Mümin Ağcakaya

Mümin Ağcakaya

ATEŞE SU TAŞIYAN KARINCA (2)

ATEŞE SU TAŞIYAN KARINCA (2)

 

Urfa’da Nemrut adında zalim bir hükümdar yaşarmış. Nemrut putperesttir ve kendisine de tanrı diye tapılmasını ister. Bir gece gördüğü korkunç rüyasını kâhinlerine yorumlatır. Kâhinler de, Kral Nemrut’a bu sene doğacak olan bir çocuğun saltanatına son vereceğini anlatırlar. İktidarını ve hayatını kaybedeceği korkusuna kapılan Kral Nemrut önlem olarak; doğacak erkek çocukların öldürülmelerini emreder. Bir sene boyunca kadın ve erkeklerin birbirlerine yakınlaşmalarını da yasaklar. Aksine hareket edenlerin öldürüleceğini ilan eder. Halkın arasına gözlemeleri için casuslarını görevlendirir. 

  Nemrut yeni doğan bütün çocukları öldürterek; ailelerine de korkunç bir zulüm uygular. Yılın sonunda danışmanlarını toplayan Nemrut’a kâhinleri; alınan tedbirlere rağmen, tahta ve kralın hayatına son verecek olan çocuğun yarın gece ana rahmine düşeceğini söylerler. Korkuya kapılan Nemrut önlem olarak, şehirdeki bütün erkeklerin şehrin dışına çıkarılarak iki gün boyunca şehre girmelerini yasaklar. Nemrut şehri denetlemek için dolaşırken; unuttuğu krallık mührünü getirmesi için, en güvendiği adamı olan, Azer’i saraya gönderir. Mührü almak için saraya giden Azer’in aklına karısı gelir ve birlikte olurlar. Başka bir anlatımda da; Azeri gören karısı onu odasına götürür. Böylece Nemrut’u yok edecek olan Hz. İbrahim A.S. ana rahmine düşer.

 Kâhinleri; kendisini ve iktidarını yok edecek olan çocuğun ana rahmine düştüğünü söyleyince; korkudan ve öfkeden deliye döner. O gece hamile kalan Azer’in karısı bu durumu kocasına anlatmaz. Sonraları karnının büyümesini; şişmanladığını söyleyerek geçiştirir. Doğum vakti yaklaştığında Urfa Kalesinin eteklerindeki yedi mağaradan Nakşin (Dergâh) mağarasına giderek tek başına Hz. İbrahim’i doğurur ve onu mağaraya gizler. Her gün emzirmeye gider. Mağarada barınan ceylanlar da çocuğu kendi sütleriyle beslerler. Böylece uzun bir zaman geçer.   

  ( Burada başka bir anlatımda ise; annesi Hz. İbrahim’in mağaranın yanına geldiğinde iki aslanın durduğunu görünce korkar. Aslanlar: “Ey İbrahim’in annesi, korkma! Biz İbrahim’i korumak için burada bekliyoruz” derler. Annesi her gün gizlice mağaraya gelip O’nu emzirir. Nemrut’un koyduğu yasak kalkınca Hz. İbrahim’i eve getirir.)

           Kalan yerden devamla; bir gün Kral Nemrut’un askerleri avlanırken dağda ceylanların arasındaki Hz. İbrahim A.S.’ı görürler. Saraya getirilen Hz. İbrahim 15 yaşındadır. Nemrut Hz. İbrahim’i evlatlık olarak yanına alır. Hz. İbrahim A.S. Nemrut’un diğer evlatlığı Zeliha ile iyi arkadaş olur. Zeliha’ya putlarla ilgili düşüncelerini anlatır.

          Hz. İbrahim putperest olan babası Azer’i bu inancından vazgeçiremez.

          Hz. İbrahim herkesin eğlenmek için şehre indiği bir bayram günü tapınak boşken baltayla putları kırar. Sadece büyük puta dokunmaz ve baltayı da tapınakta Nemrut’a benzeyen ve başköşede bulunan en büyük heykelin omzuna asar.

 Olayı duyan Nemrut, derhal putları kıranın bulunmasını emreder. Kralın karşısına çıkarılan Hz. İbrahim A.S. omzunda balta olan heykelin yaptığını söylemesine çok sinirlenen Nemrut cansız bir taş parçasının böyle bir şeyi yapamayacağını söyler. Bunun üzerine Hz. İbrahim A.S ’’Siz kendi elinizle yaptığınız bu taş parçalarına nasıl olur da taparsınız ve onlardan adalet, huzur, bereket beklersiniz? Bu taşlar gerçekten Allah olsalardı kendilerini koruyabilirlerdi” diye cevap verir. Bu cevaba çok sinirlenen Nemrut, Hz. İbrahim A.S.’ in ateşe atılarak yakılmasını emreder.  Kalenin içinde bulunan iki sütun mancınık olarak kullanılıp Hz. İbrahim A.S. buradan ateşe atılacaktır.

Nemrud, kadın-erkek herkesin odun toplayıp Urfa Kalesinin önündeki alana getirilmelerini, orada büyük bir ateş yakılacağını ve Hz. İbrahim’in o ateşe atılarak yakılacağı emrini halka duyurur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mümin Ağcakaya Arşivi
SON YAZILAR