Mustafa Nesim Sevinç

Mustafa Nesim Sevinç

Bilgisizlik bilimi

Bilgisizlik bilimi

Agnotoloji, “Karşı tarafın doğru bilgi sahibi olmasını istemeyin.” Anlamındadır. Agnotoloji’nin temel amacı, karşı tarafın doğru ve sağlıklı bilgi elde etmesini istememektir. Yani öncelikle toplumun kafa karışıklığını ve yalan bilgi ile donanmasını istemektir. Diğer bir ifadeyle, “menfaat gereği, cehalet yaymanın arkasındaki sis perdesini aralayan, bir bilim dalı,” kısaca “bilgisizlik bilimi” demektir. “Bilgisizlik,” ontolojide ise varlık felsefesi anlamına geliyor. Agnotoloji, ya bir ürünü satmak ya da çıkar elde etmek için, kasıtlı olarak kafa karışıklığı ve yalan bilgi yaymanın incelenmesidir. Kısaca, “toplumun bilgi sahibi olmasını istemeyen “erk” tarafından yaratılan bilgisizliği inceleyen bir disiplindir.”

1969 yılında, tütün şirketi Brown&Williamson tarafından yayımlanan, “Sigara ve Sağlık Önerileri” başlıklı yazıda, sigara karşıtı kampanyaların üstesinden gelmek için, büyük tütün şirketlerinin uyguladığı taktiklerden söz ediyordu. Bu makaledeki önemli bölümlerinden birinde, sigaranın kitlelere, nasıl pazarlanması gerektiğine değiniliyordu. “Genel kamuoyunun düşüncesinde olgusal gerçeklerle başa çıkmanın ve bu konuda ihtilaf yaratmanın en iyi yolu şüphe yaratmaktır.” Söylüyordu.

Proctor, aynı zamanda tütün şirketlerinin uygulamaları ve sigara içmenin kansere yol açıp açmadığı konusunda kafa karışıklığı yaratma, yani “şüphe” girişimlerini araştırdı, araştırmalarıyla, tütün sanayisinin, tüketicilerin sigaranın zararlarını öğrenmesini istemediğini ve sigara içmenin sağlık üzerindeki zararlı etkileri konusundaki gerçekleri bulandırmak için, milyarlar harcadıklarını, ortaya çıkaran bilim insanı oldu. Böylece 1979 yılında sigara ve tütün şirketlerinin kullandığı gizli bir talimat, gün yüzüne çıktı. Proctor, cehaletin sadece henüz öğrenilmemiş olanla ilgili olmadığını, aynı zamanda siyasi bir manevra, sizin bilgi sahibi olmanızı istemeyen güçlü kurumlar tarafından yaratılan, bir bilgisizlik olduğunu yazdı.

Proctor, bu alandaki çalışmalarını çok önce yapmış olsa da, “Agnotoloji” kelimesini 1995 yılında Berkeley Üniversitesi’nden dil bilimci Lain Boal oluşturdu. Proctor, bu çalışmaları sırasında, araştırmalarının temel aldığı kavrama da 1995 yılından sonra, 1999 ve 2000 yılında yayımlanan iki farklı kitapta da “Agnotoloji” kavramını bıraktı. Türkçeye çevirisinde de “Bilgisizlik Bilimi”

Bugün dünyada pek çok alanda, gerçek ile gerçek olmayan arasında, toplumun manipülasyonunun alabildiğine sürdüğü bir dönem yaşıyoruz. Bu da “Bilgisizlik Bilimi”nin, dünyada ve ülkemizde önemli bir uygulama alanı bulduğunu gösteriyor. Bilgisizlik Bilimi’ne tarihin hemen hemen her döneminden örnek gösterilebilir.

