Burhan Çakır

Burhan Çakır

Mutluluğun mc² si

Mutluluğun mc² si

7 yaşından 70 yaşına kadar yeryüzünde bulunan 7 milyar insana şu soruyu sorarsanız birbirine çok yakın cevaplar alırsınız. Bu soruyu size de sormak istiyorum.

Bu dünya da en çok istediğin şey ne? Diye sorarsam…

Biraz düşünün lütfen! Sonra okumaya devam edin.

Şuan içinizi yokladınız küçük bir beyin fırtınası…

Tabi ya cevabını biliyorum. Elbettehuzurlu, sağlıklı ve mutlu bir yaşam arzuluyorum demenizi duyar gibiyim.

Mutlu olmak herkesin hayal ettiği ve ulaşmak istediği sihirli bir formül olduğu anlaşılıyor.

Peki, neden çok istenilen bu formülü kimse tam anlamıyla çözemiyor. Sonuca ulaşamıyorveya neden pek çok insan mutlu olamıyor.Bunu hiç düşündünüz mü?

Bununla ilgili 2 teorim var.

Birincisi:

İnsanlar mutluluğu yanlış yerde arıyorlar. Mesela sıcak bir günde güneşin altında beklemişsiniz, haliyle çok susamışsınız. Size bir tas soğuk ama tuzlu su verseler susamanız geçer mi?

Elbette hayır. Tam tersi tuzlu su sizin daha fazla susamanıza sebep olur. Aynen bunun gibi günümüzdede insanlar mutluluğu mutsuz kalplerde, umutsuz caddelerde bulmaya çalışıyorlar.

İkincisi:

Albert Einstein’ın İzafiyet Teorisine göre;uzayın farklı yerlerinde zaman kavramı da farklı işlemektedir. Zamanı algılama biçimimiz tamamen bulunduğumuz yer, nasıl hareket ediyor olduğumuz ve hareket hızımıza göre değişmekte olduğunu savunuyor. Sadece sezgilerimizle anlayabildiğimiz garip bir teoridir.

İşte mutluluğu da buna benzetiyorum.Bana göre mutlulukta göreceli bir kavramdır. Yeryüzünde ne kadar çok insan varsamutluluğa giden yolda okadar çoktur. Herkesin mutluluk kavramı farklıdır.

Ancak,

Hayatın olağan akışı içerisinde geçimsiz, kaba, huysuz ve agresif yapıya sahip insanlar; mutluluk güneşi açmayan karanlık dehlizlerde olan mutsuz insanlardır.

Hayatın her türlü meşakkatinerağmen bardağın dolu tarafından bakan, sevgi pırıltılarıyla mutluluk barajını geçen insanlar mutlu insanlardır. Sizler bu grupta olmalısınız.

Mesele şu galiba: Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen hayatından lezzet alır.

Mutlulukla ilgi kısa bir hikâye anlatıp yazımı bitiriyorum.

Ülkelerden birinde, biri zengin bir fakir iki komşu yaşarmış. Zengin adamın büyük ve güzel bir evi varmış. Fakat yüzü hiç gülmezmiş. Fakir olan aile küçük bir kulübede yaşarmış. Ama her akşam evlerinden kahkaha sesleri duyulurmuş.

Zengin adam bir gün bunun nedenini merak etmiş. Gidip sormaya karar vermiş. Komşularının kapısını çalmış.

Yoksul aile kapıyı açmış. Zengin komşularını kapıda görünce şaşırmışlar. İçeriye davet etmişler. Zengin adam içeri girmemiş. Demiş ki:

– Sadece size bir şey sormaya geldim. Evinizden sürekli kahkaha sesleri geliyor. Gülüyor, eğleniyorsunuz. Nasıl bu kadar mutlu oluyorsunuz?

Karı koca birbirlerine bakıp gülümsemişler. Yoksul adam demiş ki:

– Evimizde bir altıntopumuz var. Akşam olunca karımla ben onu birbirimize atıyoruz. Böylece mutlu oluyoruz.

Adam aldığı cevaptan evine mutlu dönmüş. “Demek mutlu olmanın yolu altın bir top sahibi olmaktan geçiyormuş.

Ondan kolay ne var ki? Yarın hemen bir kuyumcuya yaptırırım diye düşünmüş. Bu fakir ailenin bir altından bir topa sahip olamayacaklarını düşünememiş.

Birkaç gün sonra artık o da bir altıntop sahibiymiş. Topu eline almış ve yukarı atmış. Ama tutayım derken neredeyse kolu kırılıyormuş. Üstelik kendini hiç de mutlu hissetmiyormuş. Yine fakir komşularının kapısı çalmış. Olanları anlatmış.

– Bu altıntop yüzünden az daha kolumu kırıyordum. Şu işin sırrını bana bir daha anlatsanız demiş. Yoksul aile komşularını ısrarla evlerine davet etmişler. Tek odalı evlerinin ortasında duran çocuklarını göstermişler.

– Bizim altıntop diye söylediğimiz şey, çocuğumuzdu demişler. Akşam olduğunda onunla oyunlar oynuyoruz. O güldükçe biz de gülüyoruz. Onun mutluluğu bizi de mutlu ediyor.

Zengin adam işte o zaman anlamış altıntopun ne olduğunu. Çocuk, tatlı tatlı adama gülümsemiş. Adam aradığı mutluluğu çocuğun gözlerinde bulmuş. O günden sonra da sık sık yoksul aileyi ziyarete gitmiş. İhtiyacı olanlara yardım ederek kendini daha mutlu hissetmiş.(Hikâye alıntıdır.)

Peki, senin altıntopun ne?

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Burhan Çakır Arşivi
SON YAZILAR