Zülküf Kışanak

Zülküf Kışanak

Yeşil, Beyaz Toros’la sahaya indi!

Yeşil, Beyaz Toros’la sahaya indi!

Kürtler, Yeşil’i yakından biliyor, onu çok iyi tanıyor. Nerelidir, kimdir, kimden gücünü alır, kimin adına cinayet işler hepsini çok iyi biliyor. Her ne kadar Kurtlar Vadisi’ndeki karakter Pala’yla birlikte fotoğrafı bayraklaştırılarak tribünlerde sallandırılsa da onun bir aslan parçası, gözü kara bir yiğit, ölüme meydan okuyan bir cengaver, bir savaş kahramanı, efsane bir fedai olmadığını, Kürdü bittirmeye yeminli Gayri Nizami Harp Dairesi’nin yarattığı, pis işlerini yaptırdığı sıradan bir devşirme, bir tetikçi, bir ayak takımı olduğunu çok iyi biliyor. Karada tankla, topla, havada helikopterlerle çevrelenen, özel, genel her türlü silahlı güçle alınan güvenlik çemberindeki şehir, köy ve ana yollarda adı istihbarat dairelerinde düzenlenmiş listelerde olsun, olmasın, Kürde reva görülen baskı ve şiddete diklenen, gayri insani davranışlara tahammül edemeyen, uygulanan çıplak şiddete karşı çıkan, haksızlığa boyun eğmeyen sivil savunmasız kadınları, çocukları, yaşlıları, din adamları, gazetecileri, doktorları, avukatları, mühendisleri, iş insanları ne idüğü belirsiz ekibiyle nasıl kaçırdığını, onlara nasıl işkence yaptığını, onları nasıl katlettiğini, köprü altlarına bırakılan, yol boylarına atılan cansız bedenlerine neler yaptığını çok iyi biliyor...
*
Yeşil’in açık kimliğini ilk defa teşhir eden, adını açığa çıkartan sevgili Mehmet Şenol’du. Daha sonra Eğil Devlet Hastanesi Doktoru Orhan Ersöz’ün de içinde bulunduğu 8 kişiyle birlikte Lice’nin Bamıtnê köyünde diri diri yakılarak katledilecek olan Gazeteci Mehmet Şenol, 1992 yılında, Özgür Gündem’in Diyarbakır bürosundan geçici olarak gittiği Özgür Gündem’in Elazığ bürosunda çalışırken, görev alanlarından olan Dersim’de askerlerle birlikte operasyonlara çıkan, eli kolu bağlı köylülere işkence yapan, göz göre göre onları kaçıran, topluma saldığı korkunun etkisini artırmak için cenazelerini araziye bırakarak kurda kuşa yem eden sivil kişinin, daha doğrusu halk arasında ‘Sakallı’ olarak tanınan bu kişinin, Muş taraflarında ‘Yeşil’ olarak bilinen kişi ile aynı kişi olduğunu, ‘Sakallı’ yada ‘Yeşil’ olarak nam salan bu kişinin Solhanlı Zaza bir Kürt olduğunu, yakın akrabaları arasında Elazığ’ın Kovancılar ilçesi yakınlarındaki Eti Ferrokrom Fabrikası’nda çalışan bir işçi olarak bilindiğini, gerçek adının ise Mahmut Yıldırım olduğunu gazetenin merkezine bildirmişti. Kamuoyunda, Dersim’de ‘Sakallı’, Muş bölgesinde ise ‘Yeşil’ olarak bilinen bu kişinin Solhan nüfusuna kayıtlı, Mahmut Yıldırım olduğunu öğrenmiş olduk. Daha sonra ‘Yeşil’in, dönemin Yeşil Bursa Emniyet Müdürü ‘Ahmet Demir’ adlı polis şefinin kimliğini taşıdığı ortaya çıkmıştı. Solhanlı Mahmut Yıldırım, çok sevdiği ‘Yeşil’ adının bu nedenle kendisine verildiğini sanıyor olmalı. Muhtemelen son yıllarda ‘Kût’ül Amâre Kuşatması’nın kahramanı olarak öne çıkan Topal Osman’ın komutanı Sakallı Nureddin’den (Mehmed Nureddin Paşa) bihaberdi. Bursaspor’un kimi taraftarlarının Yeşil’e, Pala'ya olan hayranlığı, cinayet şebekeleriyle özdeşleşen ‘Beyaz Toros’a olan tutkusu da buradan geliyor olsa gerek…
