Bêjdar Ro Amed

Bêjdar Ro Amed

SESSİZLİKTE İNSAN

SESSİZLİKTE İNSAN

Gürültünün Sonu

İnsan yaşamı boyunca düşüncelerle yaşar; ama hiçbir düşünce onu hakikate taşımaz. Zihin, hakikati anlatmaya çalışır; sessizlik ise onu yaşatır. Düşüncenin dili daima sınırlıdır, oysa sessizlik sınırsızdır. Zihin, anlam üretirken perde çeker; sessizlik, anlamı ortadan kaldırarak gerçeği açığa çıkarır. Gürültü, insanın içindeki karanlıktır. Sürekli konuşmak, sürekli düşünmek, sürekli bir şey olmak istemek, hepsi aynı kökten beslenir: korku. Zihin susmadıkça, insanın özü görünmez kalır. Ama bir an gelir, insan artık yorulur. Kendini anlatmaktan, savunmaktan, göstermekten vazgeçer. İşte o an, sessizliğin kapısı aralanır.

Zihnin Gürültüsünden Sessizliğe

Zihinsel sadelik, hiçbir şey bilmemek değil; bilmenin ötesine geçmektir. Bilgi zihni doldurur, kendini tanıma bilgeliği zihni boşaltır. Ve insan, ancak zihni boşaldığında yaşamı duymaya başlar. Bakarsın, bir kuşun sesinde bir sessizlik gizlidir. Bir yaprağın düşüşünde bir denge vardır. Zihnin durduğu yerde dünya konuşmaya başlar. Çünkü sadelik, yaşamın doğal dilidir. Sade insan karmaşık değildir ama sığ da değildir. O, düşünmezden gelen değil, düşüncenin ötesinde durandır. Bir şey aramaz, bir şey iddia etmez; çünkü bilir ki her şey zaten olması gerektiği gibidir. Bu hâl pasiflik değil, yüksek bir bilinçtir. Zihin durduğunda, bilgelik konuşur, kelimelerle değil, varlıkla.

İçsel Boşluk ve Dinginlik

Sessizlik, hiçbir şey olmamanın değil, her şeyin farkında olmanın hâlidir. İçsel boşluk, bir yokluk değil, varlığın kendisidir. Zihin durduğunda, insanın içinde bir alan açılır, geniş, derin, sınırsız bir alan. Bu alan, düşüncenin değil, farkındalığın alanıdır. Bu dinginlikte hiçbir çaba yoktur; çünkü her şey zaten yerindedir. Dünya olduğu gibidir, insan olduğu gibidir, yaşam olduğu gibidir. Kabul değil, saf görü vardır. Sessizlikte insan, artık yaşamı düzeltmeye çalışmaz; onunla bir olur.

Sözsüz Bilgelik

Gerçek bilgelik konuşmaz. Çünkü söz, bilginin aracıdır; sessizlik, hakikatin kendisi. Sözle anlatılan bilgelik zihni doyurur; sessizlikte yaşanan bilgelik ruhu özgürleştirir. Bir insan sessizleştiğinde, kelimeler değil, varlığı konuşur. O insanın bakışı, bir kitap kadar derindir; duruşu, bir öğreti kadar öğreticidir. Sessiz insan, kendi varlığının yankısıyla öğretir. Hiçbir şey söylemeden çok şey anlatır.

Birlik ve Bütünlük

Sessizlikte insan, ayrılığı kaybeder. Ben ve sen, iç ve dış, geçmiş ve gelecek — bütün bu ikilikler çözülür. Çünkü zihin sustuğunda, ayrım yapan merkez de kaybolur. Geriye sadece “birlik” kalır. Bu birlik, soyut bir mistik hâl değildir; çok somut, çok sade bir varlık bilincidir. Bir yaprağa bakarsın ve o yaprakta kendini görürsün. Bir rüzgâr eser, ve sen onunla hareket edersin. Artık doğayı gözlemlemezsin, doğa olursun. Sessizlikte insan, yaşamın kendine baktığı aynadır.

Hakikatin Sessizliği

Sessizlik, insanın varlığının nihai biçimidir. O sessizlikte korku yoktur, çünkü “ben” yoktur. Orada sadece farkındalık vardır, saf, özgür, geniş bir farkındalık. Bu farkındalık, insanın doğayla, evrenle, bütün varoluşla kurduğu kadim bağdır. Hakiki insan bu bağın bilincindedir. O, artık bir şey aramaz; çünkü aradığı, onun kendi sessizliğinde durmaktadır. İmajdan arınmış, bilgiden özgürleşmiş, zamandan çözülmüş hâlde… O, sadece vardır. Ve işte o varoluşun en sade, en sessiz, en parlak hâlinde, insan hakikate dokunur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bêjdar Ro Amed Arşivi
SON YAZILAR