Selim Kaplan

Selim Kaplan

Azrail’in aynası

Azrail’in aynası

Mesela Pire (Ninenin hikâyesi); coğrafyamızdaki insanlar arası ilişkilerde, mesajın verenden alıcısına kolay ulaşması için kullandığı hikâyelerden biridir. Eskiden darbül mesel denen bu hikâyeler, bazen olmuş, bazen de olmuşa eklentiler yapılmış şekli ile anlatılır. Hikâyeden amaç, dinleyenin kendi yaşamına katkısı olacak bir fikir çıkarması, ders almasıdır.

Pire’nin hikâyesine gelince:

Kocasının erken ölümünden sonra, pire on altı yaşındaki oğlu ile birlikte, köyünde yaşamaktadır. Geçimlerini elde mevcut hayvanları ve küçük bir parça toprağının getirisi ile sağlamaktadırlar.

Bir gün, hayvanlarını otlatmak için dağa gitmiş oğluna kurtlar saldırır ve çocuk ölür.

Pire hayatta yalnız kalmıştır ve yalnızlığının acısını yaşadığı her anında, oğlunun ruhunu aldığı için Azrail’e beddua etmektedir.

Bir süre sonra Azrail bu beddualardan rahatsız olmaya başlar ve Allah’ın huzuruna çıkarak rahatsızlığını dile getirir. Azrail, ölenin takdirinin Allah’a ait olduğunu anlatmak üzere Pire’yi ziyaret etmek için Allah’tan izin ister.

Allah, Azrail’in bu talebini kabul eder ve Azrail bir akşamüstü insan görünümünde Pire’nin kapısını çalarak, yolcu olduğunu, havanın karardığını ve gidecek yeri olmadığından kendisini misafir etmesi için Pire’den ricada bulunur. Pire ”Gel evladım, ben yaşlı biriyim, kimse benim hakkımda eve erkek aldı deyip dedikodu çıkarmaz herhalde” der.

Pire, İnsan görünümündeki Azrail’e akşam yemeğini hazırlar ve birlikte yemek yemeye başlamadan kapı çalınır. Gelen kişi bir çocuktur ve “ Pire yetiş annem doğurmak üzere”der. Pire kalkıp gitmek üzere iken, Azrail Pire’ye bir ayna verir ve doğduğunda çocuğun yüzüne bu aynayı tutmasını söyler.

Pire, çocuğu doğurtup aynayı yüzüne tutunca; çocuğun büyüyüp serpildiğini, yirmili yaşlara gelince biri ile kavga ettiğini ve diğer kişinin çocuğun kafasına taş ile vurarak onu öldürdüğünü görür.

Pire şaşırmıştır, eve gelir, yeniden yemeğe oturacakken kapı yeniden çalar, bu kez bir adam” Pire yetiş karım doğurmak üzere” der. Pire gider, çocuğu doğurtur, aynayı çocuğun yüzüne tutar, çocuğun büyüdüğünü, delikanlı çağına gelip çobanlık yaparken şiddetli yağmurların yağdığını, delikanlının hayvanları ile birlikte sele kapıldığını ve öldüğünü görür.

Pire, gördükleri ile dehşete düşmüş bir şekilde eve gelerek misafirine sorar” Adam sen kimsin?” der.

Azrail, Pire’ye kendini tanıtır, korkmamasını, kendisi için gelmediğini, oğlunun ölümünden dolayı ettiği beddualardan rahatsız olduğunu, ölümlerin Allah’ın takdiri ile gerçekleştiğini, kendisinin sadece Allah’ın emirlerini yerine getirdiğini ve oğlunun ölümünden dolayı, kendisinden af dilemek için Allah’ın izni ile ziyaretine geldiğini ifade eder.

Pire, ”ölüm zamanından kısa bir süre önce kendisini ikaz etmesi şartıyla Azrail’i af edeceğini” söyler. Azrail bu şartı kabul ederek oradan ayrılır.

Aradan yıllar geçer; Pire’nin dizlerinde derman kalmaz yürüyemez, gözlerinin feri azalır göremez, zihni bulanıklaşmaya başlar düşünemez, saçları dökülmüş, aciz haldeyken, Azrail yeniden ziyaretine, kendisinin canını almak için geldiğini söyler.

Pire, “hani söz vermiştin, gelmeden önce haber verecektin?” deyince Azrail; “ dizlerinin seni taşıyamaması, gözlerinde ve zihnindeki bulanıklık, saçlarının dökülmesi, yaşlılık ve acizliğin, sana geleceğimin haberleri idi” der ve pire’nin ruhunu alır.

Ölüme dair mesajlar var da yaşama dair mesajlar yok mudur?

  • Dünyaya gelen insanın bir gün büyüyeceği, iş güç sahibi olması gerektiği ve bunun için çocukluğundan itibaren eğitilmesi gerektiği bellidir.
  • Dünyanın su, toprak, orman, madenler v.b kaynaklarını pervasızca kullanırsan, bir gün bunların tükeneceği bellidir.
  • İhtiyacına uygun beslenmez isen zayıf düşüp hasta olacağın, üretmez isen tükeneceğin bellidir.
  • Değer verilip seviliyor ve bunun kıymetini bilmiyorsan bir gün unutulacağın bellidir.
  • İnsanlar karın tokluğuna yaşarken, itibardan tasarruf olmaz deyip, vatandaşın gözünün içine baka baka şatafatı yaşar isen, yoksulluğun seni koltuğundan edeceği bellidir.
  • Muhalefette iken defalarca yenilir ve kendini yenilemez isen, bir sonraki seçimde elindekileri de kaybedip yenileceğin bellidir.
  • Seçim yaklaşırken, göz boyamak için, kaldırımları değiştirip asfalt dökmenin hizmet olmadığını vatandaşın göreceği bellidir.
  • Makamların baki olmadığı, senden öncekilerin olduğu gibi bir gün senin de oradan ineceğin bellidir.
  • Yaşamın ebedi olmadığı, günü geldiğinde öleceğin ve huzuru mahşerde yaptıklarının hesabını vereceğin bellidir.

Bunları görmek için, Azrail’in doğumdan ölüme, bütün yaşamı gösteren aynasına ihtiyaç yoktur.

Biz bu kadarını söyledik, daha fazlasını varın siz düşünün.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Selim Kaplan Arşivi
SON YAZILAR