*
Yeşil, işkencelerin, kaybetmelerin, faili meçhul cinayetlerin, köy yakmaların, toplu kıyımların sembol adıydı, inkar ve imha siyasetinin kendisiydi, Kürde kan kusturmanın, topraklarından söküp atmanın, dahası Kürdün kökünü kazımanın, mümkünse tarihten silmenin şifre adıydı, en açık ifadeyle ‘çocuk da olsa kadın da olsa’ Kürde vur emrinin adıydı. Bursalı Sakallı Nureddin’in, İzmir’de, Kocaeli’de, Trabzon’da, Koçgıri’de yaptıklarını Diyarbakır’da, Dersim’de, Elazığ’da, Bingöl’de, Muş’ta, Bitlis’te, Mardin’de, Urfa’da ve daha birçok Kürt kentinde yeniden hayata geçirmekle görevlendirilmiş kanlı çetenin lideriydi, dahası Sakallı Nureddin’in Kürt coğrafyasında hortlamış kötü bir haliydi. Daha doğrusu Yeşil, Koçgirili kadınların, çocukların katili olarak bilinen, vahşette sınır tanımayan, bilmem kimin dedesi olan Topal Osman’ın, dahası Topal Osman’ın bile vahşette eline su dökemediği komutanı, cephe arkadaşı, her türlü gayri nizami harp yönteminin uygulandığı Dersim Tertelesi’ni gerçekleştiren General Abdullah Alpdoğan’ın kayınbabası, Ege’yi, Trabzon’u Rumdan temizleyen, bir çırpıda Rumu denize döken, güzelim İzmir’i cayır cayır yakan, aman dilemek için ziyaretine gelen din adamı Efes Metropoliti Hrisostomos Kalafatis’i İzmir’de, muhalif gazeteci Ali Kemal’i Kocaeli’de linç ettiren Sakallı Nureddin’in günümüzdeki ardılı, devamıydı. Adıyla sanıyla bildiğimiz, tanıdığımız Yeşil, aslında çirkin, sıska bir adamdır, öyle kendiliğinden ortaya çıkmış, canı sıkılmış bir psikopat, kana susamış bir katil, raydan çıkmış bir serseri, yada koşulların yarattığı bir savaş suçlusu falan değildir. Tamburalı Paşa gibi özel harpçilerin başını çektiği Kıbrıs Ekol’ünün eli ayağı olan Yeşil, daha doğrusu ‘Müesses Nizam’ın yarattığı bir ‘heyula’, ordular emrine verilmiş ‘ara, bul ve yok et’ tanımlı bir ölüm makinasıydı. Kürtler, onu böyle bildi, böyle tanıdı…
*
Evet, Kürtler, Amedspor’la Bursaspor’un maçında tribünlerde açılan ‘Yeşil’ ve ‘Beyaz Toros’ pankartlarını ciddiye almak zorundadır, adeta gözümüze sokulmak istenen mesaja karşı uyanık olmak zorundadır, bu tehdidi kulak ardı etme, görmezlikten gelme lüksü yoktur. Olay öyle üç beş ırkçının, faşistin işi olarak geçiştirilemez. Hele olaydan bir iki gün sonra, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Meclisteki grup konuşmasında, "Bize göre Amed diye bir yer yoktur, Amedspor diye bir kulüpten de bahsedilemeyecektir. Diyarbakırspor'un Amedspor olarak nitelendirilmesi bizim nezdimizde yok hükmündedir. Bursaspor taraftarlarını buradan selamlıyorum, milli duruşlarından dolayı tebrik ediyorum" demesi, olayı yakın tehdit haline getirmiştir…
Biline…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Zülküf Kışanak Arşivi
SON YAZILAR