Ferat Özpamuk

Ferat Özpamuk

Zamansal paradoksya

Zamansal paradoksya

Bilincin zamanı ile bilinçaltının zamanı reakarne edilmiş bir paradokstan ibarettir.Bilinçsel söylem ve edim insanyavrusununproimgesel dönemdeki sanrısal gerçekliği kadar sarsıcı ve sahtedir. Lacanist söylem, bilinçaltı ötekinin söylemidir der , eğer bilinçaltı öteki olmadan olmadan oluşmayacaksa sorulması gereken soru bilincin nasıl olustuğu, neye hizmet ettiği ve bilinçaltıyla olan ilişkisinin ne olduğudur. Sigmund Freud’un psikanalitik kişilik teorisinde bilinç, zihin farkındalığımızın içindeki şeyleri kapsamaktadır. Zihinsel işlemlerimizi rasyonel bir şekilde düşünebileceğimiz ve konuşabileceğimiz yön budur. Bilinçli zihin, mevcut farkındalığımızın içindeki duyguları, algıları, anıları ve hisleri içermektedir.Bilinçli zihin, mevcut farkındalığımızın içindeki duyguları, algıları, anıları ve hisleri içermektedir. Bilinçli zihinle yakından ilişkili olan, şu an düşünmediğimiz, ancak bilinçli farkındalığa çekebileceğimiz şeyleri içeren alan ise bilinçdışıdır.Fruedyen terminolojinin bu açıklamasından sonra zaman mefhumunun bilinç ve bilinçaltı süreçlerde determinist bir korelasyon kurabilmesi olası mıdır? İnsanın bilinçsel düşünce dünyası ve edimleriyle geçmişi arasındaki zaman linner ilerleyebilir mi ? Ya da döngüsel zaman mıdır bilinci bilinçaltına haps eden ?

Yazımı Ahmet Hamdi Tanpınar’ ın şu sözüyle açmak istiyorum “ Saatin kendisi mekan, yürüyüşü zaman , ayarı insandır” Tanpınar bu sözüyle bizim insanı tutugumuz yerden, yaşama nokta bir atış yapar.Zira bilincin oluşması icinmekan,zaman ve insana ihtiyaç vardır. Bu üçünün ilişkisel döngüsü bilincin ve bilincin yarıda bıraktığı bilinçaltını oluşturur.Sosyolojik döngü içinde hemhal olan insanın bilinci ise çizgisel devam eder. Çünkü evin, sokağın kısaca insanın toplumsallaştığı her bilincin zamanı bugüne aittir. Martin Heideggerin “Zaman var olmadır.Var olma benim şu andalığımdadır; o kesin ama belirsiz geçmişe koşuda, gelecekte olmaktaki şu andalık olabilir. Varolma her zaman bir olanıklı zamansal olma tarzı içindedir.Varolma zamandır zaman zamansaldır.Varolma zaman değil zamansallıktır.Bu önermeyi yerle bir eden kavram bilinçaltıdır.Bilinçaltının zamanı döngüseldir.İnsan dille oluşturduğu ötekini anlmasal bir şemaya dönüştürür. Bu şema içinde kültürü, sosyolojiyi oluşturur. Fakat insanın dürtüsel hakikati bilinci bir süre sonra kastre eder. İşte burda insanı var eden asıl enerjinin hakikatinden söz edeceğiz BİLİNÇALTI, bilinçaltının zamanının döngüsel ve bilincin yarım bıraktığı dilden oluştuğunu söyledik.Bu yarım kalmışlıktır ki insanın hakikatini oluşturur. Bilinçli eylemlerin çoğu bir arada yaşama kültürünü güçlendirmek için süperegodanbeslenir.İnsan tam da süperegoya kafa tuttuğunda bilinçaltının zamanına evrilir.Çünkü artık zaman çizelgesel değildir zihin bir an durağanlaşır. Ve ardından zaman geçmiş şuan ve fantezisel gelecek arasında yolculuğa başlar. Tam da burdaLacan’nın meşhur önermesine dönmekte fayda var ‘ bilinçaltı ötekinin söylemidir” bu önermenin kuramsal olarak hakikattir fakat zaman karşısında eksiktir.Bilinçaltının söylemi ötekidir fakat bilincin söylemi zihinsel zamandaki yolculuğun dış etkenleriyle oluşuyorsa bilinç ötekinin tam kendisidir. Bilinçli söz ve edimler ötekinin zamansal yaşantısıyla var olur. Özetle insanın özsel bilincinden söz etmek olanaksızdır.O zaman insan hakikatini bilinçaltının zamanında aramak zamansal ve mekansallıkta tutarlı olacaktır.

Bilinç adına üretilen her olay olgu bilinçaltının zamansallığında eksik kalır. Bu yüzdendir ki insan söylediği değil , söyleyemediğidir.İnsan yaptığı değil yapamadığı ya da yapmayı hayal ettiğidir.Ve insan tamda bu eksik oluşundan fantezisinden beslenerek maskelenir. Maskenin ardı bilinçaltının zamanında gizlenir.Gizlenen insan bilincinde bulunmayı fantaziler.Bulununca da derin bir korku ve endişe hali alır işte bu his yetersizliğin ve çaresizliğin adıdır.Bilincin zamanında var etmeye çalışacağımız her şey bilinçaltının zamansal krallığında bizi esir etmeye devam edecektir.Bilinç ve bilinçaltının zamansal paradoksal hakikati, insan soyunun en derin ızdırabı ama bir o kadar da medeniyetimizin devamı için olması gereken zavallı hakikatimizdir.

Saygılarımla ...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ferat Özpamuk Arşivi

Yuva

16 Mart 2023 Perşembe 00:10

Her..

22 Eylül 2022 Perşembe 00:05
SON YAZILAR