Abdurrahman Yel

Abdurrahman Yel

Umut

Umut

Altmış yılını bilimsel araştırmalara ayıran ve dünyanın en önemli üniversitelerinden biri olan Harvard'da Psikobiyolog olarak çalışan Dr. Curt Richter, 1950'li yıllarda bir dizi araştırmaya imza atmıştı. Ekibiyle beraber yaptığı bu araştırmalar yaşam ve psikoloji adına hesapta olmayan çok özel ve şaşırtıcı verilerle sonuçlanmıştı. İlk etapta deneyin amacı su sıcaklığındaki değişimin canlıların vücut dirençleri üzerindeki etkisini ölçmekti. Deneyde fareleri kullanmıştı. Bu deney, fareler adına korkunç bir deneydi. Fareleri, kovalara doldurduğu sulara teker teker atıp ne kadar sürede boğulduklarını ve farelerin bu süre zarfındaki davranışlarını gözlemliyordu. Ekip, ilk etapta 12 evcil fare üzerinde deney yapmış ve suya atılan farelerin bir kısmının hemen öldüğünü, bazılarının ise 80 saate kadar mücadele ettiğini görmüşler. Sürenin farklılık göstermesi ilk etapta kafa karıştırıcıydı. Deneyin ikinci aşamasında 34 yabani fare kullanmış ve bu farelerin yüzme yeteneklerinin ve vücut dirençlerinin daha yüksek olduğu varsaymışlardı; ancak bu 34 yabani farenin hepsi birkaç dakikayı geçmeden boğulmuştu.Açıkçası Curt Richter ve ekibi bu farelerin daha fazla mücadele etmesini bekliyordu ama yabani fareler daha güçlü olmalarına rağmen daha erken boğulmuşlardı. Bu deney sırasında farelerin derisinin altına elekrotlar yerleştirilmiş ve kalp atışları da EKG ile ölçülmüştü. Boğulma sırasında mücadele ettiği için kalp atışlarının hızlanması gerekirken farelerin nabız atışları düşmüş ve fareler çaresizce sonlarını beklemişti.

Deneyin ardından Curt Richter hemen boğulan farelerin neden erkenden pes ettikleri konusuna yoğunlaştı. Bu durumun “umut etme”nin, mücadele etme istekliliğinde kilit faktör olduğuna karar verdi. Çünkü ona göre evcil fareler daha önce zor zamanlarında insanlardan yardım alabileceklerini bildikleri için umutlu bir şekilde Richter ve ekibindeki insanların onları kurtaracağını düşünüyordu.

Bunun üzerine deneyin kurgusu değiştirildi. Özellikle yaban farelerine odaklanıldı. Fareler kovalara yine aynı şekilde atılıyor ancak tam pes edip suya batacakları anda kurtarılıyor, kurutulduktan sonra birkaç dakika dinlenmeleri sağlanıyor ardından bir daha suya bırakılıyorlardı. Tüm farelerin birer defa kurtarılması ikinci denemede farelerin çok daha uzun süre mücadele etmelerini sağlıyordu. Böylelikle bu deneyle canlı yaşamında umudun ne kadar önemli olduğu laboratuvar ortamında ispatlanmış oluyordu.

Bizlerin de hayat boyunca birçok engelle karşılaşmamız olasıdırve bu olasılık doğal süreç gereğidir. Bu nedenle her türlü zorluğa rağmen umudumuzu yitirmemek gerekiyor. Umutsuzluk, yaşam motivasyonumuz ve hayat enerjimizi elimizden alabilir. Umut ise çok daha uzun süre mücadele gücü sağlar.

Bir Fransız atasözünde dendiği gibi: "Umut, uyanık bir ruhun rüyasıdır." Umut, bir gün her şeyin daha iyi olabileceğini düşünmekten yana olmaktır; ama dua ederek beklemek değildir sadece. Umut; karşılaşılan her olumsuzluğa, yıkılan hayallere, bozulan morallere rağmen harekete geçmek, ayağa kalkmak, hiç ama hiç vazgeçmeden mücadeleye devam etmektir.

Kalın sağlıcakla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Yel Arşivi
SON YAZILAR