Vatandaşına yalan söyleyen iktidarlar
"Eğer Allah göstermesin ülkede bir olay olsa; Azerbaycan kendi başına devlet olur, Kürdistan kendi başına devlet olur, Huzistan başka, Beluçistan başka, yani artık İran diye bir ülke kalmaz.”
New York'taki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantısına katılmak için ABD'ye gittiğinde, bu ülkedeki İranlılarla bir araya gelen İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, ülkesine ilişkin endişelerini, yukarıdaki ifadelerle dile getirmişti!
Sayın Pezeşkiyan, devlet adamlığının öngörüsü ile İran Devleti’nin, sömürüye dayalı yönetim anlayışından vazgeçmemesi, halkına karşı dürüst olmaması ve dünya ülkeleri barışık olmaması halinde, ülkesinin bir gün İsrail ve dolayısı ile batı bloğunun saldırısına uğrayacağı bu günleri görmüştü.
Aslında Orta doğuda, İran’a ilişkin“Perşembenin gelişi Çarşambadan bellidir” sözünü haklı çıkaracak gelişmelerin yaşanacağını, aşağıda linklerini paylaştığımız yazılarımızda da değindiğimiz üzere, bütün dünya biliyorken, İran’da yönetime hâkim olan Ayetullah Rejimi’nin bilmemesine de imkân yoktur.
Halkı elektrik sıkıntısı dâhil birçok konuda fakru zaruret içinde iken, rejim, İran Halkını 45 yıldır vekâlet savaşları ile Filistin’de, Lübnan’da, Suriye’de, Irak’ta, Yemen’de yarattığı suni kahramanlık hikâyeleri ile uyutmaya çalıştı.
Buna rağmen; dört bin yıllık devlet geleneği ile dünyada varlığını devlet olarak devam ettiren en eski uygarlıklardan birine sahip İran Halkı’nın büyük bir kısmı, bu uyutmalara ve söylenen yalanlara inanmadığı ve iktidarı meşru görmediği için, son yıllarda yapılan genel seçimlere, ülke halkının % 60, başkent Tahran halkının da % 75’ten fazlası katılmamıştır.
İran’ın politikaları; Filistin, Lübnan, Suriye, Irak ve Yemen’de çökmekle kalmamış, söz konusu ülkelerin ve nihayetinde kendi ülkesinin felaketine ve adeta İsrail ile batı blokunun buralara saldırmasına zemin hazırlanmıştır.
Vatandaşına karşı dürüst olmayan ve hatta yalan söyleyen iktidarların, kendileri ile birlikte ülkelerini de iflasa sürüklediğine, yakın tarihimizde şahit olduğumuz diğer örneklerle bir bakalım!
Almanya’nın başkenti Berlin işgal edilirken dahi, radyodan halkına büyük Almanya yalanlarını söylemeye devam eden Hitler, hem kendisinin ve hem de ülkesinin sonunu getirmişti!
Yıllarca Demirperde ülke yalanı ile halkını ve işgalinde tuttuğu 16 ülkenin halklarını uyutan, sosyalist rejim idaresindeki Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB), ekonomik ve askeri çöküntü ile parçalanmış, 1990 yılında Glasnost ve Perestroyka (açıklık ve yeniden yapılandırma) politikalarını uygulayarak bu gün ki Rusya’yı yok olmaktan kurtarmıştır.
Irak’ta, 1979 yılında iktidarı ele geçiren Saddam Hüseyin’in, halkına zehirli gazlarla yaptığı katliam, güçlü Irak yalanları ve hatta 2003 yılında Irak’ın ABD tarafından işgalinden bir ay önce, Bağdat meydanında kılıçlı gösteri yapması, ülkesini işgalden, kendisini de idam edilmekten kurtaramamıştır.
Suriye’de, 1971 yılından itibaren yönetimi ele geçiren Esad rejimi, halkına söylediği büyük Suriye yalanları ve baskıcı rejimi ile 53 yıl iktidarda kaldıktan sonra, bütün dünyanın hala terörist olarak nitelendirdiği bir örgüte iktidarı bırakarak, ülkesinden kaçmıştır.