Romalılar, yaşadıkları her yerde hamamlar yaptırmışlardı, bu hamamların içerisinde imparatorların yaptırdığı ve bazen kendilerinin de bizzat kullandığı halk hamamları vardı. Romalıların büyük zevk ile hemen her gün gittiği ve bolca vakit geçirdiği bu hamamların da çok işlevli olması en çok imparatorluğun işine geliyordu ki, Romalıların olduğu her yerde hamamlar inşa ettirmişlerdi. Elif Şahin “Roma Hamamlarının Agnotolojisi” yazısındaki incelemesinde “Herhangi bir problem yaşandığında ise bu yöntemlerle topluma adetaher şey senin için…“Hayır, her şey yolunda...” Bilgisizlik biliminin uygulandığı görüyoruz.

Söz konusu bu manipülasyonlar, kasıtlı olarak yapılan ve belirli kişiler tarafından uygulanan stratejilerdir. Bunun yanı sıra toplumun da oluşturduğu doğal bir cehalet kültürünün olduğunu da söylemek mümkündür. Roma Dönemi’nde de oluşturulmaya çalışılan sonsuz boşlukları görenler ve farkında olanlar vardı. Seneca, bu hamamlar için, “Şimdi yepyeni hamam işletmeleri kuruldu ama insanlar geçmişte olduğundan çok daha kirliler!” ifadesini kullanıyor.

Proctor tarafından, cehalet, bilginin içine çekildiği, adeta bir tür sonsuz boşluğa benzetiliyor. Bilginin bu boşluğu hep doldurmaya çalıştığı söyleniyor. Günümüzde cehaleti ortaya çıkarma ya da boşlukları doldurma çabaları, özellikle burada açıklanmaya çalışılan Bilgisizlik Bilimi ile daha da belirginleşmektedir.

Proctor, bilgisizliğin çoğunlukla dengeli tartışma örtüsü altında yayıldığını belirtiyor. Örneğin iki farklı görüşün her zaman rasyonel bir sonuca ulaşmayacağı fikri yaygındır. Tütün şirketlerinin, bilimi kullanarak kendi ürünlerini zararsız gösterme girişiminin ardında da bu yatıyordu. Bugün ise, iklim değişikliğini inkâr edenler, bilimsel verilere karşı aynı yöntemi kullanıyor. Böylece budengelemeyoluyla tütün şirketleri, ya da bugünkü iklim değişikliği inkârcıları, bu konularda iki farklı görüş olduğu,uzmanların hemfikir olmadığıalgısını yaratıyor, gerçeğin yanlış bir şekilde resmedilmesine, yani bilgisizliğe neden oluyor” diyor Proctor.

Bilgisizlik Bilimi’inde birkaç örnek vereyim.

ABD’de başkanlık seçimleri öncesinde, Barack Obama’nın rakipleri, Obama’nın milliyeti konusunda bilinçli şüphe yayma çabalarını, Obama’nın 2011’de doğum sertifikasını gösterinceye kadar sürdürmüştü. Türkiye’de Ak Parti Genel Başkanı’nın, “Selahattin Demirtaş’ın Kürt olmadığını söylemesi.” Avustralya’da bazı siyasi yorumcular, ülkenin kredi notunu, Yunanistan’a benzetip bilinçli olarak panik yaymaya kalkışmıştı. Oysa kredi derecelendirme kurumlarının, iki ülkenin tümüyle farklı olduğunu gösteren gerçek notlarını herkesin görmesi mümkündü.

Türkiye’de de Ak Parti Genel Başkanı, “…Zaten IMF'i bu ülkenin başına dert eden sizsiniz. Şimdi Türkiye'nin IMF'e borcu yok. IMF bizden 5 milyar Avro borç istedi. Arkadaşlara dedim ki, verin. Sonra baktılar ki bu çılgın Türklerin sağı solu belli olmaz, herhalde verecekler, almaktan vazgeçtiler...” Lozan’ı övdükten sonra yerden yere vurması. Cübbeli gibi sözde din âlimlerinin daha faydalı konular yerine “yanmayan kefen satması” ya da Diyanet’in “gündemi sallayan fetva krizleri,” üniversite rektör yardımcısı Prof. Dr. Bülent Arı “Cahil halk ülkeyi ayakta tutacak” açıklamaları. Bilgisizlik Bilimin ülkemizde ne kadar geniş bir uygulama alanı bulduğunun acı bir göstergesi.

