ENTERNASYONAL PALAVRA
“Teslimiyet, zaferdir.” Bu absürt ve ahlaksız pazarlığı, modern dünyanın yüz karası bir siyaset anlayışı olarak dayatılıyor. Sarı kafa ve avenesinin sahnelediği bu trajikomedyada, Gazze’ye biçilen rol şudur: “Komşularını rahatsız etmeme kaydıyla öl!” Yani, sen katledilirken dahi sesini çıkarma, direniş gösterme, zulme meşru müdafaa hakkın bile yok. Çünkü senin yaşam hakkın, zalimin “rahatı” kadar kıymetli değildir. Bu, tarihin gördüğü en çarpık, en ikiyüzlü ve en alçakça siyaset tarzıdır.
Bir yanda komşularını bombalayan, yerle bir eden, her gün yüzlerce masumu katleden İsrail var. Bu vahşete karşı uluslararası toplumun “tek kelime” etmemesi, hatta bu katliamı finanse eden, silahlandıran ve diplomatik kalkan olan güçlerin varlığı, insanlık adına yüz kızartıcı bir tablo çiziyor. Diğer yanda ise, sadece var olmaya çalışan Gazze duruyor. Ona ise “ateşkes” adı altında, teslimiyet ve itaat dayatılıyor. Bu nasıl bir akıl, nasıl bir vicdandır? Bu, güçlünün zayıfı ezip, sonra da onu “provokatör” ilan ettiği çarpık bir zihniyetin ürünüdür.
Bu kafa, işlediği tüm cinayetlerin sorumluluğunu mağdurların sırtına yüklemekte üzerine yoktur. Mağduru suçlu, zalimi mazlum göstermek, propagandanın en ilkel ve en etkili silahıdır. Ve ne yazık ki, bu silah bugün medya, diplomasi ve finans kanallarıyla o kadar yoğun kullanılıyor ki, gerçekler sistematik olarak çarpıtılıyor. Yalan, o kadar büyük ki, söyleyen de en çok kendisi inanıyor. Bu, “Yahudi’nin ilkesel duruşudur: Kendi yarattığı yalan evreninde, kendi adaletsizliğini kutsamak.
Vallahi pes doğrusu. Bu tablo karşısında susmak, alkış tutmak ya da görmezden gelmek, suça ortak olmaktan başka bir anlam taşımaz. Gazze’deki masumların katili sadece İsrail değildir. Ona her türlü desteği veren, kanla beslenen ticaretini sürdüren, silah satan, siyasette arka çıkan, “dengeli” açıklamalarla katliamı meşrulaştırmaya çalışan herkes bu cinayetin ortağıdır. Bu, sadece yöneticilerin değil; sessiz kalan, “bana dokunmayan yılan” diyen, gündelik hayatının konforundan vazgeçemeyen sıradan insanların da sınavıdır. Ve maalesef, bu sınavda insanlık toptan kırılmıştır.
Daha da acı olan, bu tablonun Müslüman coğrafyasındaki yansımasıdır. Arap ve İslam devletlerinin çoğunun bu trajedi karşısındaki tavrı, ihanetin daniskasıdır. Gazze’nin başına, ipleri Trump ve Tony Blair gibi Siyonizm’in sadık hizmetkarlarının elinde olan bir kukla yönetimi monte etmeye çalışmak, Filistin halkına vurulmuş en ağır darbelerden biridir. Onca kan, gözyaşı ve yıkımdan sonra Gazze’yi bir “turizm cenneti” ya da “eğlence merkezi” haline getirmekten bahsetmek, sadece Filistin’e değil, tüm insanlık onuruna ihanettir. Bu, ölülerin mezarları üzerine casino dikmekten farksızdır.
Bu süreç gösterdi ki, artık hiçbir “ırkdaşlık” ya da “dindaşlık” güvence değildir. Ne Arap dayanışması ne İslami kardeşlik… Hepsi büyük bir yalandan ibarettir. Çıkarlar, rantlar ve kişisel ikballer, tüm bu kutsal addedilen bağların önüne geçmiştir. Ortada, küresel ölçekte pazarlanan, insanları uyutmak için kullanılan kocaman bir palavra var: Enternasyonal palavra.
İşte bu noktada, "En kötü barış, en haklı savaştan daha iyidir" sözü, bu enternasyonal palavranın tam kalbine saplanmış bir hançere dönüşüyor. Çünkü Gazze'ye dayatılan, "en kötü barış" bile değil, teslimiyetin ta kendisidir. Onlara sunulan, adaletsiz, onursuz, insanlık dışı bir kölelik sözleşmesidir. En haklı savaş olan meşru müdafaa hakkı ise, bu çarpık düzen tarafından "terör" olarak yaftalanmaktadır. Bu korkunç bir tersine dönmüşlüktür. Zalim, mazluma "savaş açtığın" için kızıp, onu en temel hakkından mahrum bırakırken, kendi yürüttüğü katliamı "meşru müdafaa" olarak pazarlamaktadır. Bu palavraya kanmak, insanlığımızdan vazgeçmektir.
Unutmayın, bugün Gazze’de söndürülen her insani değer, yarın tüm dünyanın karanlığa gömülmesinin habercisidir. Sessizlik, asla çözüm değil; suçun ta kendisidir. Çünkü en kötü barış dahi, ancak taraflardan biri tamamen yok edilmediğinde mümkündür. Gazze'ye dayatılan ise, bir barış değil, topyekûn bir imha projesidir ve buna "barış" demek, en büyük enternasyonal palavra olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.