Halkına karşı dürüst olmayan ve kendileri ile birlikte ülkelerini felakete sürükleyen bu iktidarların ortak özelliği, halklarına güçlü ordu, güçlü devlet yalanları söyleyip, yönetimlerinde hukuku ve adaleti devre dışı bırakırken, insanların fakirleşmesi ve vatandaşlarının polis kuvveti ile terbiye edilmesi idi(!)
İran’da da manzara böyledir. Güya İslamiyet’in şeriat kuralları uygulanıyor denilip, insanların sokak ortasında polis zulmüne uğradığı, hapsedildiği, işkence altında öldüğü, iktidara muhalif olanların hapsedilip, sudan sebeplerle idam edildiği ve bütün bunlar olurken, petrol ve doğal gaz zengini İran Devleti halkı, gelir adaletinden nasibini alamayıp, yoksullukla yaşamaya mahkûm edilmiştir.
Hal böyle iken, İsrail ve dolayısıyla ABD ile müteffiklerinin saldırısına uğrayan İran’ın akıbetinin ne olacağını da, elli yıl önce, Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat’ın 1973 Arap-İsrail savaşından sonraki söylemine bakarak değerlendirelim.
Enver Sedat yirmi gün süren 1973 savaşından sonra ”Üç günde İsrail’i dize getirdim ama on gün Amerika’ya karşı savaşamadım” demişti.
Bu söylem de gösteriyor ki, birbirlerine kara sınırı olmayan İran ve İsrail’in, sadece hava saldırıları ve belki bir aşamadan sonra denizde de devam edecek çatışması uzun sürecek!
Enver Sedat’ın söyleminden çıkarılacak bir başka sonuç, an itibari ile topraklarında ABD askeri bulunduran her ülke, İran - İsrail çatışmasında İsrail’den yana saf tutmaktadır.
Bunun içindir ki; Irak, Suriye, Ürdün, Katar, BAE, Suudi Arabistan, Bahreyn, Kuveyt, Umman, Türkiye gibi İran’a komşu ve yakın ülkeler ile Akdeniz, Kızıldeniz, Basra Körfezi, Yemen Denizi ve Hint Okyanusu’ndaki ABD ve müteffiklerinin Kara, Hava ve Deniz kuvvetlerinin, İsrail İran’a saldırırken, armut topladığını, kuş avladığını ya da balık tuttuğunu kimse söyleyemez.
Kendi menfaati için vatandaşını araç olarak gören, yönetiminde hukuku ve adaleti uygulamayan ve güya ülkesinin bekasını ama gerçekte iktidarını korumak için, vatandaşına “büyük devlet” yalanları söylemeyi olağan ve bir hak olarak gören iktidarların iflah olmadığı, kendileri ile birlikte ülkelerini de felakete sürükledikleri, paylaştığımız ve tarihteki diğer örnekleriyle de sabittir!
Ve tarih, özellikle devletleri idare edenler tarafından, çok iyi bilinmesi gereken, önemli bir bilimdir!
Not: Adeta geliyorum diyen İran-İsrail çatışmasının yaşandığı bu günlere ilişkin, önceden yaptığımız değerlendirmelerin yer aldığı yazılarımıza, aşağıdaki linkler vasıtasıyla ulaşabilir.
11 Mart 2025: https://www.tigrishaber.com/iranin-isgali-surpriz-olmayacaktir-8094yy.htm
01 Ekim 2024: https://www.tigrishaber.com/iranda-glastnost-ve-perestroyka-sesleri-7699yy.htm
28 Mayıs 2024: https://www.tigrishaber.com/bir-devletin-tukenisi-7358yy.htm
05 Mart 2024: https://www.tigrishaber.com/iran-halkinin-mesaji-7141yy.htm
09 Ocak 2024: https://www.tigrishaber.com/iran-abd-ve-israile-mi-calisiyor-6999yy.htm
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.