Unutmayalım, Siyasi ve felsefi konularda, insanların bilgisinin çoğu, inanca, geleneğe ve daha çok propagandaya dayalıdır. Bu bilginin erişilebilir olduğu, “erişildiği” anlamına gelmez. Cehalet, sadece bilginin yokluğu değil, politik ve kültürel mücadelelerin doğal bir ürünüdür. Marks “Cehalet ayrıcalıklı sınıfın elinde ustaca kullandığı bir silahtır” demişti. Proctor’da,“İnsanlar bir olguyu anlamadığında” ve “Ticari ya da siyasi nitelikli özel çıkar grupları bir konu hakkında kafa karışıklığı yaratmaya çalıştığında” diyerek cehaletin yayılma koşullarını açıklıyor.

Bilgisizlik Bilimi’nin Felsefesi

Karşı tarafın doğru bilgi sahibi olmasını istemez.” Temel amaç karşı tarafın doğru ve sağlıklı bilgi elde etmesini istememektir. Yani öncelikle toplumun kafa karışıklığı ve yalan bilgi ile donanmasını ister.

“Çıkar elde etme amacı güder.” Eğer yayacağı bilgi saf ve doğru bilgiyse tek çıkarı karşı tarafın aydınlanması olacaktır. Çıkarları için bıkmadan usanmadan cehalet yaymaya devam eder, çünkü bir gün istediği sonucu elde eder.

“Anlaşılamayan bir olgu bulur.” Cehalet yaymak için öncelikle insanların kafasında yer etmiş, zaman zaman aklına takılan, kuşku duyacağı bir olgu bulur.

Dengeli tartışma zemini yaratır.” Soru ne kadar dengesiz olsa da cevabı mutlaka dengeli olur.

Kendi başına uzman olur.” En iyi ben bilirim diyen bir özgüvene sahiptir. Psikoloji, biyoloji veya tıp bilme gerekliliği gibi bir kısıt sadece gerçek bilgiyle hareket edenleri bağlar. Menfaat için cehalet yayan bir asılsız bilgi tüccarlarıdır.

Büyük resme bakmaya gerek duymaz.” Zaten çılgın projelerin ütopyasıyla tatmin olan toplum büyük resme bakmaya gerek duymaz. İşsizliğe, yoksulluğa, cehalete, gelir dağılımındaki dengesizliğe, adalet sistemindeki çarpıklığa, rant için yok edilen doğal alanlara kafa yormaz.

Bilimsel başarının tepe noktası olan Nobel ödülü, ömür boyu bilimsel başarıyı değil, tekbir keşfi, tek sonucu ödüllendirir. Nobel komitesi bile, bir bakıma bunun, gerçek bilim ruhu olmadığının farkındadır ve ödül atıfları genelde keşfi, “yeni bir alan açtığı,” “bir alanı dönüştürdüğü” ya da “alanı yeni ve beklenmedik doğrultulara soktuğu” için onurlandırır. Tüm bunların anlamı, keşfin, daha fazla, daha düzgün bir cehalet yaratmasıdır.

2004 yılında, Fizik Nobel Ödülü kabul konuşmasında Gross, “Nobel Ödüllerinin devam etmesinin iki şartının, Alfred Nobel’in vasiyetiyle bahşedilen para ve bilimcilerin gayet başarıyla sağladıkları cehalet olduğunu söylemiştir.” Dunning, bilgisizliğin yayılmasında internetin rolüne vurgu yapıyor. Burada herkes kendi başına uzman kesilir ve kasıtlı olarak cehalet yaymak isteyen güçlü çıkar gruplarının avı haline gelebilir. Ancak Dunning insanların kendi sonuçlarını çıkarma yeteneğini yitirmesinden değil, bunun çok kolay hale gelmesinden yakınıyor ve yanlış algıları düzeltmenin yolunun başkalarına danışmaktan geçtiğini söylüyor.

Bir de “Çoğulcu Cehalet.” İnanmasak da diğerinin inandığını sanmamız durumu var o konu başka bir yazıma kalsın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Nesim Sevinç Arşivi
SON YAZILAR