EVRENSEL İHANET VE YENİ EMPERYALİST HAÇLI SEFERİ
Dünya, insanlık tarihinin gördüğü en alçak ve sistematik vahşet dönemlerinden birinin tam göbeğinde. Ortadoğu, siyonist canavarın çizmeleri altında kan kusarken; onun sadık uşağı ABD ve Batılı işbirlikçileri, bu kıyımın finansörü, lojistik destekçisi ve propaganda makinesi olarak insanlığa meydan okuyor. Bu çetrefilli ittifak, sadece toprakları değil, tüm ahlaki değerleri, uluslararası hukuku ve nihayetinde insanlığın onurunu rehin almış durumda.
Bir tarafta Filistin’de soykırım, diğer tarafta Afrika’da neokolonyal operasyonlar, Yemen’de kuşatma, Venezuela’ya yönelik boğma politikaları... Ve her seferinde aynı şeytani senaryo: İnsan hakları naraları eşliğinde katliam, demokrasi vaatleriyle desteklenen çıkar savaşları.
Bugün gerçekler tüm çıplaklığıyla ortadadır: Soykırım, modern çağın en ileri silah teknolojisiyle, Batı'nın gözü önünde, reklamsız ve canlı yayınlanmaktadır. Lider suikastları, hukukun değil, çıkar çetelerinin karanlık emelleri için bir araç haline getirilmiştir Ve en büyük suç ortaklığı: Tüm bu vahşete karşı sergilenen, satın alınmış, korkak ve evrensel ihanet sessizliğidir.
Birleşmiş Milletler, emperyalizmin bir kukla sahnesine dönüşmüştür. Avrupa Birliği, sözde değerlerini bir kenara atıp, katillerle ticari ortaklığını sürdürmektedir. Arap ve İslam dünyasının bir kısmı ise ya işbirlikçi rejimler eliyle parçalanmış ya da kardeş kavgalarıyla meşgul edilerek uyutulmaktadır. Eğer bu coğrafyada şereften, ırzdan ve namustan en ufak bir eser kaldıysa, yapılacak tek bir şey vardır: Tek yürek, tek bilek olup bu kansız çeteyi püskürtmek.
Küresel Riyakarlık ve Ahlaki Çöküş
Batı medeniyeti, insan hakları ve demokrasi edebiyatını ancak çıkarlarına hizmet ettiği sürece yapar. Ukrayna’da bir insan öldüğünde ağıtlar yakıp, silah akıtan aynı güçler, Gazze’de binlerce çocuk katledilirken mühimmat sevkiyatını hızlandırmaktan çekinmez. Bu, artık riyakarlık değil, ahlaki ve insani bir çöküşün resmidir. Dünya halklarının gözü önünde oynanan bu korkunç tiyatro, Batı’nın ikiyüzlü yüzünü bir kez daha tüm dünyaya göstermiştir.
Direniş, Tüm Ezilenlerin Kader Ortaklığıdır
Bir halkı toprağından, kaynağından, geleceğinden eden her türlü zulme karşı direnmek, en temel insani ve ilahi haktır. Filistin, işgalci Siyonizme karşı; Venezuela, ekonomik teröre karşı; Afrika, yeni sömürgecilere karşı aynı kavganın verildiği cephelerdir. Bugün bu kutsal direnişi "terör" olarak yaftalayanlar, kendi devlet terörlerinin üstünü örtmeye çalışan canilerdir. Gerçek terör, F-16’larla, fosfor bombalarıyla, açlık ambargolarıyla ve doların silah haline getirilmesiyle işlenendir.
Tarihi Çağrı: Ya Birlik, Ya Yok Oluş
Sorulacak tek bir soru kaldı: Daha kaç çocuğun cesedi bekleyeceğiz? Daha kaç vatan parçalanacak, daha kaç lider arkadan vurulacak, daha kaç madenimiz talan edilecek? Artık yalnızca kınama açıklamaları,diplomatik notalar yetersiz ve anlamsızdır. Somut, sert, kararlı ve birleşik bir siyasi ve ekonomik cephe şarttır. Tarih, dağılanların yok olduğunu, birleşenlerin ise kazandığını yazmaktadır. Bu, var olma ile yok olma arasındaki son savaştır.
Sessizliğe Karşı Küresel Öfke
Sokaklar, hükümetlerin ihanet sessizliğine inat, öfkeyle inletiliyor. Dünyanın dört bir yanındaki vicdan sahibi insanlar, zalimin karşısında mazlumun yanında saf tutuyor. Ancak bu sokak sesi, devletlerin resmi politikalara dönüşmedikçe anlamsızdır. Bu mesele artık sadece Filistin’in, Ortadoğu’nun meselesi değil; Washington ve Tel Aviv merkezli bu emperyalist saldırı, tüm bağımsız ulus devletlere, tüm insanlığa karşı ilan edilmiş bir savaştır.
Son Söz: Onur ya da Esaret
İnsanlık, onurunu korumak istiyorsa bu ihanet sarmalını kırmak zorundadır. Arap ve İslam dünyasının liderleri, işbirlikçi politikalardan vazgeçmeli, şeytani ittifakın karşısında onurlu bir ittifakın mimarı olmalıdır. Bugün Gazze’de yok edilen bir halkın çığlığı,yarın bağımsızlığını korumaya çalışan her ulusun kaderi olacaktır. Zira emperyalizmin açlığının ve saldırganlığının sınırı yoktur.
Görevimiz nettir: Bölünmeyerek direnmek, direnerek kazanmak ve bu yeni çağ Haçlı Seferini geldiği yere göndermek.
Aksi takdirde, tarih bizi hakkımızda yazılacak o tek cümleyle lanetleyecektir: “Onlar, korkaklıkları ve ihanetleriyle, zalimin yanında saf tutanlardı.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.