Devran Sinanoğlu

Devran Sinanoğlu

Hiç bir şey eskisi gibi değil: Deve’nin de yürüyüşü değişti, penguen’in de

Hiç bir şey eskisi gibi değil: Deve’nin de yürüyüşü değişti, penguen’in de

Her şey hızlı bir şekilde değişiyor. Takvim yaprakları eskiyor. Dünya artık eski dünya değil. Çağ değişiyor, teknoloji değişiyor, iklim değişiyor ve tabi ki insanda değişiyor. Hiçbir şey eskisi gibi değil. Sahradaki devenin yürüyüşü de değişti, kutuplarda penguenlerin yürüyüşü de değişti.           
Eskiden bizlik duygusu vardı. Şimdi bizliğimizi bir hiç uğruna heba ettik, benlik duygusuna sarıldık. Ben(cillik), ben(lik)ten gelir. Benlik ön planda tutulduğu zaman ise toplumların vicdanı körelir, sağır olur, dilsiz olur. Bu da bazı alametlerin habercisidir. Yani o toplumun geleceği konusunda akıbetinin ne olacağı beli olmayan bir halin ortaya çıkması demektir.
Eskiden komşu, komşusuna söylemeden çocuklarıyla birlikte bayramlıklar almaya giderdi. Komşusunun bayram masrafını karşılardı. Bunu da bir görev olarak görürdü. Karşı taraftaki komşusu da bunun altında kalmaz, başka bir zamanda gücü nispetinde o da ona yardımcı olurdu. Böylece bizlik bağı kuvvetlenirdi. Komşusu hasta olduğunda akrabalarından önce kendisi duyardı ve koşarak giderdi. Günümüzde ise cenaze evden çıkıyor komşu duymuyor.
 Herkes kendi çarkının derdine düşmüş.
Bayramlarda çocuklar babalarına bakarlar. Babaların gözünde çaresizlik, tükenmişlik. Anne desen kolu kanadı kırık. Yoksulluğu iliklerine kadar hisseden insanlar var. Babanın her keser çekişinde yüreğinin sütunlarında zerzele olur. Bir babanın çocuklarının ve eşinin yanında çaresiz kalması ne demektir bilir misiniz? Her bakışın hançerden keskin olduğunu, tatlı sözün bile zehir misali acı geldiğini ve her günün derin yaralar açtığını ancak o durumda olan veya düşen bilir.
Üstat Abdurrahim Karakoç’un bayram ve yoksullukla ilgili yazmış olduğu şu dizeler günümüzün özetidir.
Güneş yükselmeden kuşluk yerine
Bir adam camiden döndü evine
Oturdu sessizce yer minderine
Kızı “Bayram” dedi, yalın ayaklı
Adam “Bayram” dedi, tam ağlamaklı...
Eli öpüldükçe içi burkuldu
Konuşmak istedi, dili tutuldu
Güç belâ ağzından bir “off! ” kurtuldu
Oğlu “Bayram” dedi, sırtı yamalı
Adam “he ya” dedi, gözü kapalı...
Düşündü kış yakın, evde odun yok
Tenekede yağ yok, çuvalda un yok
Yok yoka karışmış; tuz yok, sabun yok
Avrat “Bayram” dedi, eğdi başını
Adam “evet” dedi, sıktı dişini...
Çalışsa ne iş var, ne cepte para
Dağ oldu içinde büyüyen yara
Dikti gözlerini karşı duvara
Takvim “Bayram” dedi, silindi yazı
Adam “öyle” dedi, bağrında sızı...
Döndürse yönünü herhangi dosta
Yaralı, gariban, dul, yetim, hasta
Yıllar, aylar, günler erirken yasta
Yer-gök “Bayram” dedi, ağzını açtı
Adam “Bayram” dedi, evinden kaçtı!..
 
 
 
 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Devran Sinanoğlu Arşivi
SON YAZILAR