Yahya ÖGER

Yahya ÖGER

AFRİKA’YA YARDIM: Merhamet Tiyatrosu mu, Sürdürülebilir İyilik mi?

AFRİKA’YA YARDIM: Merhamet Tiyatrosu mu, Sürdürülebilir İyilik mi?

Yahya ÖGER

Sosyal medyada sıkça karşımıza çıkan Afrika’ya yönelik yardım kampanyaları, vicdanları harekete geçiriyor. Ancak bu görüntülerin ardındaki gerçekler, "Acaba bu yardımlar gerçekten yerine ulaşıyor mu?" veya "Toplumsal fayda yerine bağımlılık mı yaratıyor?" gibi soruları da beraberinde getiriyor. İyi niyetle başlayan çabalar, bazen "kendi kendine yetememe" kültürünü besleyen bir kısır döngüye dönüşebiliyor. Peki, bu çabalar nasıl kalıcı bir etki yaratabilir?

Acil Yardımın Gölgesinde Kalan Gerçekler.

Afrika’da açılan su kuyularının %40’ı beş yıl içinde kullanılamaz hale geliyor. Temiz suya erişim sağlayan projeler, yerel teknik bilgi eksikliği nedeniyle riske giriyor. Benzer şekilde, dışarıdan gelen bedava kaynaklar, yerel üreticileri zora sokabiliyor. Nijer’de bir çiftçinin "Bedava dağıtımlar başlayınca kimse benden almıyor" serzenişi, yardımın karanlık yüzünü gözler önüne seriyor.

Sürdürülebilir İyiliğin Üç Anahtarı.

Afrika’nın gerçek ihtiyacı, balık vermek değil, balık tutmayı öğretmek. İşte kanıtlanmış üç model:

1. Eğitim: Mühendis Yetiştiren Su Kuyuları

Ruanda, 1994 soykırımından sonra STEM eğitimiyle küllerinden doğdu. Bugün her köyde bir teknoloji merkezi var. UNESCO’ya göre, her ek eğitim yılı bireyin gelirini %10 artırıyor. Su kuyusu açarken yerel gençlere teknik eğitim vermek, kuyuların ömrünü uzatabilir.

2. Mikro Kredi: Kadınların Ekonomiye Kazandırılması

Gana’da 50 kadın, 500$’lık faizsiz krediyle sebze yetiştirip çocuklarını okula gönderiyor. Dünya Bankası verileri, kadınların kazancının %90’ını aileye harcadığını gösteriyor. Mikro kredi projeleri, yardımı "bağımlılık" değil "fırsat"a dönüştürüyor.

3. Yeşil Enerji ve Yerel Üretim:

Nijer’de güneş enerjili sulama sistemleri, tarımı 12 aya çıkarırken, Nijerya’daki yağmur suyu hasadı projeleri tarım alanlarını 4 kat artırdı. Altyapıyı güçlendiren bu modeller, yardımı "kalkınma" ile birleştiriyor.

Türkiye’nin Sınavı: İş Birliği mi, Bağımlılık mı?

Afrika’ya yönelik projeler, Hz. Peygamber’in "Komşusu açken tok yatan bizden değildir" öğüdünü hatırlatarak, "ortaklık" temelinde şekillenmelidir. Yerel üreticilerin sesine kulak vermek, sürdürülebilirliğin anahtarıdır.

Çözüm Önerileri:

1-Yerel Üretimi Destekleyin: Kaynakları Afrika’daki üreticilerden satın alarak ekonomiyi canlandırın.

2-Eğitimle Güçlendirin: Altyapı projelerini teknik eğitimle birleştirin.

3-Onuru Koruyun: Afrika’yı "muhtaç" değil, "ortak" görün.

Sonuç: İyilik, Kendini Yok Eden Olmalı

Afrika’nın asıl sorunu yoksulluk değil, "onurunun çalınmış olması".

Gerçek iyilik, insanların onurunu incitmeden ihtiyaçlarını karşılayandır. Afrika ayaklanacaksa, bu ancak Afrikalıların elleriyle mümkündür.

Unutmayalım; Bir su kuyusu, ancak mühendis yetiştirirse kalıcı olur.

Bir tohum, ancak toprağa düştüğünde filizlenir.

Kalıcı iyilik, Afrika’nın kendi kaynaklarını harekete geçiren modellerle mümkündür. Yoksa yardımlar, "merhamet tiyatrosu" olmaktan öteye geçemez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Yahya ÖGER Arşivi
SON YAZILAR