ZİHNİN TİTREŞİMLE UYUMSUZLUĞU
İnsanın yaşamındaki en temel denge, beden ile zihnin uyumunda saklıdır. Beden evrensel titreşimlerle uyum içinde akar; zihin ise kimi zaman bu uyumu bozar. İşte bütün sorun, bu çatışmanın görünmez fakat güçlü etkilerinde ortaya çıkar.
Bedenin Evrensel Düzeni
İnsan bedeni, evrenin büyük ritminin bir parçasıdır. Kalp atışlarımız, nefes alışımız, kan dolaşımımız ya da hücrelerimizin iletişim dili; hepsi evrensel bir düzenin titreşimlerine uyumlu şekilde işler. Aslında biyolojik yapımız ve anatomimiz, biz farkında olsak da olmasak da kozmik bir orkestranın uyumlu sesleri gibidir. Her birimiz doğanın ve evrenin titreşim alanında var olur, onunla birlikte akışa katılırız.
Zihnin Düzensizliği
Ne var ki zihnimiz, bu uyumun en kırılgan noktasıdır. Zihin, kendine özgü bir hareket yasası kurar. Çoğu zaman evrensel titreşimle ahenk içinde ilerlemek yerine, ondan koparak ters yönde bir düzen kurmaya kalkışır. Bu düzen gibi görünen şey aslında düzensizliktir; çünkü evrenin bütünlüğünden sapmış, kendi kendini tüketen bir yapıdır. Zihin, enerjinin doğal akışına karşı bir direnç hattı kurar. Bu direnç ise insanın hem içsel dünyasında hem de sosyal yaşamında beklenmedik ve olumsuz sonuçlar doğurur.
İçsel Uyumsuzluk ve Yansımaları
Bir an için düşünelim: Kendimizi yorgun, huzursuz, anlamsız bir kaygının içinde bulduğumuzda bunun nedeni çoğu zaman farkına varmadığımız bir uyumsuzluktur. Bedenin titreşimleri bir yöne doğru akar, zihin ise başka bir yöne savrulur. Bu çatışma, ruh hâlimizi etkiler; moralimiz bozulur, psikolojik kırılmalar yaşarız, hatta sosyal ilişkilerimizde anlaşılmaz gerginlikler ortaya çıkar.
Düzen Kurma Çabasının Çelişkisi
İlginç olan şudur: Zihnin düzen kurma çabası aslında bedensel düzeni bozar. Evrensel titreşimle uyumlu çalışan beden, zihnin uyumsuz hamleleriyle gerilmeye başlar. Böylece insan kendi doğasından uzaklaşır. İçsel bütünlüğümüzün bozulması, dışsal dünyamızda olumsuz algıların, yanlış anlamaların ve kopuşların çoğalmasına yol açar.
Psikolojik Rahatsızlıkların Kaynağı
Bu nedenle yaşadığımız birçok psikolojik rahatsızlık, yalnızca bireysel travmaların ürünü değil, aynı zamanda zihnimizin evrensel enerjiyle uyumsuz hale gelmesinin sonucudur. Zihnimiz bedenimizle uyumlu çalışmadığında, içsel denge dağılır. Oysa zihnin görevi, evrensel titreşimleri engellemek değil; onların akışını fark edip, uyumlu bir bilinç alanı kurmaktır.
Bedenin Bilgeliği ve Zihnin Görevi
Belki de en temel dönüşüm, zihnimizi tekrar bedenimizin bilgeliğine bağlamaktan geçer. Beden, evrenin diliyle konuşur; titreşimleri doğru bir şekilde taşır. Zihin ise bu dili anlamayı öğrendiğinde, insan yeniden uyuma kavuşur. O zaman moral bozukluğu yerini dinginliğe, psikolojik kırılmalar ise içsel açıklığa bırakır.
Doğal Ahenge Dönüş
Sonuç olarak insanın en büyük görevi, evrenin titreşimleriyle uyumunu bozan zihinsel düzensizlikleri çözmek ve yeniden doğal ahenge dönmektir. Çünkü hakiki sağlık, sadece bedensel değil, aynı zamanda zihinsel uyumun da ürünüdür. Ve belki de evrenin bizden istediği tek şey, onunla birlikte aynı melodiyi hissederek yaşamaktır.
Zihin sustuğunda evrenin melodisi duyulur, beden yeniden kendi şarkısını hatırlar. Çünkü gerçek uyum, zihnin kendi düzenini bırakıp evrenin düzenine katılmasıyla başlar. Bedenin biyolojik ritmi ile zihnin düşünsel ritmi örtüştüğünde ise insan, psikolojik bütünlüğünü yeniden kazanır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.