Yaşadığımız dünyada “ temel sorunumuz” nedir diye bir anket yapılsa; çıkacak öncelikli cevap “ekonomi” olur. Ekonomi, sorunların odağına yerleştirilir. İnsanlığın büyük bir bölümünün, ekonomik sıkıntı yaşadı dünyamızda, temel sorunun bu şekilde izah edilmesi, normaldir. Sorunun kendisi derinleştikçe, insan zihni bir bütün olarak buna kilitlenir. Sorunu bu hale getiren nedenler ise sorgulanmaz. Bu alana girilmemesi dikkat çekicidir. Buna ayırabileceğimiz zaman da olmaz. Bütün hedef, ekonomik ihtiyacı gidermek ve kendini buna motive etmektir.

Bu Noktaya Nasıl Gelindi?

İnsanlık bu noktaya nasıl geldi? Dağılımdaki bu koca eşitsizlik nasıl oluştu, bir avuç insan, dünyayı kendi tekelinde tutarken, milyarlarca insanın yoksulluk içinde kalması nasıl bir oyunun sonucudur?

Kadın ve Ekonomi

Ekonomik bütünlüğün oluşturucusu kadındır. Tarihin ilk basamaklarına indiğimizde, toplayıcı yaşamın kadınla gelişen bir eylem olduğu açıktır. Toplayıcı yaşam, yaşam ekonomisi ile alakalı bir faaliyettir. Bu da kadın eliyle gelişmektedir. Doğayı ve doğada yetişen ürünlerin tanınması, bunun insanın faydalanabileceği yararlı bir ürün haline getirilmesi, önemli bir kadın çalışmasıdır. Kadın, bu faaliyeti, binlerce yıllık doğayla olan ilişkisi ile geliştirmektedir. Binlerce yılın vermiş olduğu bu çalışma, doğal toplumla birlikte “ saklama” ve “anbarlama” imkanı doğurmuştur. Çünkü, yerleşik bir yaşama geçilmiştir. Doğal yaşam devrimleri, gerçekleşmiş tarım devrimi ile önemli bir aşama kaydetmiştir. Toplum yaşamını daha görünür kılabilmek için yetiştirdiği ürünleri stoklamıştır. Ekonominin doğuşu bu faaliyetle olmuştur. Yaşam için, yaşamak için, özcesi her türlü zorluğa karşı koyabilmek için ekonomi oluşmuştur. Oluşturulan bu ekonominin topluma, insana bir zararı yoktur. Ekonomide fazlalık oluştuğunda buna da çareler üretmişlerdir. Potlaç dedikleri, fazlalarını dağıtma bayramı bununla alakalıdır.

Anlaşılan ve Anlaşılmayan Yönler

Buraya kadar her şey anlaşılırdır. Anlaşılmayan nokta ise dünyamız müthiş bir bolluk içindeyken, ekonominin nasıl sorun haline geldiğidir. Bu sorunun cevabı da, ekonominin kadının elinden alınmasıyla alakalıdır. Kadın ekonomiden ve ekonomi de kadından uzaklaştırılınca, ekonomik sorunlar doğmaya başlamıştır. Ekonomi, kadının yaşamsal bütünlüğünde iken, birikim aile içindi, ekonomi kadından uzaklaştırılınca, ekonomi tüccar ve pazar için olmaya başladı. Kar mantığı oluştu. Bu da hileyi doğururdu. Derken, bunun ekonomi-politiği geliştirildi. Erkeğin elne geçip şekillenen ekonomik yaşam bir sistem haline geldi. Artık insanın kontrol edemeyeceği tekeller gelişti. Her çağın ve zamanın patronları ve tekelleri oluştu. İnsanlar aç tok, zengin fakir, işçi işsiz, paralı parasız insana ve halklara dönüştü. Geçmişte, ihtiyacından fazlasını elinde tutan ayıplanırken, uygarlık sisteminde ise ihtiyacından fazlası olmayan ayıplanır hale geldi. Bölünmeler, çatışmalar, hırsızlamalar ardı arkası kesilmeyen oyunlara dönüştü. Öyle bir hale geldi ki bir avuç insan dünya ekonomisini elinde tutarken geri kalan ise aç, perişan ve yoksulluk sınırında kaldı.

Ekonominin Özgür Yaşam Hali

Kadınla gelişen ve geliştirilecek ekonominin anlamı şudur: ekonomi, özgür yaşam hali demektir. Doğanın ve doğada ki her ürünün organik olarak gelişmesi, toprağın değerinin bilinmesi ve ekolojik bütünlüğünün korunması demektir.

Özgür Zihin ve Ekonomi

Özgür zihin ve ekonomi, en zengin yaşam demektir. Özgür zihin ve ekonomik yaşamda, insan ve insanlık fakirliğin ve açlığı ne olduğunu bilmez. Özgür zihin ve ekonomide insanın dilenci hali de olmaz. Böylesi bir durum insansal düşüşü ifade eder. Uygar toplum kar için üretir, özgür zihin ve ekonomide kar derdi yoktur. Ekonomik ürünler en üst kalitede insan hizmetine sunulur. Bu nedenle düşünebileceği bir hile de yoktur. Böyle bir şeyi düşünmek için neden de yoktur. Zihinsel bozukluğun yaşam çılgınlığı her şeyi kar uğruna üretir. Kalite diye bir şey aramaz. Kalite denilen şey daha fazla para kazanma oyunudur. İhtiyaç dışı kalan telefon, araba, yiyecek, giyecek ve diğer şeyler bile milyarlarca insana yetecek ekonomik kaynaktır. Bunun gibi binlerce ihtiyaç dışı üretim vardır. Denizlere dökülen, atılan ve sıralanmayacak kadar ihtiyaç dışı ürün hayatı sönükleştirmektedir.

Ekonomik Sorun Yoktur

Yaşadığımız bu güzel dünyada, ekonomik bir sorun yoktur. Dünyamız tüm doğal ürün ve varlığıyla, temel ihtiyaçlarımızı karşılayacak niteliğe ve fazlalığa sahiptir. Ekonomiyi sorun haline getiren, zihniyetin doyumsuz kar aklıdır. Bu, insanlık için, dünyamız için belalı bir akıldır. Bu aklın getireceği sadece ve sadece yıkımdır. Savaşlar, ölümler, açlık, perişanlık bu aklın yansımalarıdır. Ekonomik iktidar ise bu aklın kurumlaşmasıdır. Anlaşılması gereken de budur. Maalesef son 5000 yılda kadın da bu zihinsel yöne girip, güncel anlamda bu mantıkla hareket etmektedir. Bu problemi aşmadan, gerçek yaşama ve sağlıklı bir ekonomiye ulaşmak zor olacaktır. Bunu aşmanın yolu da ekonomiyi özgür zihinle buluşturmaktır.