Selim Kaplan

Selim Kaplan

Kürt Meselesine 1515 bakışı

Kürt Meselesine 1515 bakışı

İdris-i Bitlisî veya Bitlisli İdris, Kürt asıllı Osmanlı devlet adamı ve tarihçisidir. Çok yönlü bir bilim ve siyaset adamıdır. Özellikle Yavuz Sultan Selim devrinde Osmanlı İmparatorluğu'nun doğu siyasetinde önemli rol oynamıştır.

Kürt asıllı Bitlisli İdris Bey, dönemin Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’e,1515 yılında yazdığı mektupta şöyle der:

“…Diyarbekir ve civarındaki mazlum Müslümanlar devletinizin hizmetine taliptir. …Kürt beldelerinin Devlet-i Aliyye’ye iltihakı(Dahil edilmesi) İstanbul’un fethini tamamlayacak kadar önemlidir. Çünkü bu bölgenin ilhakıyla(Osmanlı’ya katılmasıyla) Bağdat, Basra, Azerbaycan ile Halep ve Şam’ın yolları da açılmış olacaktır…”

Yavuz Sultan Selim cevabi mektubunda özetle;

“...Mektubun tarafıma ulaşmıştır. Diyanet, emanet, sadakat ve istikametinle Diyarbekir vilayetinin fethine sebep olduğun bildirilmiştir. Yüzün ak olsun…” der.

İdris Bey’in çabaları sonunda, çok kısa bir sürede ve kolaylıkla, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Osmanlı Devleti idaresine girmiş, hicazın yolu açılmış ve 1517’de Hicaz Osmanlı topraklarına katılmıştır.

Hicazın fethi ile İslam Âlemi’nin Halifeliği Osmanlı Hükümdarlarına geçmiş ve dört yüz yıl boyunca Osmanlı Devletinin Padişahları İslam Âlemi’nin Halifesi unvanını taşımışlardır.

1991 birinci Körfez Savaşında zamanın Cumhurbaşkanı Rahmetli Turgut Özal, Amerika ile birlikte Orduyu kuzeyden Irak topraklarına sokmak ister ama zamanın yöneticileri buna karşı çıkarlar.

Daha sonra Irak üçe bölünür ve Kürtlerin bulunduğu bölge, Türkiye topraklarını kullanan Uluslar arası bir güç olan çekiç güç tarafından, 2003 yılına kadar on iki yıl boyunca korunur.

2003 yılında, Uluslar arası gücün müdahalesi ile Saddam devrilir ve Türkiye’nin muhalefetine rağmen, Irak’ın kuzeyinde,Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) kurulur.

Bu gün gelinen noktada;

  • Türkiye IKYB’nin en büyük ticari ortağıdır,
  • Eğer 1991’de Türkiye Irak topraklarına girseydi, IKYB’de 2017 yılında yapılan bağımsızlık referandumu, belki de Türkiye’ye bağlanma referandumu olabilirdi.

Eylül 2014’te IŞİD’e karşı mücadele etmenin yollarını tartışmak için ABD öncülüğünde bir araya gelen Almanya, Danimarka, Fransa, İngiltere, İtalya, Kanada ve Türkiye, IŞİD’e karşı savaşan unsurları destekleme kararı aldı.

Daha sonra altmış ülkeye çıkan uluslar arası İŞİD’e karşı koalisyona, YPG ile birlikte hareket edileceği gerekçesi ile Türkiye katılmadı ve kendi başına hareket etmek durumunda kaldı.

Bu gün gelinen noktada;

  • Suriye petrolünün % 90’nını kontrolünde tutan, Türkiye’nin terörist unsurlar olarak değerlendirdiği, ABD destekli Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi.
  • Beslediğimiz milyonlarca Suriyeli göçmen.
  • Suriye topraklarında beslediğimiz on binlerce silahlı muhalif güç

Türkiye için, ekonomik, siyasal ve politik sorun olarak varlığını sürdürmektedir.

Devletimizin 1980 yıllarından bu güneKürt politikası, Irak ve Suriye Kürtleri ile kardeşlik hukuku çerçevesinde olmuş olsaydı;

  • Türkiye’de 2013 – 2015 arası dönemde olduğu gibi barış ve çatışmasızlık ortamı olur, Türkiye kırk milyon Kürt ile barışık yaşardı,
  • IKYB bölgesinde; yabancı ülkelerin diplomatları, askeri yetkilileri ve şirketlerinin temsilcileri cirit atmaz ve Türkiye Irak Kürtlerinin hamisi olurdu,
  • Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Bölgesi’nde Türkiye rüzgârları eserdi
  • Türkiye’nin doğusu ve güneydoğusunda ekonomik kalkınma olur, ekonomimiz bu günden daha güçlü olurdu,
  • Türkiye, dünyadaki bütün Türklerin olduğu gibi kırk milyon Kürdün de hamisi olur ve uluslararası politikada daha güçlü olurdu.

Eğer Devletimizin Kürt politikası;

  • 2013 – 2015 arasında olduğu gibi barış sürecini devamlı kılsaydı,
  • İdris-i Bitlis’inin daveti gibi,Halepçe Katliamından kaçan Irak Kürtlerinin 1991’deki davetine,
  • İdrisi-i Bitlis’inin daveti gibi,İŞİD katliamından kaçan Suriye Kürtlerinin 2014’deki davetine

İcabet ederek,Yavuz SultanSelim’in cesareti ile yaklaşılmış olsaydı; bugün, Türkiye’nin, Irak ve Suriye’deki çatışmalarını, Kürtlerin yabancı ülkelerdeki Türkiye aleyhtarı faaliyetlerini konuşmazdık.

Türkiye’nin Kürt meselesine, Yavuz Sultan Selim ve Bitlisli İdris Bey’in 1515’teki tarzı ile bakalım dedik.

Yeni bir bakış, yeni bir başlangıçile uzlaşı her zaman mümkündür.

Meselelere; farklı bakış ve farklı bir yorum ile yaklaşan devlet adamlarını, tarih özel statüde kayıt eder.

Meclise, çoğunluktaki ilk üç parti; AKP, CHP ve YSP ile HÜDA PAR’ danvekillerini gönderen Diyarbakır’dan mesajımızdır.

Saygılar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Selim Kaplan Arşivi
SON YAZILAR