Birsen İnal

Birsen İnal

ANA HEYRAN MA NİYE QAXMÎSAN?

ANA HEYRAN MA NİYE QAXMÎSAN?

                     

 

Günlerden bir gün, sıradan bir gün, Diyarbekir’de bir gün... Çocukluğumun bembeyaz dantel örtülerinden kalan bir gün... Garip bir şekilde hüzünlü mazisi olan bir mutlulukla hatırladığım bir gün... Kocaman bir yalnızlığa rağmen bir mahalle, bir aile, sokakta gezen mahallenin renkli delisi; Deli İlo, Deli Çeto, Deli Ferho, Deli Şexo... gerçekliğiyle gözümü kapadığımda sinema şeridi gibi belleğimden geçtikleriyle öylesine nostaljik bir gün...

Bu gerçekliğe bayıldım doğrusu...

-Ana heyran ma niye qaxmîsan? Gün êvle oldi hadi qax işimizi bitirağ, şimdi qomşilar gelecağ.

-Of ana of ma bıraxmîsan ki yatağ. Yarın xaxın evine gêtsağ zatani yatmîyacağığ, bari babamızın evinde yatağın.

-Yetrer qızım yeter çox yatanın qısmeti bağlî olır.

 

Diyarbakır'ın kara paket taşlarıyla döşeli dar küçelerinin birinde, hewşî nehit taşlarla döşeli, Ermeni taş ustaları tarafından adeta nakış nakış işlenmiş, Diyarbakır mimarisinin tüm özelliklerini taşıyan evlerinden birinde bir sabah, tüm hareket ve bereketiyle başlamıştı.

Sabahın ilk ışıklarıyla erkekler işe gitmek üzere evden çıktıklarında işleri iyi gitsin diye arkalarından mutlaka su dökerek uğurlayan hanımları olurdu. Tertemiz sokaklarda yıkanmaktan maviye yüz tutmuş kara taşlara basarken açılan kapılardan çıkanlarla selamlaşma hoş bir seda gibi yankılardı bazalt taşlı duvarlarda. Yıkanmamış kapı önü görüldüğünde merakla bir şey mi var diye soran komşuların olduğu bir küçede kapı ardında ana kız güne başlamak üzereydiler.

-Qız qax yata yata lehpo olacaxsan. Bax êko geldi su içmeğa, qortikte bî qırtik su yox. Çox yatmağ êyî degil, xer-û bereket kalmaz. Ben sebbeh güneş doğmadan qaxmîşam, daşrayî, küçe qapîsının ögünü yıxamîşam, xamurî yoğurmîşam, nerdese êşkir teştten daşar. Ma bilmîsen bu gün qomşîlarla bizim hewşte çay içecağtık.

-Qaxtım ana qaxtım. Hadır dama çıxîyam. Damdaki yataxlarî, sıtarayî döşürürem, meraq etme sen, elim têzdir.

-Vuş kele! Bu sıvinege ne olmiş? Poxrenkler kırılmîş, çırtonek düşmüş. Qusılômür olmîya hepî o celloz bozonun işidir. Hele bax loğda az kalmış ki hewşe düşe. Toqaçî da aparmış. Oy oy o boyda kalmîyasan, boynun devrilmîye he Vallah Billah nedir bu senin elinden çektığımız?

Sabah, her evde hummalı bir çalışma başlardı. İşler bir an önce bitmeliydi ki komşularla birlikte tadında bir kahvaltı yapılsın.

-Xamura bax, eşkimişse ver qardaşın başına, aparsın fırına. Carutî da ver eline Tümes dayîdan bî carut ataş getirsin, ocağî tutuşturam. Aspap yıxîyacağam. Dönende Janet ablaya sölemağî unutmîyasan ha!

-Yox ana yox unutmam. Çapa çapa gidecağam, sen de qavurma çıxar, yumurta qır üstüne, ben çox seviyem.

-Qız sen niye bêle çilleksen. O çakla kuş biben çekmişsen. Yêyî yêmî bi qırtik et tutmî. Vî toprax başıma olmîya, bêle giderse bu qız başıma kalacağ, kül başıma.

Güzel adetlerimizden biriydi, yaz aylarında birlikte kahvaltı yapmak. Hangi hewşte toplanılacaksa o evin sahibi yağlı lavaş ekmeğini fırına gönderir, hewşünî yıkar, çayı demler, tüm kahvaltılıkları hazırlardı. Gelen komşular da beraberinde mutlaka bir şeyler getirirlerdi. Pür neşe içinde, sevgiyle paylaşılırdı komşu evlerden gelenler aynı sini etrafında toplananlarca... * şaqşakosî vurulmaya başladı mı ev sahibi tatlı dil, güler yüzle karşılardı komşularını...

Özümsen Diyarbekir / Lîs Yayınları / Birsen İNAL

 

 Devam edecek bu nedenle gözünüz kulağınız bizde, Tigris de elinizde olsun Değerli Okurlarımız

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Birsen İnal Arşivi
SON YAZILAR