayata. Simitle, ekmekle, bazen yalnızca susarak.

Bu manzara bir “ekonomik kriz” sonucu değil.

Bu, yıllardır adım adım inşa edilmiş bilinçli bir yoksullaştırma politikasının sonucudur.

Bugünkü iktidar, emeklileri açlık sınırının altındaki maaşlara mahkûm ederken; kira piyasasını denetimsiz bırakmayı, sosyal konut politikalarını tasfiye etmeyi ve barınmayı “piyasa koşulları”na havale etmeyi tercih etti. Ardından da bu yoksulluğu kaçınılmazmış gibi anlattı. Oysa bu tablo kaçınılmaz değil; tercih edilmiştir.

Bir yanda emekliler pansiyon odalarında yaşlanırken,

diğer yanda iktidar çevreleri ve yandaşları servetlerine servet kattı.

Halktan toplanan vergiler; işçiye, emekliye, öğrenciye, kadına, çocuğa dönmedi.

O vergiler, ihalelere, saraylara, ayrıcalıklara aktı.

Bu ülkede yoksulluk yayılırken, zenginlik dar bir çevrede yoğunlaştırıldı.

Bu bir tesadüf değil.

Bu, gelir adaletsizliğinin bilerek ve isteyerek derinleştirilmesidir.

Bugün emekliler yalnız değil.

İşçiler geçinemiyor.

Öğrenciler barınamıyor.

Kadınlar güvencesiz.

Çocuklar yoksulluğun içinde büyüyor.

Çalışanlar çalıştıkça fakirleşiyor.

Ve bütün bu kesimler, devletin verdiği üç beş kuruşluk yardıma muhtaç hale getiriliyor. Çünkü yoksul ama itaatkâr bir kitle yaratmak, bu düzenin bilinçli tercihlerinden biridir. Yardım, bir hak olarak değil; bir lütuf, bir sadaka gibi sunuluyor.

Oysa sosyal devlet, yurttaşını yardıma muhtaç hale getiren değil; muhtaç olmaktan koruyan devlettir.

Bugün ihlal edilen yalnızca barınma hakkı değildir.

Yaşam hakkı ihlal ediliyor.

İnsan onuru ihlal ediliyor.

Sağlık hakkı ihlal ediliyor.

Sosyal güvenlik hakkı ihlal ediliyor.

Ve bütün bunlar olurken hâlâ “sabır” öğütleniyor.

Sabır, hep yoksula.

Fedakârlık, hep halka.

Tasarruf, hep emekliye.

Ama refah, hep aynı çevrelere.

Şunu açıkça söylemek gerekir:

Bu ülkede emekliler yoksul değil; yoksullaştırılmıştır.

Bu ülkede halk korunmasız değil; bilinçli olarak korunmasız bırakılmıştır.

Bu ülkede yaşananlar kader değil; sosyal devletin sistemli biçimde tasfiye edilmesidir.

Kimse sadaka istemiyor.

Kimse lütuf beklemiyor.

İnsanlar yalnızca çalışarak ödedikleri vergilerin, yaşarken ve yaşlanırken kendilerine dönmesini istiyor.

Yaşam hakkı ertelenemez.

Barınma hakkı yok sayılamaz.

İnsan onuru pansiyon odalarına sığmaz.

Ve unutmayalım:

Bir ülke, en çok yaşlılarına nasıl davrandığıyla hatırlanır.

Bugün bu ülke, emeklilerini dar odalara sıkıştırıyor.

Ama o odalara sığmayan bir şey var: adalet.

Sevgiyle …

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Av. Güler Koçyiğit Arşivi
SON YAZILAR