Murat Bozkurt

Murat Bozkurt

FENER KOCAMAN ŞİİR EVİMİZ, AZİZ BABAMIZ, ALİ KOÇUMUZ

FENER KOCAMAN ŞİİR EVİMİZ, AZİZ BABAMIZ, ALİ KOÇUMUZ

Murat Bozkurt

Ben dua ediyordum sen şampiyon ol diye!Sense beddua ediyordun hep sensiz kümelere gülüşlere düşeyim diye…

Ve ben ant içiyordum dünya güzeli sarı lacivert gözlerin üzerine: Dünyaya bir daha gelirsem üç şey olmayacağım diye. Kürt olmak, Fenerli olmak ve seni sevmek?

Seni o kadar çok seviyordum ki, GS forması bile giyerken, Sarı-kırmızı gülüşlerin sarı-lacivert dünyamda en güzel halindi.

Bugün hava ne sıcak ne soğuk.

Siyasetçiler meydanlarda… sucuk.

Bir çukur vardı – büyük, karanlık, dipsiz.

Düşenlerin kaybolduğu, düştükçe çoğalan bir boşluk.

Hayallerim, aşklarım, dostlarım, arzularım…

Hepsi birer birer yığıldı o uğursuz çukura.

Çocukluğum, bir ceset yığını gibi kaldı geride.

Kimsesiz, karanlık bir çukurda.

Bir filmin başını hep kaçırıyordum.

Siyasetçiler, faili meçhule terk ediyordu bütün duygularımı.

Ve filmin sonunda, heyecan doruğa çıkarken her şey yine çukura dönüşüyordu.

Doruk, çukur.

Çukur, doruk.

Aziz Yıldırım daha yeni gitmişti.

Ali Koç başkanlığa gelmişti.

Her yer: “Sen çok yaşa padişahım!” kokuyordu.

Sarı-lacivert kalbim “hoş geldin” derken korkuyordu.

Sarı-lacivert düşlerimden sarı sarı kan akıyordu.

Bir kadın sarma sarıyor, sarım sarım beni bedenine sararken damarlarımdaki kan durmuyordu.

Hayatın gerçeği: siyah ve yaz.

Akan bütün sular Beşiktaş diyordu.Beşiktaş’tan akıyordu…

Şenol, güneş gibi taşlarla aya gülümsüyordu.Fatih’te bir gramofon çalıyordu Fatih Florya’da yalancı terini silerken ve bir bebek büyüyordu acıların göbeğinde…

Karanlık sokaklarda çocuklar ağlıyordu.

Boğaz yalılarında gülerken doğan çocuklara inat.

Garip ülkemin arka mahallelerinde adalet arayanlar, hala ‘Adalet Hala’nın kucağında zıplıyorlardı zıp zıp.

Bir bakmışsın, adalet bir kornaya dönüşmüş, çukur gönlümün 13. Caddesi’nde.

Sonra halamın bıyıkları çıkıyor.

Halam bir bakmışsın, diktatör babam oluvermiş.

Akıl çoktu; ama dört işlem toplama, çırpma, çalma ve çarpma zannediliyordu.

Kuşlar göçtü.

Akıl çöktü.

Her yer bir bayram havasına bürünmüştü.

Abdülhamit yeni düşmüş, Libya, Kaddafi’nin gidişine karanfiller atıyor;

Irak, Saddam’ın heykelini düşürüyordu.

Düşen her heykelle zılgıtlar yükseliyordu göğe.

Ve kimse bayramların sonundaki acıyı görmüyordu.

“Yeter ki o gitsin!”

Herkesin ortak sloganıydı.

Sonrası mı?

Demokrasi gibi görünüyordu gelen şey.

Ardından insan hakları…

Ve sonra?

Darağaçları.

Karlar altında donan çocuk hayaller.

Yıkılan şehirler.

Yiten hayatlar.

Dışarıda bayram vardı.

Haber bültenleri bağırıyordu:

“Ali Koç’umuz!”

“Fener evimiz!”

“Aziz babamız!”

Benimse düşlerim, neyin taraftarı olduğunu bile bilmeden apolitik bir hayvana dönüşüyordu.

Ben sadece dua ediyordum.

“İnşallah haklı çıkarsınız,” diyordum içimden.

“İnşallah bu defa şampiyon oluruz da, bu ülkede bir çocuk bombada paramparça olmaz.”

Bir lokma ekmeğe muhtaç bir çocuk Kadıköy’ün gölgesinde yavaş yavaş unutuluyordu.

“Mutlu günler göreceğiz!” diyordu herkes.

Ama mutluluk, her seferinde Yıldırım gibi düşüyordu hayatımıza.

Bir diktatör devrilirken karda yalnız kalan çocuklara benzeyen taraftarlar…

Daum gittiğinde sevinmişti fanatik Canpolatlar, Balcılar.

Şimdi de “Kocaman şiir umutlar gitsin!” diyorlardı.

Unutmuşlardı…

Daum sonrası yaşanan Zico’suz gecelerin lanetini…Ve her haksız gönderilenin ardındaki laneti…Bir İsmail kurbandı ki o da beddua etmezdi asla sarı lacivert gözlerine…

Aziz, 20 yıl boyunca şeytana ruhunu satmadan dayanmıştı.

Şimdi ise

Freud, Ali Koç için diyor ki: “Aşkın ömrü üç yıldır.”

Ama daha kimse Stockholm sendromunu bilmiyordu.

Yıldırım düştü çukura.

Şimdi de umutlarımızı bir bir atıyoruz oraya.

Üstünü kalın toprakla örtüyoruz.

Ve bağırıyoruz:

“Ali Koç şampiyon!”

“Fenerbahçe şampiyon!”

Hayallerimiz, kapitalizme boğulmadan… Hayalsiz kaldı gülüşlerimiz, düşlerimiz…

Ve unutmadan,

Ali abimiz…

Biz Fenerliler, tek celsede şampiyonluk isteriz.

Ama hayat, genellikle uzatmalarda kaybedilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Murat Bozkurt Arşivi
SON YAZILAR