Birsen İnal

Birsen İnal

Altun Xelbir / Altın Kalbur

Altun Xelbir / Altın Kalbur

Bitlis’e sözüm vardı.

Bitlis ikinci Kitap Fuarı için yine davet almıştım.

Sağ olsun kadir kıymet bilen BETAV, yani hemşehrilerim beni yine unutmamışlardı. Haziran ayı başlarıydı Bitlis 2. Kitap Fuarı için davet almıştım. Gitmez miydim ana, ata toprağıma? Hemen hazırlandım, keyifle yola koyuldum. Her şey güzel bir şekilde organize edilmişti. Evimiz diyebileceğim Öz Çavuşoğlu Otel’de yerimiz ayrılmıştı. Otel sahibi Cezmi Bey bizi güler yüzle karşılayarak oda anahtarlarımızı verdi. Odamız Bitlis’i çepeçevre karşılayan dağlara nazır bir odaydı. Pencereden dışarıya bakıp bol oksijenli havayı ciğerlerime çekerken; “Cemile Nenem, sana malum olsun ki bu can bu bedendeyken Bitlis’e gelip gideceğim ve bu memleket için belleğim yettiğince kalemim hep yazar olacak!” diye fısıldadım. Sanki dağlardan esen bahar yeli bu iç sesimi alıp neneme götürecekti…

Eşyalarımızı yerleştirdikten sonra lobiye indim. Geçen yıl fuara katılan yazar arkadaşlarla hal hatırdan sonra bu yıl fuara katılacak olan Yazar Ali Sefünç ve sevgili eşi Yasemin Hanımlarla tanışıp sohbet ettik. Akşamüzeri Fuar Tertip Komitesinden Betav Yönetim Kurlu üyesi Sayın Müşfik Kemal Zülfikar otele gelerek bizleri akşam yemeğine götürdü. Ne güzel düşünülmüştü; geçen yıl da bu yıl da akşam yemekleri için menüye her güne ayrı Bitlis yöresel mutfağının eşsiz tatlarından birini eklemişlerdi.

Sabah otelde Cezmi Bey’in kendi elleriyle bastığı Bitlis peyniri ve yine kendi ürettiği nefis bal ile kahvaltımız yaptık. Yasemin Hanımlarla Bitlis’in tarihi yerlerini gezip fotoğrafladıktan sonra Şerif Bey Tepesi / Seyir Tepesi’ne çıkıp kadim şehri bir de kuşbakışı seyrederek fuar alanına gittik. Fuara katılım geçen yıla oranla daha iyiydi. Öğrenciler çoğunluktaydı. Kimi gruplar öğretmenleri eşliğinde geliyor kimileri de gruplar halinde kendileri geliyordu. Öğrencilerin fuara gelmeleri kitaplara dokunmaları, yazarlarla birkaç kelam edebilmeleri iyiydi ama iki yıllık gözlemlerime dayanarak ve de bir eğitimci olarak öğretmen arkadaşlarımın hoşgörüsüne dayanarak bir önerim olacak: Öğrencilerle fuar alanına gelmeden önce, okulda iyice bilgilendirmeleri gerekir. Fuar nedir, kente kazanımı nedir, özellikle kitap fuarının öğrenciler açısından önemi nedir gibi gibi sorularla öğrenciler işlenmelidir. Seviyelerine uygun kitap seçimlerine yardımcı olmaları, kente gelen konuk yazarlarla kısa da olsa söyleşmelerine zemin hazırlamalı, en azından bir yazarın söyleşisine katılmaları sağlanmalıdır.

Fuar organizasyonunu üslenen ve bu konuda bir hayli deneyimli olan Sevgili Birsen Temir Saraç ve Necdet Saraç, kusursuz bir organize yapmışlardı. Bu bağlamda kendilerine teşekkürü borç bilirim. Her akşam birbirinden değerli sanatçılarla konserler, gösteriler, sergiler ve söyleşilerle fuarı zenginleştirmişlerdi. Fuar süresince gerek Bitlis merkez gerekse ilçelerden insanlar Gökmeydan’a adeta akın ettiler. Kitap fuarlarının en güzel yönü yazarların okurlarla buluşmalarını sağlayan söyleşilerdir. Söyleşi programlarında bana da yer vermişlerdi. Ben ve Yazar Raci Uğurlu Ergün Güven moderatörlüğünde Tarihi İhlasiye Medresesi’nin bahçesinde yarım asırlık ağacın altında Değerli Konuklarımızın katılımıyla güzel bir söyleşi yaptık. Söyleşide sabahleyin fuara gelmeden önce Yasemin - Ali Sefünçlerle gittiğimiz Altın Kalbur’da ki fecaat sayılabilecek izlenimlerimi yetkililere seslenerek dile getirdim. Bunu yazacağımı Hasan Dalkıran’a tüm söyleşimize icabet eden tüm misafirlerimize söz verdim.

Bitlis’in Zeydan mahallesinde ve aynı zaman da Mutki İlçesine giden yol üzerinde bulunan Altın Kalbur’a, nenemin söyleyişiyle çocukluk hafızamda yer etmiş Altun Xelbir’egitmiştik Ali Beylerle beraber. Büyük bir heyecan içinde yol boyunca belleğimdeki Altun Xelbir’i anlatıyordum araç içinde. Zar zor bulmuştuk ama ‘Hayır, burası olamaz! Sanırım yanlış geldik.” diyerek nerdeyse geri dönüyorduk ki, yoldan geçen birine daha sorduk. Maalesef burasıymış benim anlata anlata bitiremediğim Bitlis halkının yaz aylarında serinlemek için içine girdiği doğal kaynak suyun oluşturduğu havuzdan büyükçe küçük bir gölet olan Altun Xelbir. Hayretler içindeydim. Altın Kalbur şimdi önüne set çekilmiş içi yosun ve çöp içinde havuz görünümünde bir su birikintisi… Bu su birikintisi,içindeki yosunlar ne yazık ki yirmili yaşlarda bir genci de yutmuş.Altın Kalbur'un çevresi sözde mesire yeri ama hayır bakımsızlıktan yalnızlığa terk edilmiş adeta şehir çöplüğü gibi...

Altın Kalbur, mitolojik değeri de vardır. Büyüklerimin anlatımıyla zamanın birinde yaşlı bir kadının ve develerini konu alan ibretlik bir mitolojinin geçtiği hatta ismini de mitolojiden aldığı yer olarak ifade edilmektedir. Yanı sıra Altın Kalbur havuzunun etrafında bulunan dağ yamaçlarında mitolojiyle bağdaşan kaya resimler de bulunmaktadır.

Buradan Bitlis’teki ilgili tüm yetkililere sesleniyorum. Lütfen sesimize kulak veriniz! Bitlis için nadide bir yer olan Altın Kalbur Havuzu ve yanındaki mesire alanının acilen bakıma ihtiyacı var. Bir an önce buranın ıslahı için kollar sıvanmalı ve altın değerindeki bu doğal su kaynağı tekrardan Bitlis halkının hizmeti için gürül gürül çağlamalı!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Birsen İnal Arşivi
SON YAZILAR